Wednesday, April 15, 2009

*Prof. Dr. TÜRKAN SAYLAN'IN EVİNDE BULUNAN DEHŞET ŞEYLER*
*Bilgilerinize..*

* 13 Nisan 2009 günü evinde 12. dalga ergenekon kapsamında yapılan aramada,
Türkan Saylan'ı on kez müebbed hapse mahkum ettirecek, yirmi kez ise idam
ettirecek belge ve bilgilere ulaşılmıştır. Dökümünü aşağıda veriyorum:

*1- ** Lepra (Cüzzam) ile ilgili bilimsel çalışmalar,*

*2-** Cüzzamla Savaş Derneği kuruculuğu*

*3-**Hindistan'da kendisine verilen"Uluslararası Gandhi Ödülü (1986),*

*4-**2006 yılına kadar Dünya Sağlık Örgütü'nün Lepra konusunda danışmanlığı,*

*5-**1981-2002 yılları arasında üniversitedeki görevinin yanında
GÖNÜLLÜ olarak, Sağlık Bakanlığı İstanbul "Lepra Hastanesi" Başhekimliği,*

*6-**Uluslararası Lepra Birliği'nin "ILU) kurucu üyeliği,*

*7-**1982-1987 yılları arasında İstanbul Tıp Fakültesi Dermatoloji
Ana bilim dalı Başkanlığı,*

*8-**1981-2001 arasında İstanbul Tıp Fakültesi Lepra Araştırma ve
Uygulama Merkezi Müdürlüğü,*

*9-**Dermatopatoloji laboratuarının, Behçet Hastalığı ve Cinsel
İlişkiyle Bulaşan Hastalıklar Polikliniklerinin kurulmasında öncülük,*

*10-**1989'da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği
(ÇYDD) kuruculuğu ve Genel Başkanlığı,*

*11-**1990'da "Öğretim Üyeleri Derneği" kurucu
üyeliği ve ilk dönem II: Başkanlığı,*

*12-**Bine yakın yayın, yabancı dergilerde yayımlanmış tıbbî çalışmalar,
tıbbî, sosyal ve siyasal içerikli gazete makaleleri,*

*13-**Türkçe tıbbî dergilerde ve kongre kitaplarında
yayınlanmış araştırma, derleme ve olgu bildirimleri,*

*14-**1996'da İstanbul Üniversitesince verilen
"Atatürk İlke ve Devrimleri" ödülü,*

*15-**İngiltere dermatologlarının derneği olan
Dowling Kulübü (1978) Onur Üyeliği,*

*16-**"Kuzey Amerika Dermatoloji Derneği" Onur üyeliği (1996)*

*17-**Ülkemizde Yılın Kadını ödülü (1990),*

*18-**"Melvin Jones Ödülü" (1991) , *

*19-**"Atatürkçü Düşünceye Hizmet Ödülü" İncirli Lions (1996) , *

*20-**"Kuvayi Milliye Ödülü" Haliç Rotary (1997) , *

*21-**"Fahrettin Kerim Gökay Ödülü" Türk Lions Vakfı (1997) , *

*22-**"Türkiye Ziraatçılar Birliği Dayanışma Ödülü" (1998) , *

*23-**"75. Yıl Ödülü" Türk Kadınlar Birliği Şişli Şb. (1998) , *

*24-**"Uğur Mumcu - Muammer Aksoy Ödülü" ADD İstanbul Şubesi (1999) , *

*25-**"Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi Onur" Ödülü" (2000) , *

*26-**İtalya "Foyer des Artistes Kurumu Ödülü" (2001) , *

*27-**Cüzzamlı Hastalara verdiği uzun süreli hizmet ve getirdiği bakış açısı nedeniyle
"Hasta ve Hasta Yakını Hakları Derneği 2001 Yılı Ödülü", *

*28-**"Atatürk Ödülü" Amerika / Atatürk Topluluğu (2001) , *

*29-**"Sanat Kurumu Onur Ödülü" (2002) , *

*30-**"Atatürk / Çağdaşlık Ödülü" Dünya Atatürkçü
Kuruluşları (10 Kasım 2003) , *

*31-**"Üstün Hizmet Ödülü" Yıldız Teknik Üniversitesi (2004) , *

*32-**Eğitime yaptığı katkılar nedeniyle "Eğitim Ödülü" TED Koleji, *

*33-**"Kendinden önce hizmet" ilkesine örnek
davranışı nedeniyle "100. Yıl Mesleki Başarı Ödülü" Rotary Kulübü, *

*34*"İnsan Hakları Ödülü" İzmir Karşıyaka Belediyesi (2004) , *

*35-**"Türkiye'nin En İyi Eğitimcisi" Ödülü –Tempo Dergisi (2004) , *

*36-**Kültür Üniversitesi'nin İstanbul genelindeki
üniversitelerin öğrenci ve öğretim üyeleri arasında yaptığı anket
sonucunda "Yılın En Yürekli Kadını Ödülü" (2004) ,*

*37-** "Puduhepa Ödülü" - Adana Kütür Sanat Derneği (2005) , *

*38-**"Meslek Hizmetleri Ödülü" Ankara Emek Rotary Kulübü (Ekim 2005) , *

*39-**"Toplumsal Barış Ödülü" Barış Radyo, *

*40-**"İnsan Hakları, Demokrasi, Barış ve Dayanışma
Ödülü" - SODEV Sosyal Demokrasi Vakfı (2005) , *

*41-**"İyi Kalpli Ol Ödülü" Türk Kalp Vakfı (2006) ,

*42-**"Yılın Başarılı İş Kadınları Ödülü" Dünya Gazetesi (2006) , *

*43-**"ÇEK Eğitim Ödülü", Çağdaş Eğitim Kooperatifi (2006) .*

*44-**ÇYDD olarak okumalarına katkıda bulunduğu binlerce öğrenci,*

*45-**Atatürk Cumhuriyetine her alanda ve her zaman sahip çıkan bir tutum, *

*46- **Cumhuriyet mitinglerinde "Ne Şeriat, Ne Darbe!" sloganı,*

*47-**"Vaktimi çaldı" diyerek kızdığı ve uzun
süredir tedavi gördüğü bir kanser hastalığı,*

*48-**Hekim Kimliğinin kutsalı olmayı başarmış bir kişilik,*

*49-** Pes etmeyen bir yürek,*

*50-** Onunla birlikte çarpan, onunla gülen, onunla
birlikte ağlayan milyonlarca yürek...*

*Dahası var elbet... Bitmedi. *

Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk'ün, "Ne mutlu Türküm diyene!''
anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti'nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır.

Cesaretin bittiği yerde, Esaret başlar.

Friday, April 3, 2009

Suikast Israrı
3 Nisan 2009 Cuma

BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu elim bir kaza sonucu vefat etti. Türkiye günlerce, düşen helikopterin bulunamamasına kilitlendi. Arama yanlış koordinatlarda yapıldığından enkaza ulaşılamadı. Üçüncü günde partililer kendi çabaları ile buldu. Toplum şuna isyan etmişti. Bu çağda, hemen herkeste cep telefonu ve helikopterde sinyal yayan cihaz varken, niçin zamanında ulaşılamadı. İlk bir saatte en az iki kişinin sağ olduğu bilinerek, kazanın üzerinden üç gün geçirme beceriksizliği yürekleri burktu.

Şimdi birileri kalkmış, okyanus ötesinden “Eşref Bitlis’in uçağını hatırlatıp, araştırın “ diyor. Vatandaş Ergenekon denilen ne olduğunu çözemediği düzenekle kafasının ütülenmesinden, illallah demiş durumda. “Fener” diyene, suç duyurusunda bulunan bir mekanizma kuruldu. (Alman Adliyesinin, bu konudaki araştırmasını bekliyoruz artık.)

Yani? Topluma oyalayıcı yeni bir “Brezilya Dizisi” gerekiyor. Bunun ipuçlarını ise günlerdir medyaya pompalanan “kaza değil, suikast mı?” satırlarından anlıyoruz.

Yazıcıoğlu suikasta kurban gitmiş olabilir. İhtimal yüksek görünüyor. Bu konu bir kısım medyanın üfürdüğü hayali senaryolarla çözülmez. Önümüze atılan ve konuşun, yayın diye adeta diretilen bu konuyu bilir bilmez konuşmak, henüz kalkmış cenazelere saygısızlıktır. Bu işler dedikodu üretilerek sonuçlanmaz.

Cemaatin suikast çığırtkanlığına bakarak diyorum ki:
“Mademki suikast düşüncesi içindesiniz. Bildiğiniz varsa Cumhuriyet Savcılıklarına gidiniz”

Bu işler ortalık bulandırılarak çözülmez.

Suikast ya da normal kaza olup olmadığını öğrenmek; ne ölenleri geri getirir, ne de iktidarın enkazı bulamama başarısızlığını örter.

Yazıcıoğlu niçin suikasta kurban gider? Neler biliyordu ki birileri rahatsız oldu? Son üç yıldır gerek kendisinin ve gerekse BBP’nin hani konularda adı geçti?

Her kim ne biliyorsa, açıklamalıdır. Toplum önderliği iddiası olanlar “zanlarla” hareket etmez.

Bilinmezlik sevenlerini üzüyor. Fakat zanlarla bir yere varılmaz. Hele böyle ulu orta söylenmesi, neye hizmet eder anlayabilmiş değilim.

Not: 2 Nisan 2009 tarihli (Dün gece) Can Dündar’ın “Canlı gazete” programında dinlediklerimi yorumlamakta zorluk çektim. Gülen Cemaatinin “diyaloglarına” benzer o görüşmeler ile Muhsin Yazıcıoğlu ne yapmak istiyordu? Olup biten niçin parti tabanından gizleniyordu? Altanlar, Baskın Oranlarla buluşularak, hangi ortak zeminde hareket edilecekti? Bu milletin azınlıklarla problemi, hiçbir zaman da olmadı ki. O halde yapılmak istenen neydi?

“Gelişmelere bakarak diyorum ki, karışıklığın son demi gelmedi mi daha?”

* * *

Kazılar ve PKK Oyunu

Şimdi de Diyarbakır kazılıyormuş. Kayıp iki kişi için. Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan her vatandaşın can güvenliğinden devlet sorumludur. Herkesin yaşamaya hakkı vardır.

PKK saflarında iken yakalanıp, zorunlu itirafçı olanların verdiği bilgileri doğru kabul eden bir mekanizma devrede. İtirafçı olabilir. PKK’ya halen çalışıp çalışmadığını kim biliyor?

“Şurada iki kişinin cesedi var, gömüldü.” Diyor PKK itirafçısı. Ya da halen PKK’lı.

Bizzat PKK’dan kaçanlar, birçok PKK’lının yine PKK tarafından infaz edildiğini anlatıyor.

Bu ince çizgi nasıl ayırt ediliyor?

Terörle mücadele eden TSK mensuplarının, PKK’lı itirafçıların söylemi ile zor durumda bırakılması Türk Milletini fazlasıyla rencide ediyor.

29 Mart 2009’dan beri herkes, olup bitenden ders çıkarıyor ya, bir ders de buradan alalım diyorum.

* * *

Kılıçdaroğlu ve Mansur Yavaş

Yerel seçimlerde halkın gönlünü feth eden, iki kahraman onlar.

İlkeli, dürüst görüntüleri ile binlerce vatandaşı peşlerine taktılar.

Bundan rahatsız olanlar, karışıklık çıkarma peşinde. Onları parti başkanı olarak pompalayarak, tabanı da bu işe girmeye zorluyorlar.

İşe yarar mı? Hayır.

Böyle bir tezgâha ne MHP, ne de CHP’nin gelmeyeceği, gün gibi ortada. Niye günlerdir bu adi oyun sürdürülüyor, onu anlayamıyorum.


nevalkavcar@yahoo.com
http://www.sonsayfa.com/Kose-Yazisi-suikast-israri-1128-48.html