Wednesday, June 9, 2010

‘AKP’ye yardım’ konvoyu ile ‘gaza’getirilen Türkler
İsrafil K.KUMBASAR

Biz Türkler, ‘duygusal’ bir milletiz.

Bu yüzden çok kolay ‘gaza’geliriz. Önümüze her ne zaman ‘milli/ulusal’ nitelikle bir hadise konulsa, hep ‘sonuçlara’ kendimizi kaptırır, ‘büyük bir öfke’ ile bileniriz, ama o ‘sonuçları’ meydana getiren ‘şartları’, ‘nedenleri’ ve ‘olguları’ asla sorgulamayız.
Oysa ki, ‘duygularımızla/ hislerimizle’ değil de, azıcık ‘aklımızla/mantığımızla’ hareket edebilsek, birçok sonucun aslında bizi ‘yanıltmaya/yönlendirm eye’ yönelik bir ‘kurgu/mizansen’ olduğunu pek ala kavrayabileceğiz.

Her Türk, ‘Fırat’ve ‘Dicle’ nehirleri arasındaki bölgenin Yahudiler tarafından ‘vadedilmiş topraklar’ arasında kabul edildiğini unutmamalı, Türkiye’nin bir gün mutlaka İsrail ile ‘karşı karşıya’ geleceğini bilmeli, İsrail’in Türkiye üzerinde oynamak istediği ‘karanlık oyunlara’ karşı her an tetikte olmalıdır.
Ama kimse ‘hava gazına’ gelmemelidir.
Her Türk bir milyon Yahudi’ye bedeldir.
Ama hiçbir Türk’ün ‘etnik çıkar koalisyonunun devamını’ sağlamak için verebileceği ‘bir tek damla kanı’dahi yoktur.
* * *
Eğri oturup doğru konuşma zamanıdır.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden ‘1 milyon 800 milyon dolara’ satın alınarak, tam da Anayasa değişikliği ile ilgili yapılacak ‘referandum’ öncesinde Gazze’ye doğru yola çıkarılan o geminin gerçek hedefi ne idi?

İsrail zulmü altında inleyen mazlum insanlara yardım götürmek miydi?

Yoksa İsrail ile Türkiye arasında ‘suni’ bir gerginlik yaratıp, oluşacak yeni bir ‘yapay gündem’ üzerinden AKP’ye ‘taze kan’ pompalamak mıydı?

İsrail’in gerçekleştirdiği katliamın ardından Bülent Arınç’ın, ikide bir “Gazze’ye insani yardım götürmek bir hükümet projesi değil. Bu işin arkasında biz yokuz.” deyip durması boşuna mı zannediyorsunuz?

Bu ‘suçluluk’ telaşının dışa yansımasıdır.

O gemileri yola çıkaranlar, İsrail’in ‘kesinlikle’ müdahale edeceğini biliyorlardı, ama böylesine ‘alçakça’bir karşılık vereceğini asla beklemiyorlardı .

Ol sebepten dolayı, ‘korumaya yönelik’ herhangi önlem gereği dahi duymadılar.
Senaryoya göre, İsrail yardım gemilerini Gazze’ye sokmayarak, kendi limanlarına çekecek, ‘kameralar önünde’ bir takım itişip kakışmalar yaşanacak, yardım gönüllüleri tutuklanarak ‘cezaevlerine’ konulacaktı.

29 Mart seçimlerinde ‘One Minute’ balonunun kaymağını yiyen ‘Davos’ mücahitleri, referandumda da ‘Gazze çıkarmasını’ malzeme olarak kullanacaklardı .
Ama, İsrail’in beklenmedik operasyonu karşısında, ‘ne yapacaklarını’ şaşırdılar.
Plan ellerinde patladı.

* * *
İsrail, uluslararası sularda ‘Türk bayrağı’ taşıyan gemiye saldırıp, ‘tamamı TC vatandaşı’, 9 kişiyi katlederek açıkça meydan okudu.

Türkiye’nin itibarı ‘beş paralık’ edildi.

“Bölge lideri oluyor” dedikleri koskoca ülke, bölgesinde ‘kuru sıkı’ kükremekten başka bir marifeti olmayan, ‘dişleri dökülmüş’ aslan durumuna düşürüldü.
İsrail’in yaptığı ‘yanına’ kâr kaldı.

Ama, bu büyük rezaletin iktidar sahiplerinin nezdinde hiçbir önemi yoktur.
Önemli olan ‘misyonlarının’ devamıdır.

Anayasa Mahkemesi’ni teslim alıp, ‘Türk’ devletinin ‘üniter yapısına’ son verme yolunda çok önemli bir engeli daha kazasız belasız aşmalarıdır.
‘One ‘Minute’ karizması 30 kurşun ile delik deşik edilen Tayyip Erdoğan, şimdi “Bizi İsrail götürmek istiyor” imajını yaratmak için sürekli bağırıp çağırıyor.

Millet ise şu sorunun cevabını bekliyor:
‘AKP’ye yardım’ için gönderilen o konvoya, ‘örtülü ödenekten’ para verildi mi, verilmedi mi?

No comments: