Sunday, March 8, 2009

Atatürk'ün gözünde kadının yeri

Fikret Bila/Yön
fbila@milliyet. com.tr
9 Kasım Pazar 2008
Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün 70. yıldönümü.
O'nu sadece anmaya değil anlamaya daha çok ihtiyacımız var.

Bu sadece Türkiye ve Türk toplumu için değil, İslam dünyası için de büyük bir ihtiyaçtır.Türkiye'yi "Ilımlı İslam" modeline dönüştürüp bunu da İslam ülkelerine örnek diye gösterme girişimlerine tanık olduğumuz günümüzde, Atatürk'ü anlama ihtiyacı çok daha büyüktür.

Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün başarıya ulaştırdığı Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı bir devrime dönüştüren kuşkusuz, hilafeti ve saltanatı kaldırıp laik bir rejim kurmasıdır.(x)Kadının işleviAtatürk'ün bu devriminin temel direği Türk kadınını çarşaftan çıkarıp toplum yaşamına sokması ve erkeklerle eşit koşullara kavuşturmasıdır.

Türkiye'yi çağdaş, demokratik, laik bir ülke yapan bu devrimdir.

Türkiye'yi çağdaş bir ülke yapan kadının yeridir. Laikliğe ve demokrasiye ulaşamamış İslam ülkelerinde kadının yerine bakınca, bu gerçek çok daha iyi görülür.Bu ülkelere demokrasi ve özgürlük getireceğini vaat ederek işgal edenlerin kendi çıkarları dışında getirecekleri bir şey yoktur.

Onlara, örnek olsun diye "Ilımlı İslam" modeline dönüştürülmüş bir Türkiye'yi değil, Atatürk'ü ve laik Türkiye'yi göstermek gerekir.

Bu ülkelerin laikliğe ve demokrasiye ulaşmaları başka ülkelerin çıkarları için değil, o toplumların çıkarları için olmazsa olmaz bir hedef olmalıdır. Bunu da ancak yine o toplumların iç dinamikleri gerçekleştirebilir. Bunun itici gücü hiç kuşku yok ki kadınlardır. İslam ülkelerinde kadın zincirlerinden kurtulmadıkça, laikliğe ve demokrasiye ulaşmaları mümkün değildir.

Bu gerçeği gören ve yaşama geçiren Atatürk'tür. Laiklik ve demokrasi için aranan yol, Büyük Atatürk'ün açtığı bu yoldur.

İslam ülkelerinde kıpırdamaya başlayan kadınlara rehberlik edecek olan Atatürk'ün yaklaşık yüz yıl önce gördüğü kadının yeri ve işlevidir.

Kadının yeriAtatürk, daha cumhuriyeti ilan etmeden kadının yeri ve işlevi konusundaki görüşlerini yansıtmaya başlamıştı."Ankara'da öğretmenler kongresi toplamıştı.

Kongreye kadınlar da katılmış ancak erkeklerden ayrı bir yere oturtulmuşlardı. Kongreye kadınların da katıldığını gören hocalar, şikâyet etmek için Gazi'ye gittiler. Gazi, öğretmenler derneği başkanını çağırdı: Ne yapmışsınız bu öğretmenler toplantısında?

"Utanmıyor musunuz? Ayıp! Hocalar sevinçten yerlerinde duramıyorlardı. Gazi devam etti: Toplantıya kadın öğretmenleri de çağırmışsınız. Peki onları niye erkeklerden ayrı oturttunuz?

Kendinize mi güveniniz yok yoksa bu hanımların namusundan mı şüphe ediyorsunuz? Bir daha kadınların ayrı tutulduğunu duymayayım."(xx)Mümkün müdür?

Ve Atatürk, devrimin temel direği olan kadının işlevi konusundaki düşüncesini Kastamonu'da daha açık biçimde söyledi:"Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara zincirle bağlı kaldıkça öbür yarısı göklere yükselebilsin? "

Şüphe yok; ilerici adımlar, dediğim gibi iki cins tarafından, birlikte, arkadaşça atılmalı, yenilik ve ilerleme düzeyinde aşamalar birlikte geçilmelidir.

Böyle olursa devrim başarıya ulaşır."(xxx)Mustafa Kemal Atatürk'ün, balolarda boy göstererek, kadınlarla dans ederek, seçme seçilme hakkı, erkeklerle aynı okullarda okuma, aynı meslekleri edinme olanağı sağlayarak yaptığı devrim, verdiği ders budur.(x)
Taner Timur, Türk Devrimi ve Sonrası, s. 290(xx) Lord Kinross, Atatürk, s. 488(xxx) Kinross, s. 499

No comments: