Wednesday, December 23, 2009

Patrik, çarmıh ve açılım!

Prof.Özcan Yeniçeri

Obama, Türkiye’ye geldiğinde bugünlerin moda söylemiyle üç açılım için bastırmıştı. Bunlar: Kürt, Ermeni ve Patrikhane bağlamında azınlık açılımlarıydı. Bunlardan ilk ikisi konusunda AKP iktidarının büyük ilerlemeler (!) kat etmesine rağmen üçüncü açılım konusunda somut bir ilerleme olmadı. Gerçi Başbakan Erdoğan, azınlık temsilcileriyle toplantı yapmış, sözler alınmış ve verilmişti.

Başbakan azınlık açılımının alt yapısı bağlamında olacak, yaptığı bir konuşmada aynen şunları da söylemişti: “Farklı etnik kültürden olanlar ülkemizden kovuldu. Bu aslında faşizan bir yaklaşımdı. Bu hataya bazen biz de düştük”.

O, sürekli bir biçimde AB’den, Yunanistan Cumhurbaşkanı’ndan ve ABD Başkanından Türkiye’ye dinsel özgürlükler bağlamında üç hususta baskı yapılmasını talep etti.
Bunlar: vakıf malları, ruhban okulu ve Patriklik için “ekümenik” sıfatının kullanılabilmesi hususlarıydı.

Patrik, çarmıhı hafife alıyor!Patrik Bartholomeos iddialarını daha da ileri taşımak için harekete geçti ve Amerikan CBS Televizyonu’nda yayınlanan “60 Dakika” programında, “Türkiye’de azınlık olmak suç değil, ama biz kendimizi ikinci sınıf vatandaş gibi hissediyoruz” diyerek yeni bir tartışma başlattı. Patrik, “Burası bizim için Kudüs kadar kutsal topraklardır.

Bazen çarmıha gerilsek de burada kalmayı tercih ediyoruz” diye sözlerini sürdürmüş. Bu sözler üzerine sunucu, “Kendinizi çarmıha gerilmiş gibi mi hissediyorsunuz?” diye sorunca Patrik “Evet” yanıtını veriyor.

Açılımdan önceki ve sonraki patrik
Diğer yandan Bartholomeos bir din adamıdır ve tutarlı olmak gibi bir mecburiyeti vardır.

Halbuki O, “Türkiye’de kendimizi çarmıha gerilmiş gibi hissediyoruz” sözlerinin tam aksini dört yıl önce Kapadokya’da yaptığı bir konuşmada dile getirmişti. 3 Temmuz 2005 yılında Ürgüp Perissia Otel’de düzenlenen tören sonrasında Fener Rum Patriği Bartholomeos, şunları söylemiş:

“Ben bu memleketin çocuğuyum, kendimi hiç yabancı hissetmiyorum, ne Anadolu’da, ne Trakya’da, ne İstanbul’da. Bu memleketin çocuğuyum...
/...Biz buranın yabancısı değil, yerlisiyiz ve böyle kalacağız, böyle hissediyoruz. Kendimizi hiçbir zaman bu memleketin halkından ayırmamışızdır” demişti.

Açılımların faturası!

Bu sorunun cevabı hiç kuşkusuz, iktidarın “Açılım” konusunda yarattığı büyük beklentilerdir. Patrik, Türkiye’nin bir açılım zafiyeti yaşadığının farkındadır.

Bu nedenle de Türkiye’yi suçlayarak, baskı üstüne baskı yaptırarak sonuç almaya çalışıyor.

‘Kürt açılımı, Ermenistan açılımı, Suriye açılımı, Kuzey Irak açılımı oluyor da Patrikhane açılımı neden sözde kalıyor’ diye kendine göre yakınıyor.

Onun için Lozan’mış, Yunanistan’ın tutumuymuş ya da Türkiye’nin duyarlılıklarıymış çok da fazla önem taşımıyor.

Patrik, televizyona yaptığı son bir açıklamada bu durumu şöyle açıklıyor: “Ruhban Okulu meselesi devamlı askıda kalırsa, eninde sonunda AİHM’e başvurmak zorunda kalacağız. Ancak bunun için yeni seneyi bekleyeceğiz.../

...Hükümetin açılımlarını görünce çok umutlandık. Fakat olmuyor, olmuyor”. Patrik, hazır Türkiye açılım moduna girmişken içeride ve dışarıda kamuoyu oluşturup, sonuç almaya çalışıyor. Açılımlar dolaysıyla Türkiye’nin önüne konulan ve konulacak olan faturaların nasıl tahsil edileceğini çok fazla beklemeden herkes görecektir.

No comments: