Friday, June 11, 2010

Yiğit Bulut
Bütün kötü şeyleri biz yaptık!


11 Haziran 2010 Cuma, 11:21:20

TELEVİZYONLARI seyrederken bazen kendime soruyorum; bunlar hangi ülkenin TV kanalları?

Sevgili dostlar, ülkemizde öyle “aydınlaraydınlanmışlar” var ki; onlara göre “bizle ilgili olan-bizden olan” her şey çok ama çok kötü. Bütün hatalar “bizim”.

Dediğim gibi “bu ülke menfaatine” sadece doğruyu arıyorsanız bile, işiniz çok zor.

Bugün sizlere zaman zaman “alıntılar” yaptığım ve Ermenilerle ilişkilerde “tarihi gerçekleri” sorgularken özellikle önümüzdeki günlerde “referans” olarak kullanabileceğimiz “Türk Kafkas İslam Ordusu ve Ermeniler (1918)” isimli çalışmadan bahsetmek istiyorum...
Çalışmayı yapan Dr. Mustafa Görüryılmaz, arşivlerden çıkardığı gerçek belgeleri kullanılmış ve özellikle çok çarpıcı “gerçeklere” veriler eşliğinde ulaşmış.

İşte alıntılar:
...Rusya Komiserler Heyeti Başkanı Lenin ile Milletler Komiseri Stalin tarafından, Şaumyan’a Güney Kafkaslar ve Doğu Anadolu’nun geleceğine ilişkin çalışmalarda bulunma yetkisi verildi. Bu kararnameye göre, Şaumyan’a verilen başlıca görev, Rus ordusunun işgali altında bulunan Doğu Anadolu topraklarında da Sovyet Rusya’nın himayesinde bir ‘Ermenistan Devleti’ kurmaktı...”

“...Azerbaycan Atatürk Merkezi Başkanı Prof. Dr. Nizami Caferov gelişmeleri şöyle özetlemişti: Azerbaycan’ın o tarihlerde Türk ordusunun yardımına büyük ihtiyacı bulunuyordu. Azerbaycan’ı savunacak başka bir gücü tasavvur etmek mümkün değildi. Şunu da nazara almak gerekir ki, Azerbaycan büyük baskılarla karşı karşıya kalmış, her taraftan muhasara altına alınmıştı. Bir taraftan tamamıyla vahşileşmiş, şahsiyetini kaybetmiş Rus Bolşevik Kızıl Ordusu, öbür taraftan yeni emperyalist emellerle giderek Kafkaslar’a gelen İngiliz askerleri, başka bir taraftan ayrı iddialarla bölgede Ermeni devleti kurmak için harekete geçen Ermeniler, Azerbaycan üzerinde hesaplar yapıyorlardı...”

“...Bolşevikler ve Ermeniler, Abşeron yarımadasındaki zengin petrol yataklarını tamamen ele geçirmek için Türkleri bölgeden uzaklaştırmak istiyorlardı. Türkiye ve Avrupa cephesinden Kafkaslar’a dönen Ermeni asıllı Rus askerlerini de Bakü’de topluyorlardı. Petrol yataklarına sahip olmanın yanı sıra, Şaumyan’ın bir başka düşüncesi de Hazar Denizi ile Karadeniz ve Akdeniz’e kıyısı olan Büyük Ermenistan tasavvurunu hayata geçirebilmekti...”

“...Azerbaycan’ın yetiştirdiği önemli aydınlardan Nesiman Yakuplu, 1918 tarihinde Bakü’ye hâkim olan Bolşevikler ve onların yönetimlerinin düşüncelerini şu sözlerle dile getiriyor: Kızıl Şef Şaumyan, Bakü ve çevresinde yapılan katliamdan sonra Lenin’e gönderdiği telgraflarda, Bakü’nün Türklerden tamamen temizlendiğini ve bir daha şehre girmelerinin önlendiğini belirtmişti.
Bu haberleşmeler de gösteriyor ki Bolşevik Rus ve Ermeniler, Bakü petrollerini ele geçirebilmek için bölgede yaşayan Türklerin yok edilmesi gerektiğine inanmışlardı... Türklere karşı yapılan katliamı, sosyalist devrime karşı çıkan bazı gruplarla yapılan kanlı çatışma olarak görüyorlardı. Bu tamamen yanlış ve gerçeklerle ilgisi bulunmayan bir göz boyamadan ibaretti.”

...Bugünkü Ermenistan topraklarında ise Türklere yönelik büyük bir katliam başlıyordu. Gökçe Göl çevresi ile Erivan, Şuşa ve Zengezur’da yaşayan Türkler savunmasız bir durumdaydılar. Ermeni çeteleri, bu bölgelerdeki Türk köylerinden iki yüz yirmi kadarını kısa sürede haritadan sildi ve halkın tamamını katletti...
Ermeni çetelerin Erivan çevresinde binlerce Türk’ü öldürdüğü de bilim çevreleri tarafından ifade edilmektedir. Bu katliam karşısında yaklaşık 350 bin Türk, evini ve yuvasını terk ederek, canını zor kurtarmıştı.
Ermeni katliamı Karabağ bölgesinde de sürmüş, ancak Gence ve çevresindeki kasaba ve köylerde Türkler çoğunlukta olduğu için Ermeni saldırılarını püskürtmeyi başarmışlardı...”

Sevgili dostlar, hangi sayfadan ne alsam da aktarsam! Türkiye’de “tatlı su kenarında ellerinde rakı kadehi” aydınlananlar ve “biz neler yaptık” tadına gelenler, tamamen sahada yazılmış bu çalışmayı çok ama çok iyi incelesinler!

ybulut@htgazete.com.tr

No comments: