Saturday, February 20, 2010

FEODALİTE
Siz hiç PKK'nın ve DTP'nin, Güneydoğu'da hala geçerli olan FeodalDüzenden, Aşiret Düzeninden, Ağalık ve Şeyhlikten şikâyet ettikleriniduydunuz mu?
Bölgede yaşayan insanlara hayatlarını zindan eden bu sömürü düzeniniortadan kaldıracak bir öneri, bir talep, bir yasa teklifi nedenyapılmaz.
Cumhuriyet kurulduğundan bu yana her seçim döneminde oluşan TBMM'ninen az üçte birini Kürt kökenli vatandaşlarımız oluşturmaktadır. Büyükçoğunluğu, çok zengin ağa, şeyh, aşiret reisi, onlarca, yüzlerce köysahibi Kürt kökenli Milletvekillerinden , bu konularda bir beyanatişittiniz mi?
Atatürk Cumhuriyetini " gerici" bulan Kürt aydınları, toprakağalarına, dinci şeyhlere-şıhlara neden övgüler düzerler, anlayan varmı?

Peki, PKK emrettiği için, kandilden gelen eşkıyaları karşılamaya gidenbinlerce insandan, bir demokratik tepki, bir sivil eylem," ağalıkdüzenine karşıyız" yeter, artık bizi sömürmeyin diye bir ses duydunuzmu?
Bölgede en çok ezilen, sömürülen "KADINDIR".
Kadın Bölgede kelimenintam anlamıyla KÖLE gibidir. İki görevi vardır.
Doğurmak ve çalışmak.İnsan yerine bile konmazlar. Üniversite mezunu Kürt kökenlikadınlardan, hemcinslerini kurtaracak bir proje, bir çalışma, modadeyimle bir açılım gördünüz mü?
Göremezsiniz, Türk Devletine ve kurumlarına karşı KURT gibi olanlar,ağalarının.. Şeyhlerinin, Şıhlarının önünde KUZU olurlar. Ne yazık ki Kürtler umudunu, dinci şeyhler- şıhlara, toprak ağalarına,köhnemiş düzeni sürdürmek isteyen siyaset bezirgânlarına veemperyalist güçlere bağlamış görünüyorlar. Şeyhlerle, ağalarla, dini istismar eden yobazlarla kol kola girerek,özgürleşme ve ilericilik olabilir mi? Elbette ki olamaz.. Sorularımızadevam edelim;

Kuzey Irak'ta bir erkeğin dört kadın almasına izin verenyasayı onaylayan Mesut Barzani'ye niçin hiçbir Kürt Aydını karşıçıkmaz.
Neden bölgedeki dini şeyhlerini "uçurmak" için birbirleri ile yarışırlar? Niçin Kürt Derebeylerine "kahraman" muamelesi yaparlar?

Neden Bölgede insanlar Cumhuriyete düşman olarak yetiştirilir de, Kuzey Irak'taki gerici. Feodal düzen alkışlattırılır? Akraba evlilikleri niçin bu kadar yaygındır?

Bu yazı için Sayın SonerYalçın'ın bir makalesinden büyük ölçüde yararlandım. Kendisineteşekkürlerimi sunarım. Eline, kalbine sağlık. Sayın Yalçın'ın yazdığıakraba evliliklerine bir bakalım.

Mehdi Zana; Sosyalist Mehdi Zana 1963'te Türkiye İşçi PartisininDiyarbakır kuruluşunda bulundu. Silvan İlçe Başkanı oldu. 12.Mart.1971de cezaevine konuldu. 1977 de Diyarbakır Bağımsız Belediye Başkanıseçildi. Kendisinden 21 yaş küçük, 14 yaşındaki DAYISININ KIZI, LeylaZana ile evlendi.

Canip Yıldırım; Sosyalist Canip Yıldırım, Ankara Hukuk Fakültesinibitirdi. Fransa'da master yaptı. Türkiye İşçi Partisi'nin kuruluşundaçalıştı.

Cezaevinde bile papyon takan Canip Yıldırım, DAYISININ KIZISELMA Hanımla evlendi.

Mehmed Uzun: Sosyalist Mehmed Uzun 1977 yılında zorunlu olarakTürkiye'den ayrıldı. Yıllarca İsveç Yazarlar Birliği Üyeliği yaptı vePen Kulüp'te çalıştı. Romanlar yazdı. Oda diğerleri gibi kendisinden20 YAŞ KÜÇÜK AMCASININ KIZI ZOZAN' LA evlendi.

Şivan Perver: Sosyalist şarkıcı Şivan Perver'de, DAYISININ KIZIGülistan Hanımla evlendi.

Musa Anter: Akraba evliliği yapmadı ama Kürt Teali Cemiyetininkurucusu, İslamcı yazar Abdurrahim Rahmi Zapsu'nun, Avusturya SaintGeorge'te okuyan kızı Ayşe Hale Hanım ile evlendi.

Yusuf Azizoğlu: Tıp Doktoru, Sağlık Bakanı, Kürt Aydını. Ölenamcasının eşiyle evlendi.

Mustafa Remzi Bucak: Bucak Ailesinin en okumuşu. İstanbul veBelçika'da hukuk eğitimi gördü. Amcasının kızı Zehra Hanımla evlendi.

Ahmet Türk: DTP Genel Başkanı. Ölen Amcasının eşiyle evlendi.
Üstelike vlendiği kadın 3 çocuklu idi. 3 çocukta Ahmet Türk'ten oldu.Çocuklarının bazılarının amcası, bazısının babası oldu.

Abdülmelik Fırat: Şeyh Said'in torunu olan ve geçenlerde vefat eden A.Fırat'ta Amcasının kızı ile evlenmişti. Şimdi esas ve can alıcı soruyu sormanın zamanı geldi;

Hepsi çok zenginve toprak ağası olan bu Sosyalist Kürtler, kendi mallarınıkoruyabilmek için mi akraba evliliği yapıyorlar ve TOPRAK REFORMUNUbunun için mi ağızlarına bile almıyorlar?
Evet, bunun için, kendi saltanatlarını n devamı için alçakça bir oyununiçine utanmadan, sıkılmadan girdiler.

Bir taraftan kendi sömürülerini Türkiye Cumhuriyeti' nin üstüneattılar, diğer taraftan salak siyasetçileri kandırarak "Biz Devlettenyanayız" teranesiyle hem devlet ihalelerini aldılar, aldıklarıihaleleri tamamlamayarak hem devleti hem de milleti kazıkladılar.

Sıkıştıklarında Faşist Diktatör BARZANİ'Yİ alkışlatarak, akılları sıraTürkiye'ye gözdağı verdiler. PKK'da bunların silahlı tetikçisidir.Çözemedikleri problemleri, silahla, kanla, uyuşturucu ile PKK'yayaptırırlar.

Sapık Apo'da Marksist- Leninist devrim yapacağım diye,dört duvar arasında döner durur. Demokratik Açılım şarttır. Bölge insanını bu kan ve silahtüccarlarının ellerinden kurtaracak, toprak reformu dâhil, her türlüdemokratik hakların gelişmesi için ne gerekiyorsa yapılmalıdır.
Yapılacaklarla ilgili çalışmalarımız ve tekliflerimiz vardır..

Önümüzdeki günlerde bunları beraberce tartışacağız. Son olarak bölge insanına, Atatürk- Cumhuriyet denince içi titreyenKürt kardeşlerime seslenmek istiyorum; Yeter artık, seni asırlardırsömüren bu kan emicilere yüz verme. Devletine güven.

Yanlış yapandevlet memuru olursa onunla kanun önünde hesaplaşırız. Ya ağa, topraksahibi, şeyh, şıh'la nasıl hesaplaşacaksın? Hadi artık ülkeni bölmekisteyen bu zibidilere yüz verme. Onlardan toprak reformu iste. Necevap alacağını beraberce göreceğiz.

Kürt kökenli vatandaşlarımızı kimin ve kimlerin sömürdüğü belli.Önemli olan bu gerçeği tüm ülkeye anlatabilmek. Onu da başaracağız.

Sağlık ve başarı dileklerimle, 27.Ekim..2009
Rifat SERDAROĞLU Eski Sağlık ve Devlet Bakanı

KAYIP ARANIYOR

Türkiye’de 23 adet Hukuk Fakültesi, bu fakültelerde öğretim görevlisi olarak çalışan yüzlerce bilim insanı, eğitim gören on binlerce gencimiz var. Hukuk Fakültelerinde eğitim veren Profesör, Doçent, Doktor ve diğer eğitim görevlileri çok önemli sorumluluklar taşıyorlar. Bu değerli bilim insanlarımız yarınlarımızın Hukuk sistemine yön verecek, Hâkim, Savcı ve Avukatları yetiştiriyorlar. İçinden geçtiğimiz süreçte, bugünümüzü ve yarınlarımızı derinden etkileyecek çok önemli iki hukuki olayı birlikte yaşıyoruz.

Adına “Ergenekon” denen ve “Silivri Cezaevinde” görülmekte olan dava ve Erzincan- Erzurum hattında yaşanan HSYK’nun müdahale ettiği, dosyaların kaçırıldığı, tarikat ve cemaatlerin Hukuk sistemimizin bir bölümünü ele geçirme çabalarının gün yüzüne çıktığı, Başsavcı İlhan Cihaner’in davası. Demokratik ülkelerde, böyle iki olay karşısında ülkesinin tebaası değil, vatandaşı olduğu bilincine ulaşmış, kendisini yetiştiren ülkesini her türlü fikri saldırıya karşı korumayı görev bilmiş, bilim insanları ve onlardan oluşan kurumlar anında tepki verir. Peki, bizde ne oluyor?

Bu milletin olanakları ile kurulmuş 23 tane Hukuk Fakültesinden ses var mı? Allah rızası için tek ses var mı? Tık yok. Ama tarikat gazetelerinde yazan, tarikat televizyonlarında boy gösteren Atatürk ve Lâik Cumhuriyet düşmanı kişiler zehir saçmaya devam ediyorlar. Size bir örnek vereyim; AKP’ nin desteği ve bilgisi ile Boğaziçi Üniversitesinde, Bilgi Üniversitesinde “Ermeni Tezlerini” savunan paneller düzenlendi. Milletin gözünün içine baka baka geçmişimize kara çalınmaya kalkıldı. Kimlerdi bunlar? Murat Belge, Halil Berktay, Elif Şafak, Taner Akçam, Baskın Oran, Etyen Mahcupyan, Şahin Alpay, Oral Çalışlar, Sarkis Seropyan. Türkiye’ye zarar verecek bir konu ortaya atıldığında bunlar ve yamakları hemen konunun üzerine atlar ve başlarlar sağından, solundan çekiştirmeye.

Bu ülkenin yetiştirdiği binlerce bilim insanı ise kenardan seyreder, sanki bu vatan onların değil, sanki bu fakir millet kıt imkânlarını onlar için seferber etmemiş, sanki dedelerimiz onlar rahatça para kazansınlar ve memleket hayrına iş yapmayıp kenarda otursunlar diye şehit olmuşlar ve bu toprakları vatan yapmışlar.
Çıkın ortaya, fert olarak veya kurum olarak, doğruları milletle paylaşın. Devletimizin bir yanlışı varsa onu da söyleyin, söyleyin ama diğerleri gibi yıkmadan, bölmeden, ayrıştırmadan. En azından bu kadarını lütfen yapın.

Korkmayın size bu tarikat artıkları hiçbir şey yapamaz. Çok sıkılırsanız derdinizi Türk Milletine anlatın. Bakın nasıl baş tacı ediliyorsunuz. Bu ülkenin bir vatandaşı olarak merak ediyorum ve Hukuk Fakültelerinden cevap bekliyorum. Ne düşünüyorsunuz?

Ergenekon isimli dava hakkında; Ordu teslim ettiğimiz Orgeneraller, Meslektaşlarınız Profesörler, Gazeteciler, Aydınlar ne ile suçlandıklarını bilmeden cezaevinde tutulmaları hakkında ne düşünüyorsunuz.
Türk Hukuk geçmişinde ilk kez, bir Savcının, bir Başsavcının evini ve çalışma yerini basması, dosyaların kaçırılması, tarikat ve cemaatlerin etkinliği hakkında ne düşünüyorsunuz. Ne düşünüyorsanız çıkın söyleyin. Buna mecbursunuz, neden mi? Bu gün tarikat ve cemaatlere, milletin kendilerine verdiği makamları peşkeş çekenleri de sizler yetiştirmediniz mi. Uzaydan mı geldi bunlar?

Neyi nasıl yapacağınızı unuttuysanız, öğrencilerinize sorunuz.
DEMOKRATİK REJİM İÇİNDE nasıl eylem konur, gençler size hatırlatır.
Haydi kıpırdayın biraz, lütfen. (Not: İletebildiğim Hukuk Fakültelerine göndereceğim. Fakülte Dekanlarına iletmede yardım rica ediyorum)
Rifat SERDAROĞLU Eski Sağlık ve Devlet Bakanı

No comments: