Wednesday, November 25, 2009

Okursanız Dersim'i Anlamada Faydası OlurHasan Demir - Yeniçağ Gazetesi

Tarih 10 Ekim 1923.Bir İngiliz İstihbarat raporunda, Lozan’dan bu yana, Türkiye ile olan ilişkilerin gittikçe kötüye gittiğinin altını çizdikten sonra, şöyle deniyordu:“Brest Litovaks ve Batum (Antlaşmaları), bizi hem elden, hem ayaktan bağladı.

Savaştan zayıf çıkan Türkiye’nin, kendi etki bölgemizde kalacağını sanarak, ona özverilerde bulunmayı ilkin iyi karşıladık; ama uluslararası durum, Türkiye’nin yararına gelişmiştir ve Türkiye’nin bize karşı olan tutumu değişmiştir.

Lozan’daki başarısından sarhoş olan Türkiye, Müslüman Doğu’yu, Batıya ve Rusya’ya karşı birleştirmek düşüne geri dönmüştür. Bu Türk siyasasının özünü oluşturur. Türk’ler, Mavera-ı Kafkas ve Türkistan dahil, Sovyetlerin Doğu ülkeleri üzerinde kendi hegemonyalarını kurmak emelindedirler.

Türkiye bu amaçla, Afganistan, İran, Kürt Beyleri ve Arap Şeyhlerini kullanmaya çalışıyor.” (x)İngiltere’nin Lozan’ı Türkiye açısından (sarhoş edecek derecede) başarılı bulduğu herhalde dikkatinizi çekmiştir. Hani Lozan için hezimet falan diyorlar ya, hatırlatalım istedik.

Yine kimilerine göre Milli Mücadeleyi gerçekleştirenlerin, İngiltere’ye, sen aradan çekil, biz öyle bir Cumhuriyet kuracağız ki, bir yandan İslâm diğer yandan Türk dünyası ile ilişkileri koparacağız, bununla da kalmayacak, ‘sanki siz’ olacağız, sözü veresi..

Ama bakınız Lozan’ın hemen ardından Türkiye neler yapıyor ve İngiltere Ankara’nın geliştirdiği yeni siyasetten ne kadar rahatsız oluyor...Neler yapmak istediklerini geliniz İngiliz Gizli Servisi’nin notlarından okumaya devam edelim:

“Türkistan’da büyük silahlı güçler üslendirmek zorundayız. Türk’ler, Mavera’yı Kafkas’da geniş propaganda kampanyasına girişmişlerdir.” Öyleyse?
Cevap açık, öyleyse Ankara’nın yeni siyasetinin önüne geçmek için ne gerekiyorsa yapılmalıdır, lafın tamamı deliye söylenir, kâğıda geçirilmez, hele bunu bir istihbaratçı asla yapmaz...

Yine 1 Kasım 1923 tarihli İngiliz İstihbarat raporunda, İnönü’nün bir gazeteci ile yaptığı mülakatta söylediği, “İngiltere’nin güvenini kazanmak için, geniş Asya ve İslâm siyasetinden vazgeçerek, İngiltere’nin sadık hizmetçileri olmamız gerekecektir ki, bu da olanaksızdır” (x) sözleri ajanları panikletir ve bu sözler anında Londra’ya rapor edilir.
Velhasıl, Mustafa Kemal, Mondros Antlaşması gereği komutanı olduğu Yıldırım Orduları Grubu ile 7. Ordu dağıtıldığı için 13 Ekim 1918 günü Haydarpaşa Rıhtımına ayak bastığında İstanbul’a 55 gemi ile girmiş ve Anadolu’nun her yöresine ayak basmaya başlamış İngiliz, Fransız, İtalyan işgal kuvvetleri Lozan’la bu toprakları terk etmiş amma, İstihbarat birimleri ve işinin ehli Haçlı ajanları Türkiye ve çevresini asla terk etmemişlerdir.

Genç Türkiye Cumhuriyeti’ni, sen misin Osmanlı’nın çekildiği İslâm dünyası ve Asya içlerindeki Türk soydaşlarınla ilgilenmeye çalışan ve hedefine varmak için Kürt Beyleri ile bölgedeki diğer unsurlardan yardım isteyen, destek arayan, demişler..

Demişler ve gereğini yapmışlardır..

Bugün o acılardan nefret üretmek İngiliz’in, Fransız’ın yani müstevlinin oyununa yeniden düşmektir. Geliniz artık kol kola, omuz omuza kendi oyunumuzu oynayalım...(x)

( Prof. Dr. Salâhi R. Sonyel, Kurtuluş Savaşı Günlerinde İngiliz İstihbarat Servisi’nin Türkiye’deki Eylemleri, Türk Tarih Kurumu Yayınları, s, 344-345)

No comments: