Sunday, June 22, 2008

Küçük ve dar kafalar!

Rahmi TURAN
rturan@hurriyet.com.tr

KISA aklın uzun dili vardır. Televizyonda "Ben Atatürk’ü sevmiyorum, Humeyni’yi seviyorum" diyen türbanlı ve uzun dilli genç kadının söylediği bu laflar hálá tartışılıyor.
Onunla birlikte yanındaki tesettürlü arkadaşı için dava açılması isteniyor.
Kimseye zorla sevgi aşılanmaz. Atatürk’ü sevmek zorunda da değiller. Ancak onlardan, çok şey borçlu olduğumuz bu devletin kurucusuna saygılı olmalarını beklemek hakkımızdır.

O küçük ve dar kafalara kim ezberletti Atatürk düşmanlığını?

Bugün Türkiye’de yalan yanlış bilgilerle Atatürk karşıtı olarak yetiştirilen yüz binlerce genç var. Atatürk, zorlamayla sevdirilmez. Her şeyin başı eğitimdir. 85 yılda ulusumuzu çağdaş bir eğitime kavuşturamamışsak suç kimdedir?
* * *
Bugün Meclis’te, şeref ve namusları üzerine ant içerek göreve başladıkları halde, Atatürk’ü gerçekten seven kaç parlamenter vardır?
Başbakan, Atatürk’ü seviyor mu? Milletvekilleri, Atatürk’ün açtığı uygarlık yolunda ilerlemek istiyorlar mı? Kaç bakan ve müsteşar, Atatürk ilke ve devrimlerini benimsiyor?
Acaba Meclis Başkanı da gerçekten Atatürkçü mü?
Sağlıklı bir anket yapılabilse ve bunlar takiye yapmadan, gönüllerinden geçtiği gibi cevap verebilseler, sonuç ne çıkar dersiniz?
Bağımsızlık için en güç şartlar altında çarpışıp ulusumuzu kölelikten kurtaran, yıkılan bir imparatorluğun küllerinden yepyeni bir devlet yaratan Atatürk’e saygı duymak, bu topraklarda yaşayan herkesin insani ve vicdani borcudur.
Bugün her fırsatta Atatürk’e kin kusan kafalara ne söylesek fayda etmez. Anlamazlar! Her şeyin çaresi vardır ama ahmaklığın çaresi yoktur!
* * *
Türbanın Anayasa’ya girmesini önleyen Anayasa Mahkemesi’ne hakaret yağdıranlar, yüce yargı organını baskı altında tutup "kapatma davasını" etkilemeyi amaçlıyorlar. Durum bunu gösteriyor.
Anayasa Mahkemesi’nin saygıdeğer üyeleri, türban konusunda büyük bir yüreklilikle görevlerini yapmış, "Laik Türkiye Cumhuriyeti"ne sahip çıkmışlardır.
* * *
Türkiye’de "demokrasi" adı altında bir oyun oynanıyor. Atatürk düşmanlığını yaratanlar;

"Düzen, Türkiye’de İslam’ı caminin içine hapsetti. Biz İslam’ı hayat tarzı olarak görmek istiyoruz. Bir insan İslam ise laik olamaz. Halk isterse laiklik defolup gider. Devlet laik olur, kişi laik olamaz" diye bağırıp çağıranlardır.


"Dinimizin emri" diyerek yarım metrelik bir bezi kutsal emanet gibi kafasında taşıyanlara şunları sormak gerekir:

Kuran’a göre faiz haram değil midir?
Mirasta kız çocuğuna yarım pay verilmiyor mu?
İki kadının şahitliği, bir erkeğin şahitliğine eşit sayılmıyor mu?
Hırsızlık yapanın kolunun kesilmesi, zina yapan kadının beline kadar toprağa gömülüp taşlanarak öldürülmesi emredilmiyor mu?
Birçok Kuran hükmü, mevcut kanunlarla yasaklanmış durumda değil midir?
Kuran’da türbanla ilgili net bir hüküm olmadığı halde Anayasa Mahkemesi’nin önünde toplanıp "Allah’ın emri yasaklanamaz" diye bağıran yaygaracılar samimi Müslüman iseler, neden Kuran’ın birçok emrinin yasaklanmış olmasına tepki göstermiyorlar?

Yaşar Nuri Öztürk Hoca’nın dediği gibi "Milleti Allah ile aldatıyorlar".
> Gerçek insanlık sevgidir. Bunlar ise nefret dolu!

No comments: