Sunday, June 22, 2008

Turkiye'de 'Turban' sorunu neden yaratildii? amac nedir?

Süregelen Türban Kavgası
Prof. Dr. Coşkun ÖZDEMİR

Bir hazin tabloya ve bir büyük çatışmaya tanık oluyoruz. Ağlayan, haykıran, sinir krizleri geçiren türbanlı, günahsız kızlarımız. Politikacılardan gerginliği, kutuplaşmayı tırmandıran karşılıklı atışma ve suçlamalar. İktidarın Anayasa Mahkemesi kararlarını geçersiz kılma girişimleri. ...

Bütün bunların sorumlusu Türkiye’yi 60 yılı aşan bir süreden beri sorumsuzca, akılsızca, bilinçsizce yöneterek yıllar içinde büyük çıkmazlara, çatışmalara ve askeri darbelere sürükleyen politikacılardır. 1945’te büyük insan, büyük eğitimci Hasan Âli Yücel’i devirerek başladılar. Köy ağalarını milletvekili yapıp, Köy Enstitülerini kapattılar.
Bir aydınlanma odağı oluşturan Halkevlerini yok ettiler. Vatan Cephesi adlı bir utanmazlıkla halkı ikiye böldüler. Dinimizin güzelim kuralları yerine emperyalizmin güdümünde ılımlı İslam adı altında bir sapkınlığı benimseyerek rejimin altını oymuşlar, insanlarımızın inançlarını sömüren din tüccarları yaratmışlardır.

Yüzlerce yıldır geleneklerimiz arasında yer alan başörtüsü yerine türbanı topluma şırınga etmişler ve halk arasında yapay bir bölünmeyi ve çatışmayı körüklemişlerdir. Bugün saçının telini göstermemek ve onları türban altında saklamak için savaş veren, acı çeken genç kızlarımız yüreğimi daraltıyor. Türbanı icat eden din istismarcısı politikacılardır.

Cumhuriyetin 85’inci yılında halkımızın ortalama 4 yıl eğitim görmüş olması toplum adına ve hepimiz adına utanç verici bir gerçekliktir. Hazin ve acıklı bir ülke gerçeği. Nedense bunun hemen hiç sözü edilmiyor. Oysa Türkiye’nin önde gelen sorunu sayılması gerekir. Düşünün ki, dünya tarihinin en önde gelen asker ve devlet adamı yüce Atatürk’ü anlamayan, algılayamayan kuşaklar yetişmiştir bu ülkede. Ne hazindir ki, bunun yanı sıra bir de büyük devrimciyi, cumhuriyet ilkelerini küçümseyen, karalayan bir uçuk entel takımı.

Bugünkü iktidar ardındaki oyunu aldığı 16 milyonluk halktan ve milli egemenlikten sıkça söz ediyor. Aslında bu 60 yılı aşan bir süreden beri ihanete uğramış, eğitimden, bilimsel düşünceden, aydınlanmadan kasıtlı bir şekilde uzak bırakılmış bir halktır. İktidar yandaşı ve Başbakan’ın uçağında yer alan yazarlar bugün büyük bir cüretkârlıkla Anayasa Mahkemesi kararının ardından halkı isyana teşvik etmekte ve “Artık kimsenin hukuka riayet etmesini bekleyemezseniz” demektedirler.

Türkiye’nin yurtseverleri, Türkiye’nin beyni bunları çok iyi anlıyor. Eğer Köy Enstitüleri ve Halkevleri haince yıkılmasa ve öğretim birliğine dayanan eğitim seferberliğinin önü kesilmese ve Kuran kursları ile imam hatip okulları ve tarikatlarla insanlarımızın zihinleri bulandırılmasa ve dogmalara, hurafelere mahkûm edilmeseydi, bugünkü huzursuzlukların hiçbirini yaşamayacaktık. Keşke bunları halkımıza anlatabilsek, onları bilinçlendirebilseydik.

Türkiye’yi yönetenler ülkeye tarif edilmez kötülükler yaptılar. Tarih bunu böyle kaydedecektir.
Not: Humeyni sevdalısı Atatürk sevmez manda tercihli türbanlı kızlarımız sözünü ettığım ihanetin yadsınamaz belgeleridirler.

Kaynak: Enis Akdağ -BG

No comments: