Monday, May 24, 2010

Neval Kavcar
Komploydu, istifaydı, sadakatti, Gandi'ydi derken onyedi gün geçmiş. O arada İran ile ilgili önemli bir anlaşma imzalandı. O imza, ABD’nin İran üzerindeki tasallutundan vazgeçtiği anlamını taşımıyor elbette. Üstelik Türkiye’nin arabuluculuk anlamı taşıyan o girişimi, İran’a gelecekte hangi yaptırımın önünü açacak, belli değil.

Bu arada, Türkiye ekonomisi rayında gibi Yunanistan’ı kurtarmaya soyundu Başbakanımız. Biz o ara kasetle meşguldük. İş adamlarını yanına alıp gitti. 22 anlaşma imzalandı. Bizimkiler “silahlanmaya harcanacak para, fakir ülkelere verilsin” falan dedi. Türkiye’de her şey yolunda, ekonomi tıkır tıkır işliyor ya, sanırım ondan söylediler. Bizim gibi münafıklar, bunu göremiyor.

Başbakan iktidarının ilk günlerinde de böyle dolaşırdı. O devletten bu devlete, komşularla sıfır problem diye diye gezerdi. Yine başladı dolaşmaya. Türkiye’ye ne kadar az uğrarsa o kadar iyi. Burada pek bir şey yapıldığı yok nasılsa.

Yunanistan – Türkiye yakınlaşması süperde, Erdoğan’ın ardından 19 Mayıs’ta “Türkleri soykırımcı ilan eden, Pontus soykırım günü” kutlamalarını ne yapacağız?

Batı emperyalizminin, Rum, Ermeni ve yandaşlaştırdıkları bir kısım Kürtleri kullanma politikasından ne zaman kurtulacağız?
Anadolu paylaşılırsa, bize de bir şey düşer mi açıkgözlülüğü içindeler.


Yunanlıların, Ermenilerin “soykırıma uğradık” diye bas bas bağırması, gerçi bizimkileri rahatsız etmiyor. “Çözümsüzlük çözüm değildir” diyerek “çözüm olmayan, tek taraflı” anlaşmalar yapıyorlar. Yunanistan “İzmir, İstanbul’a göz koyuyor”, Ermenistan D. Anadolu bizim diyor, bizimkiler “Yunanlıları kurtarmaya” koşuyor.
Evliya gibi bir Başbakan tarafından yönetiliyoruz. Kıymetini bilelim, ey millet!


* * *

Komşularla Sıfır Problem Kesmedi, Şimdi “Her Şeye Maydanoz Olma” Politikası

Aklıma takılan bir şey oldu. İran’ın “uranyumu” bizde niye kalıyor? Viyana ile İran arasındaki takas, Türkiye’de olacak. Şartlara uyulmazsa vs gibi şartlar tamam da, AKP iktidarı ABD’nin Irak’a saldırısı ile başlamıştı. Şimdi Uranyum bizde iken, olası savaş şartları oluşursa. Bu konuda ne AKP iktidarına, ne de Washington’a güvenmiyorum. Üstelik NATO askerline ayrıcalıklar yasası, babamızın hayrına çıkarılmadı.

Nerde belalı iş var, orada bitiyorlar. Bu arada imzaladıkları halde Kıbrıslı Rumlara bir türlü açamadıkları limanlar için, proje üzerine proje üretiyorlar. Kıbrıslı Türkler için Dünya’da açılacak üç limana karşılık, bizim bütün limanları açacağımızı duyurdular. Siyaset kaset sebebiyle, ameliyatlı. Kimseden çıt çıkmadı. Davutoğlu direk olarak, limanları Rumlara açsa, kimsenin aldıracağı falan yoktu. Kale boş, atış serbest.

Neticede çözüm diye KKTC’nin yok olacağı bir yapıya gidilmiyor mu sayelerinde, ne gerek var üç liman açılmasına. BM gibi ülke olduk. Kimin başı darda yetişiyorlar. Rus – Gürcistan probleminde “Kafkas İttifakı”, İsrail Gazze’yi bombalarken “Üçlü planı” cebine koyan Erdoğan’dı. O planlar ne oldu sahi? Değil de bir gün ara dayağı yiyebiliriz, “her şeye maydanoz olma” politikası sebebiyle.

Komplolarla, Türkiye’nin idaresi ne güzel oluyor. AKP işte bunun için 8. Maddeyi koymuştu Anayasa paketine. Muhalefeti kontrol ettiği, AKP’nin ilelebet kapatılmayacağı çağdaş o madde reddedildi! Böyle daha mı iyi oldu?

* * *

Matruşka

Komplo matruşkaya dönüştü. Her bebeğin altından başka tezgah çıkıyor. Baykal’la birlikte Kılıçdaroğlu’nun başını yediler. Bunu ilerleyen günlerde göreceğiz.

Eski CHP liderinin emek emek günümüze taşıdığı etnik ve mezhepsel politikaya geçit vermediği partisinde, iyi temennisine rağmen kargaşa hüküm sürecek. Bu da haliyle Türkiye’ye yansıyacak.

CHP’nin yeni profilini, Yılmaz Özdil’in satırlarında görelim.
“Kılıçdaroğlu’nun verdiği ilk mesaj, kravatsız olmasıydı... “Niye?” diye sordular... “Kendimi halka yakın hissettiğim için kravat takmadım” dedi... Geriye kalan herkesin kravatlı olduğunu düşünürsek, o salonda halka yakın başka CHP yöneticisi yoktu demek ki!” (Yılmaz Özdil – 23 Mayıs 2010 – Hürriyet)


okuyuculardan:

Biz nelerle uğraşıyoruz; aman Allahım...Bugünlerde dünyada önemli şeyler oluyor.Dünya adeta yeniden şekilleniyor.Ama ne yazık ki hiçbir muhalefet partimizin bu konularda ilgileri, bilgileri, bilgilendirmeleri yok.Üniversitelerimiz adeta felç olmuş gibi.Hala çok derin uykularda..medyamız malum;emperyalizmin patronlarının adi çıkarlarının maşalığını, sözcülüğünü yapıyorlar. 5.kol faaliyetlerinin, ülkemizi içten çökertmenin; millimanevi değerlerimizi tamamen yok etmenin gayretindeler.Dünyada yeni pazarlar savaşı var. Uzakdoğu, Asya, Orta Asya, Güney Asya, Afrika kıtası, Latin Amerika vs. Çin, Hindistan, Rusya, ABD, Almanya, Fransa, İsrail...Büyük Nüfuz ve Pazar savaşı..Kıran kırana..Türkiye için; Asya, Güney Asya, Orta Asya, Uzakdoğu, Afrika ve Latin Amerika çok büyük fırsat, Avrasya da...Artık derlenip toparlanmalıyız..Bu savrukluk ve birbirimizi yeme bize çok pahalıya malolabilir...Yeter artık..Dünyanın 200 ülkesinde her yıl Türk, Türkiye Günleri düzenlensin Bir 10 milyon insanımızı yurtdışına çıkaralım..
Misafir24.05.2010 15:03
Türk Dış Politikası Hiç bir dönem bu kadar Güçlü olmadı Dünya imrenerek Takdir ederken Siz Kıskanarak çamur atmaya çalışıyorsunuz. Ülke içindeki Bu kadar Maydonozlara rağmen Ülkem Tüm Dünyada şimdi Çok daha iyi temsil edilir durumda . Siz Ne kadar bunu çekemiyorsanızda gerçek durum bu . Kendi Dar Bakış açınızla Dış Politikayı değerlendirmeniz komik olmuş . Siz Ruh İkizinizin arkasından ağlamaya devam edin bırakın Millet işini yapsın. Bu işler sizi aşar . En Muhalif kişiler bile Dış Politakada atılan adımları takdir ederken sizin hala 15 sene önceki kafa ile olaylara bakmanıza ne denir bilmem. Sizin gibileri gördükçe doğruları bulmamız daha çabuk oluyor . Türkiye Doğru Yolda ..
http://www.sonsayfa.com/Makaleler/Neval-Kavcar/Dis-Politikada-Maydanoz-Modeli.html

No comments: