Friday, June 11, 2010

İSRAİL TÜRKİYE’NİN BAŞINA ÇUVAL GEÇİRDİ!

Eğri oturalım ama, doğruları konuşalım;
Sevgili okuyucular,

Filistin halkına yapılacak yardımlar dolayısıyla İsrail’in yaptığı kanlı saldırı kabul edilemez. Ancak yaşanan bu kanlı olayda İsrail kadar Türk hükümetide suçlu. Bunun lamı-cimi yok. Çünkü, İsrail yardım gemilerinde silah yüklü olması şüphesiyle gemiyi kontrol etmeden Gazze’ye ulaşmasına müsaade etmeyeceğini aksi halde askeri müdahale yapacağını önceden açıkladı.

Amerikan Yahudi topluluğundan aldığı “ Üstün Cesaret Madalyası “ ile çok cesaretlenmiş olmalı ki, Başbakan Erdoğan ve bakanları İsrail’in inatçı, söz dinlemez ve hukuk tanımaz tutumunu bildiği halde gerekli tedbirleri almadan yardım gemisini ve içindeki insanları bile bile ölüme gönderdi.

Sonuçta ne oldu, gemiye saldıran İsrail askerleri, gemideki Türklerden dokuzunu öldürdü. Çok sayıda da Türk’ü yaraladı. Bununla yetinmedi içindeki yardımlarla gemiye el koydu. İsrail böylece bazı aydınların deyimiyle Türkiye’nin başına çuval geçirdi. Şimdi bu çuvalı başımızdan nasıl çıkaracağız, onurumuzu nasıl kurtaracağız düşünmemiz gerekiyor.

Bazılarının din kardeşi olarak kabul ettiği arap alemi ise bu olayda da Türkiye’yi yalnız bırakırken.bazı arap basını Başbakan Erdoğan’ı “ araptan çok arap-çı “ olduğunu yazıp-çizdi.

Bazılarının din kardeşi dediği Araplar, Filistin dahil Irak’ta, Karabağda, Doğu Türkistan’da, Bosna’da öldürülen, ezilen Türkleri, Müslümanları hiçbir zaman savunmadılar. Tarihte geriye doğru baktığımızda Arapların fırsat buldukça Türkleri arkadan vurdukları da bilinen bir şey.. 1. Dünya harbinde askerlerimizin geceği yolları üzerindeki su kaynaklarına zehir atarak askerlerimizi zehirlediler. Bir İngiliz lirasına ele geçirdikleri Türk askerlerinin kafalarını kestiler.

Günümüze gelince Rumlarla bir oldular. Filistin liderlerinden Arafat yaptığı bir açıklamada Rumları kardeş olarak ilan etti, “ sizin düşmanınız bizim de düşmanımız “ dedi. Makarios öldüğü zaman sözde din kardeşimiz Araplar ülkelerinde üç gün yas ilan ettiler. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devleti’ni tanımadılar. Birkaç yıl önce 24 Nisan’da Ermenistan’da yapılan sözde soykırım törenlerine katılan bazı arap liderleri, şeyhleri Ermenilerle birlik olup Türkleri soykırımcı ilan ettiler !.
……

İsrail’i protesto edenlere baktığımızda, araptan çok arap-çı olduklarını gördük. Ellerinde Türk bayrağından çok Filistin bayrakları ve Arapça yazıların yer aldığı yeşil bayraklar vardı. İsrail’i lanetliyor, İsrail bayraklarını yırtıyor, yakıyorlardı. İyi de İsrail’in yardım gemisine baskın yaparken, PKK’lılar da İskenderun’da deniz kuvvetleri birliğine baskın yapıp, altı askerimizi şehit ettiler. Araptan çok arap-çı olan protestocular ne hikmetse o şehitlerimizi hiç hatırlamadılar. Ne PKK’lıları lanetlediler, ne şehitlerimiz için dua ettiler, ne de PKK bayraklarını yırtıp, yaktılar !. Bundan da bizim gazilerimizin, şehitlerimizin Filistinliler kadar Müslüman ve değerli olmadığı düşüncesi ortaya çıkıyor.

Daha da önemlisi, kendi insanı aç ve sefalet içindeyken, her akşam 450 bin çocuğumuz gece yatağa aç girerken, hastalarımız ilaç alamazken-bulamazken Filistinliler için gemiler dolusu yiyecek, giyecek, içecek ve ilaç yardımı toplayanların amaçlarıın ne olduğu. Gelin bunu da Sağlık eski bakanlarından Rifat Serdaroğlu’nun “ Aynı tezgah-aynı ekip-yeni aktivistler “ başlıklı yazısından kısaca öğrenelim;

“… İsrail hükümetinin yaptığı katliam, baskın, yaralama, alıkoyma ve saldırı tam bir terördür ve kabul edilmesi asla mümkün değildir. Bu tespit ışığında, biraz da olayın aktörlerine, moda tabirle “AK-TİVİST’lere” bakalım.

Ak-tvist 1: Mavi Marmara Gemisi
Mavi Marmara gemisinin ilk sahibi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’dir. İstanbul Belediyesi bu gemiyi ihale yolu ile satar. Alan şirket Almanya’da faaliyet göstermektedir! Şirket sahipleri İHH ve Deniz Feneri ile ilişkili kişilerdir! Bu ilişkinin gözden uzaklaştırılması için, Mavi Marmara gemisi, Afrika sahillerindeki bir ada devleti olan ve toplam nüfusu 630 bin olan Comorros (Komor) bayrağına geçmiştir! Komor ülkesi İslami bir yönetime sahiptir! Geminin macerası bu…
Ak- tvist 2: Deniz Feneri e.v ( Almanya)
Deniz Feneri’nin ne olduğu belli. Almanya yargıladı, yöneticilerini mahkum etti ve hapse attı. Almanya, “Esas suçlular Türkiye’de” dedi, adli yardım istedi, Türkiye vermedi! Şimdi Almanya ikinci davayı açıyor! Türkiye’deki Deniz Feneri davasına “Yayın Yasağı” uygulandığından, ne olup bittiğini kamuoyu olarak bilemiyoruz!

Ak- tivist 3: İHH (İnsani Yardım Vakfı)
Peki, İHH (İnsani Yardım Vakfı) nedir? Bu vakfı, Bosna’da yaşanan trajedi sırasında, savaş mağdurları için para toplayan, sonra o parayı Refah Partisi ile bağlantılı olarak “buharlaştıran” vakıftır. Yani, değişen hiçbir şey yok. Ekip aynı, tezgah aynı. Önce Müslümanlığı kullan, sonra paraları topla, sonra bir kısmını mağdurlara dağıt, bir kısmını cebe at, diğerini ise Lâik Türkiye Cumhuriyetini, İslam Cumhuriyetine dönüştürmek için siyasette kullanılmak üzere yakın akrabalara aktar.

… İsrail’in bir devlet gibi değil de bir terör örgütü gibi davranacağını ve sonunda ölümler olabileceğini AKP Hükümeti öngörmedi mi, yoksa bu netice AKP’nin siyasi hesaplarına uygun mu geliyordu? Bu soruların cevabı bize, bu ak-tivist’lerin gerçek yüzlerini göstermektedir.
Bu ekibi biz tanıyoruz. Ama özellikle gençler ve gerçek Müslümanlar bilmiyorlar. Ancak, bunlardan kazık yiyenler “yandım Allah” deyip bunların gerçek yüzlerini öğreniyor ama, iş işten geçmiş oluyor. Üstelik sırada dolandırılmaya hazır o kadar çok Müslüman var ki!
Deniz Feneri, Yimpaş, Jetpa, Kombassan gibi İslami holdingler, yüz binlerce Müslüman’ın, milyarlarca Euro’sunu dolandırdılar. Hapiste olan biri var mı? Bu dolandırıcılık olaylarının binde biri, Atatürkçü Düşünce Derneği’nde veya Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nde olsaydı, AKP, inanın o olaydan 12 tane Ergenekon davası çıkarırdı!

Ak-tivistleri tanıyalım:
- Bu ak-tivistler, Filistin deyince sokağa fırlarlar, her türlü yardımı toplamak için dünyayı dolaşırlar, ama PKK’nın şehit ettiği Mehmetçikler için, bırakın yardım kampanyası düzenlemeyi bir mevlit bile okutmazlar.

- 1975 yılında Filistin lideri Yaser Arafat, Kıbrıs Rumları’na; “ Biz sizleri kardeş mücadeleciler sayıyoruz, sizin zaferiniz bizim de zaferimiz olacaktır. Çünkü düşmanımız ortak düşmandır ” demiştir. Makarios öldüğünde tüm Arap ülkeleri 3 gün yas ilan etmiş ve bayraklarını yarıya indirmişlerdir. Bizim ak-tivistler için bir Filistinli ve bir Hamas militanı, PKK’nın şehit ettiği Mehmetçikten çok daha fazla mukaddestir! Böyle olmasa, hiç olmazsa bir defa da şehitlerimiz için kampanya düzenlerlerdi!

-Filistin ve Gazze için gözyaşı dökenler; Kerkük, Telafer, Doğu Türkistan, Keşmir, Pakistan ve Afganistan’da ölenler için yani Türkler için parmaklarını kıpırdatmazlar.
Bu yeni Ak-tivist’çiler için geçerli olan Arap Milliyetçiliğidir. Bunu yaşam tarzlarında, devlet yönetimlerinde, en basitinden TRT’de görebilirsiniz.

Bu kafa maalesef, Mısır’ın bile terör örgütü dediği Hamas’ın peşine koca bir ülkeyi takıp, Türkiye’yi Ortadoğu’nun çatışma ortamına fiilen sokmuşlardır. Sadece siyasi rant elde etmek için planlanan bu organizasyon, AKP’ye çok pahalıya mal olacaktır. Allah sonumuzu hayırlı etsin.
…….

FİLİSTİNLİLERİ TANIYALIM

Şimdi de dokuz insanlarımızın ölümüne, 17 insanımızın da yaralanmasına ve de Türk milletinin onurunun oynamasına neden olan Filistinliler kim-er, kısaca ona bakalım;

- 1960-70’lerde Marksist-Leninist kızıl solcuları ve PKK’lı terörüstleri Türk devletine karşı savaşmaları için eğitenler Filistinliler.

- Bugün karşı oldukları, ortadan kaldırmak istedikleri İsrail devletine Filistin topraklarını yüksek paralar karşılığı satanlar, İsrail devletinin kurulmasına müsaade edenler; Filistinliler..


- Bosna’da yüzbinlerce Müslümana, Irak’ta binlerce Türkmene, Kıbrısta Türklere, Karabağda Azerilere ve Doğu Türkistan’da çok sayıda Uygur’a yapılan baskılara, eziyetlere ve katliamlara tepkisiz kalanlar Filistinliler-Araplar…

SON BİR NOT; Amerika’da yaşayan Fethullah Gülen bir Amerikan gazetesine verdiği demeçte, Filistinlilere yardım edenler için “ oraya izin alarak gitmeleri gerekirdi. Yaptıkları otoriteye başkaldırıdır “ demesi, Gülen’in Amerikanın ve İsrail’in yanında yer aldığı şeklinde yorumlandı.


Hulusi ŞENEL

E.Posta- hulusisenel@yahoo.com

No comments: