Thursday, October 30, 2008

Can Dündar'ın yapmış olduğu, "Mustafa" filmi için yazılan eleştiriler.

Yorumsuz !!!!

ATATÜRK VE TÜRK DEVRİMİ ÜZERİNE "GELİŞİGÜZEL" YAYIN YAPILMALI MI?
Prof. Dr. Özer Ozankaya


Can Dündar'a ve yaptığı 'Mustafa' filmine doğru tanı konulmuştur: "Pek üstünde durulmadan (çaktırmadan) Atamızın gece hayatını, içkiyi seven, din karşıtı, demokrasi demesine rağmen en yakın dostarını bile ipe gönderebilecek bir diktatör olduğu ima ediliyor."
Can Dündar, "Sarı Zeybek" filmine de, daha ilk tümcesinde "Koca bir imparatorluğu yıkan adam .." diyerek, yani gerçekte "övgü altında yergi" yaparak başlamıştı. Sanki Osmanlı devletini Atatürk yıkmış gibi gerçeklere taban tabana zıt olan, ama Atatürk'ün gerçekleştirdiği Türk demokrasi devrimine düşman iç ve dış sömürgenlerden aferin almasını sağlayacak bir imada bulunmuştu.

Yeni filmi için kendisinin "Belgeselde, toprağını kaybetmiş ve bunun derin acısını yaşayan, kendisine yeni bir yurt kurmaya çalışan, nitekim bu konuda başarılı olan bir çocuğun öyküsü" diyen sözlerini, Misak-ı Milli'yi, sosyolojik, tarihsel, kültürel temelleri olan bir "Türk yurdu" değil de, 'Selanik'in yitirilmesine karşı yapay olarak oluşturulan bir yurt' gibi sunmaya yönelik, gerçekleri tepe-takla eden, ama bunu da yine ürkekçe yapan bir çaba sayabiliriz.
Bu yaklaşımla Atatük filmleri hazırlayıp yayınlamak, gerçekten büyük sorumsuzluk sayılmalıdır: Tarihe karşı, Türk ulusuna karşı ve yalnız Türk ulusunun değil, tüm insanlığın övünç kaynağı bir büyük düşünür-öndere karşı sorumsuzluk.

"Suret-i haktan görünüp", gerçek dışı, yanıltıcı, demokrasi düşmanlarından "aferin" almaya yönelik yayın yapılması, düşünce ve yayın özgürlüğünün kötüye-kullanılması olarak görülmelidir.

Atatürk üzerine ve genel olarak Türkiye Cumhuriyetinin Türk Devrimiyle oluşan temel ilke ve kurumları üzerine yapılan yayınlar, Atatürk'ün "Basın ve yayın özgürlüğü" konusundaki uyarıları eşliğinde değerlendirilmelidir.

Bu uyarıları benim burada belirtmeme olanak yok.

Atatürk'ün günümüz Türkçesine aktardığım "YURTTAŞ İÇİN MEDENİ BİLGİLER" kitabının (CEM YAYINLARI) "ÖZGÜRLÜKLER" bölümüne bakılırsa, genellikle basın ve yayın araçlarının bugün içine düşmüş olduğu düzeyin etkenlerini ve bunlara karşı nasıl önlemler alınmak gerektiği bu uyarılardan çıkarılabilir.

Bir yanda, dünyanın dört kıtasından birçok tanınmış bilim, sanat, siyaset ve askerlik şahsiyetinin, 21. yüzyıla girerken, oy birliği ileAtatürk'ün tüm insanlık için kalıcı katkılarını dile getirmekten onur duyması
(Bknz: DÜNYA DÜŞÜNÜRLERİ GÖZÜYLE ATATÜRK VE CUMHURİYETİ; T.İş Bankası Yayını)...


Bir yanda Can Dündar ve O'nun gibi yayınlar yapanların tutumu...

Ne diyelim, "YERE düşmekle cevher sâkıt olmaz kadr ü kıymetten".
..Prof. Dr. Özer Ozankaya

CAN DUNDAR EFENDIYE CEVAP . Ozankaya'nin yazisi ile birlikte heryere dagitildi. Babacigin hayatta olsaydi herhalde bunlara benimkinde cok daha iyi yanit verirdi optum
Sayin Prof. Ozankaya yerden goge hakli. Ata'nin gece hayati ve ickisinin basarilari ve bize verdigi yonlerle ne ilgisi var. Gercekte, siyasal konumda karsit gorulen kisilerin hemen ozel hayatina kayilir. Simdi Amerika'da gorulen igrenc iddialar gibi. Ata , o sozu edilen yakinlari bile asti bizi kurtarmak icin. O yakinlarin Dundar efendi ne yaptigini biliyor mu. Ata'nin sulalesi Konya civarindan Yuruk yerlesimlerinden gelir. Ata Turkiye'yi yapay yaratmadi . Osmanli Imparatorlugunu yikmadi. Batan, dine soyunan tum yonetim duzeylerinde Turk'ten uzak duran bir imparatorluktan Anadolu halki ile birlikte Anadolu'yu imperyalistlerden kurtarip dunyaya ornek bir atilim ornegi verdi. Can efendi bu sozlerinle bir sahte hortlak numaralarina yatmis. Dusman Ankara onlerine gelecek , sen mecliste b ir suru sarikli arasinda anayasa yapacaksin , sorunlari goruseceksin, etrafta cepheye gitmek istiyen bir suru ogrenciye hayir siz tahsilinize devam edeceksiniz diyeceksin. Sonra da kadin haklari sonrada harf inkilabi utanmaz Can Dundar'a birseyler animsatmiyor mu 'ORNEGI OLMAYAN BIR ATILIM". Bu yayinlarin ulkemizi dine soyundurup, Orta -Dogu'a bir direnc olmasini istemiyenler tarafindan para ile satin alindigi dupeduz ortada. Bari buralara gelseler buralarda satilik insanlar daha cok kazaniyorlar. Ozankaya cok nazik sorumsuz diyor . Sorumsuzu var mi Hocam ? Yalanci. Urkek cabasi var Hocam para ile satilan kalemler titrer. Sayin Ozankaya'yi kutlar ve kucaklariz bizi bu konuda aydinlattigi icin.
Prof. Dr. Yuruk Iyriboz

-------------------------------
Değerli arkadaşlar,
Mustafa'yı seyrettim. Selanik' te başlıyan ve Dolmabahçe' de biten bir belgesel. Herkesin, her yerde ulaşacağı resimler ve bazı eski videolarla zenginleştirilmiş, Ata' nın yüzünün görünmediği bir iki hareketli sahne ilave edilmiş bir anlatı.
Pek üstünde durulmadan (bence çaktırmadan) Atamızın gece hayatını, içkiyi seven, din karşıtı, demokrasi demesine rağmen en yakın dostarını bile ipe gönderebilecek bir diktatör olduğu ima ediliyor.
Atamızın hayatını bilenlere pek birşeyler verecek bir yapım değil ama ben Atamızın gece karalıkta uyuyamadığını, Cumhurbaşkanı seçildiğinde kısa konuşmasının sebebinin yeni yaptırdığı takma dişlerinden dolayı olduğunu bilmiyordum, öğrenmiş oldum. Ne ise benden bu kadar, seyreden herkes kendi yorumunu yapar nasıl olsa. Kalın sağlıcakla....
Murat Binzet (ADD Hannover)

1 comment:

Anonymous said...

Mustafa adlı Atatürk ü anlattığını söyleyen filim o kadar ucuz anlatımlı bayağı filim ki Atatürk ün sadece kötü denebilecek özelliklerini toplamaya çalışsak bu kadar anlatamazdık. Anlatım değil abartma ve uydurma var işte.

At gözlüğüyle, gördüğünü sanan bazı sanatçılar ve yazarların yaptıkları Atatürkçülük değilde onun kendileri gibi basit bir zekaya sahip olduğunu kanıtlamaya çalışmaktır. Sen basitsin ve sen kıt bir zekaya sahipsin Atatürk değil!.. Hayır adam sen kısıtlı bir beyinle yaşıyorsun, atatürkçü olmayanın dışında kimse Atatürk ü anlatamaz.. aynı ideale baş koymadıysan hangi kuş kadar ilminle o yolun gerçeklerini görüp anlatabileceksin ki.

Atatürkçülüğü anlatmadığın aşikar; ancak Atatürk üde anlatamamışsın. Orhan Pamuk sevdasındaki zavallılar sizi..

Atatürk içki içermiş, sigara içimiş eee küçükken kargaları kovalamış eee normal bir insanmış.. Yaa bak bak sen.. kuş beyinli yazar ve de zanaatkarlar, bizde Ata yı uzaydan gelen x ışınlı gözleri olan süperkahraman sanıyorduk.

Sizin gibi pi pok olmayanlar, üç kuruşluk zekasıyla, ancak ticaret becerisiyle nerelere geliyorlar.. Piyasa adamısınız siz, sadece çıkar peşinde olan uyuz politikalarınız, beş para etmez değerlerden ve gerçeklerden uzak felsefeleriniz..

O halde bu senaristler bu işgüzarlar bir araya gelip kendilerini tuvalette, kaldırımda otururken, öksürürken, kusarken, geyirirken, sevişirken.. göstersinler bizde bu görüntülere bakıp onlar hakkında gerçekçi bir yargıya varalım. Ne gerçekçi bir tavır: Aaa Can Dündar aslında pis işler yapan işi gücü osurmak, geyirmek, işemek, sevişmek...

Can Dündarlar ve düşünce ekibi kaç paralık Atatürkçüsünüz?
Ağzınıza Mustafa Kemal in adını almayın..
Size gelen övgüler, vatan hainlerinden, bölücülerden, yobaz partilerden ve Türk düşmanlarından.. boş yere iyinin yanında kötü yorumlarda olacak edebiyatını yapmayın.

Atatürk ün de normal bir insan olduğununu sizden bin kat daha iyi bilenler bu yüzden ona hayranlar, kendileri gibi bir insanın neler yaptığını bilerek duygulanıyor ve sahipleniyor. Sakın sanmayın ki sizinde amacınız bu, Atatürk ü tüm herşeyiyle anlatabilecek zekanız ve kabiliyetiniz olsaydı işte o zaman gerçekçi bir üsluptan bahsedilebilirdi.

Atatürk ün zaten bu yaptıklarını bilmeyen yok, üstelik anlatmaya çalıştığınız kesim zatem çok kitap okuyan insanlardır. Siz Atatürk ü hastalanmış olarak görünce onun insan olduğunu anlayacak kadar gerizekalısınız.

Her halde orta yaşlarda bunu anladınız ve şimdi avaz avaz bağrıyorsunuz. Siz moronsanız halk napsın?

Yönetmen, Can Dündar
Amerikan filmlerindeki yönetmenlerin kucağına bile oturamaz.

Senaryo, Can Dündar
Bir gerçeği yarım yamalak sunup kendi kılığına sokmaya çalışan yandan yemiş sallamacı; O büyük insanda benim gibiydiye getirmeye çalışan soytarı.

Filmin Türü, Belgesel
Hiç hayatımda belgesel görmesem inanırdım. Belgesel olayları gerçekçi ve kapsamlı, açıklayıcı ve yansız bir tavırla anlattığı zaman belgeseldir. Orasını burasını kırp gerçeklerin, sonrada ukalaca Atatürk filmi çektim diye çocukları kandır. Atatürk ün yüzde biriyle Atatürk nasıl anlatılır. Hemde alelade yönleriyle sadece.. sen git babanı kandır.


*.....*.....*.....*

Başaramayacaklar...
Suay Karaman

Emperyalizm işbirlikçileri, ulus devlet karşıtları, şeriatçılar ve numaracı cumhuriyetçiler yıllardır elbirliğiyle Atatürk’ü aşağılamaya, devrimlerini yıkmaya çalışıyorlar.

On beş yıl gibi çok uzun bir zamana yayılan Can Dündar’ın hazırladığı “Mustafa” adlı film, bilinç altında farklı bir Atatürk portresi oluşturmaya çalışmaktadır. Bu şekilde yapılan Atatürk’le ilgili filmleri hazırlayıp yayımlamak, gerçekten büyük sorumsuzluk sayılmalıdır. Tarihe karşı, Türk ulusuna karşı ve tüm insanlığın övünç kaynağı olan büyük bir öndere ve lidere karşı yapılan bir sorumsuzluktur...

Filmin adından başlayalım: Can Dündar’ın en iyi yaptığı şey, aşırmadır. Sarı Zeybek adının da ilk olarak kendi aklına geldiğini söylemişti zamanında. “Mustafa” adı için “Benim aklıma geldi” dedi ama 1909 ile 1995 yılları arasında yaşayan yazar Mehmet Rakım Çalapala’nın, 1944 yılında yazdığı “Mustafa: Atatürk’ün Romanı” adlı eserini kendisi gibi herkesin unuttuğunu sandı.

Filmde tarihi ve siyasi konulara girildiğinde birçok soru işaretiyle karşılaşıyorsunuz. Dikkat çekici bölümlere göz atmakta yarar var. Film Atatürk’ün karga kovalamasıyla başlıyor.

Atatürk küçükken hocası Kaymak Hafız’dan dayak yiyor ve hemen okuldan ayrılıyor. Ancak bu dayağı hiç unutmuyor. Can Dündar’a göre yıllar sonra Atatürk’ün medreseleri kapatması, Kaymak Hafız’dan rövanşın alınması anlamına geliyor.

Atatürk İstanbul’da şatafatlı bir hayat sürerken bütün parasını tefecilere kaptırmış. Bunun üzerine Anadolu’ya geçmeye karar vermiş. Atatürk, Samsun’a gitmeden önce sarayda Vahdettin’le bir görüşme yapar. Bu görüşmede Vahdettin, Atatürk’e; “Paşa, bu devleti siz kurtarabilirsiniz ve kahraman olarak kitaplarda anılırsınız” diyor. Yani Vahdettin vatan haini değil ama nedense biz anlamamışız... Bu konuşmadan iki ay sonra Atatürk için çıkarılan idam fermanını hangi Vahdettin imzalamıştı acaba? İngilizlerin Malaya zırhlısıyla ülkeden kaçan Vahdettin değil miydi?


Verilmek istenen imaj

Filmde, Atatürk’ün İzmit’te bazı gazetecilerle yaptığı görüşmede, Kürtlere özerklik verilmesi fikrinde olduğu ortaya konuyor. Bu konunun arkası gelmiyor, Atatürk’ün bu konuyla ilgili düşüncelerine hiç değinilmiyor.

Atatürk’ün, cahillerin seviyesine inmem diyerek sanki halkı küçük gördüğü imajı veriliyor. Atatürk 1930 yılında halkın arasına karıştığında herkesin mutsuz ve karnını doyuramaz durumda olduğunu görüyor. Can Dündar’ın yorumu şöyle: “Çevresindeki dalkavuklar halkın ıstıraplarını Atatürk’ten gizleyip iyi göstermeye çalıştılar. Atatürk gerçekle yüzleşince çok üzüldü ve sabaha kadar uyuyamadı.”

Atatürk’ün manevi oğlu için gerçek oğluydu havası verilerek gayri meşru ilişkilerinden çocuğu olduğu imalarına yer veriliyor. En yakın arkadaşlarını bile gözünü kırpmadan ölüme gönderen ve kendi heykellerini diktiren bir diktatör olduğu imajı yaratılıyor.

Anlamsız bir şekilde, Atatürk’ün arkasında uzun boylu adamların olduğu bir fotoğraf gösterildikten sonra, bir Fransız gazetesinde ne kadar kısa boylu olduğu vurgulanıyor.

TBMM’yi cuma günü namazdan sonra, dua okutarak açtığı halde, son bölümde dinsiz olduğu vurgulanmaya çalışılıyor. Kendisi hakkında şeyhülislam tarafından verilen “dinsiz” fetvasını yıkmak için, 22 Nisan olarak karar verilen TBMM açılış gününü cuma gününe denk gelen 23 Nisan’a alıyor.

Can Dündar’ın yorumuna göre, Atatürk ileride gerçekleştireceği amaçlarına ulaşmak için şimdilik böyle hareket ediyor.

Atatürk için günde bir büyük rakı, üç paket sigara ve on beş kahve içiyordu denilerek, içki düşkünü ayyaş bir portre çizilmiş.

Devletle ilgili tüm önemli kararların o meşhur içki masalarında alındığı ifade edilerek ciddiyetten uzak bir tablo çiziliyor. Zaten Atatürk son yıllarını işsiz güçsüz, can sıkıntısında balolar, davetler ve içki masalarında geçirmiş. Üstelik son sahnelerde çalgıcıya kadeh kaldıran içki düşkünü yalnız bir adamın mizanseni yaratılmış.

Daha bunun gibi akılda kalmayan nice sahneler var. Böylesine gerçekle ilgisi olmayan mesajların ustalıkla yerleştirildiği filmin, Cumhuriyetimizin 85. yıldönümünde gösterilmesi de farklı bir anlam taşımaktadır.

Sayın Prof. Dr. Özer Ozankaya, öğrencisi olan Can Dündar’a, Sarı Zeybek ve Gölgedekiler filmleri için de buna benzer eleştirileri bizzat yüzüne karşı söylediği zaman, “Aaa, hocam, bunlar hiç aklıma gelmemişti” yanıtını almıştı. Sayın Ozankaya’ya göre “Mustafa” filmiyle ilgili benzer eleştiriyi yöneltmenin artık yararı yoktur. Çünkü Can Dündar’ın söz konusu davranışları bilerek sürdürdüğü çok açıktır.

Devrimlerini yıkmaya çalışıyorlar

Can Dündar bu filmi yapmadan önce “Nutuk” gibi, “Tek Adam” gibi kitapları okusaydı, belki tarihi değiştirerek bazılarına şirin gözükmekten kaçınırdı. Ama belki de bu film özellikle yaptırılarak Atatürk’ü sevenlerin bilinçlerini değiştirmek, Misak-ı Milli sınırlarından vazgeçmek görevi üstlenilmiş olabilir.

Emperyalizm işbirlikçileri, ulus devlet karşıtları, şeriatçılar ve numaracı cumhuriyetçiler yıllardır elbirliğiyle Atatürk’ü aşağılamaya, devrimlerini yıkmaya çalışıyorlar. Armstrong’un “Bozkurt” kitabında, Vamık Volkan’ın “Ölümsüz Atatürk” kitabında, İpek Çalışlar’ın “Latife” kitabında, Tolga Örnek’in “Gelibolu” filminde ve şimdi de Can Dündar’ın “Mustafa” filminde olduğu gibi... Ama hepsinin ve daha nicelerinin ortak bir noktası var: Yanılıyorlar ve başaramayacaklar...

Suay KARAMAN Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Sekreteri
2 Kasım 2008