Monday, June 9, 2008

Gidisat Tehlikede mi?...

Turkiye’nin bugun icine dustugu kesmekes, ulkeyi cok tehlikeli bir egik duzeye suruklemistir ve hic kuskusuz bu durumdan iktidar partisi sorumludur.

Iktidar partisi ya bugune dek surdurdugu siyasete (ve stratejiye) devam edecektir ya da sorumlulugunu hatirlayip muhalefetle temasa gecerek ortak bir cikis yolu arayacaktir.
Biz iktidar partisinin bugunku yonetiminde devlet sorumluluguna yakisir bir sagduyu goremiyoruz.
Dileriz bu ongorumuz yanlis cikar.
*
Tartisilan hukuk, anayasa, yasa, siyaset karmasasinda odak noktasini olusturan bir tek sozcuktur:
Tesettur...
Kadini orten, erkekten farklilastiran, insan haklarina ters dusen tesettur, bugun Islam dunyasinda cogunlukla gecerlidir.
Demokrasi ve insan haklarinin en temel kurali kadin-erkek esitligidir.
Kadinla erkegin esit sayilmadigi bir toplumda demokrasinin d’sinden soz acilamaz.
Kadini ortup tesetture mahkûm eden anlayis bir toplumda secim sandigindan cikarsa, demokrasiyi degil, o ulkede yasayan halkin uygarlik yolunda daha cok uzun bir yol yurumek zorunda oldugunu kanitlar.
*
Ne yazik ki bugun Turkiye’de kadina uygulanan tesetturu yayginlastirma cabasi karsilikli savas ilanina donusen bir siyasal catismanin icerigini olusturuyor.
Bu noktaya uzun yillar Kuran ve hafiz kurslari, imam okullari, tarikat ve cemaat catilari altinda yapilan egitim yatirimlariyla varilmistir.
Bugun iktidar partisinin turban siyaseti de bu zemine oturuyor ve disaridan “Ilimli Islam Devleti”projesinin bir ayagi olarak destekleniyor.
Dogrusu “proje” akillica duzenlenen bir gerici mantiga oturtulmustur; erkek egemenliginin ruhuna ve isine uygun geldiginden, Turkiye gibi cagdas egitim surecinin uc yilda kaldigi bir toplumda genis kabul gormektedir.
*
AKP iktidari kadin tesetturunu Basbakanlik duzeyine, bakanlik eslerine, Cumhurbaskanligi Kosku’ne tirmandirmistir; hatta bu yolda anayasayi bile degistirmeyi goze alarak turbani universiteye sokmak icin gerekli adimini atmistir.
Toplumda, halk katlarinda, resmi yasamin disinda turban, basortusu, carsaf zaten serbestti ve serbesttir; ama, kadin tesetturu dinci bir icerik tasidigindan laik ve demokrat bir devletin orta ya da yuksekokullarina, egitim kurumlarina giremez.
Avrupa Insan Haklari Mahkemesi’nin kararlari da bu yoldadir.
Simdi Turkiye’de AKP iktidari, bu temel ilkeyi cignemek siyaseti guttugunden, laik Turkiye Cumhuriyeti’ni titizlikle savunmayi benimsemis toplumsal ve kurumsal kesimlerle catismaya girmistir; surec, daha derin bir hesaplasmanin gostergelerini icermektedir.
*
Anayasa Mahkemesi’nin son aldigi karar, iste bu ortamda laik Turkiye Cumhuriyeti’nin var olusunu koruyan bir icerik tasiyor; gerekcesi aciklandigi zaman yuksek yargiclarin hukuk mantigi daha acik secik ortaya konmus olacaktir.
Buna karsilik AKP iktidari yuzde 47 oraninda oy aldigi gerekcesiyle her seyi yapabilecegini ileri surmekte, toplumun oteki yarisini dislamakta, Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerini astigini vurgulamaktadir.
Ortalik AKP’li medyanin da cigirtkanligiyla birbirine girmis; ozellikle dinci kesimde Anayasa Mahkemesi’ne ve yuksek yargiclara saldirilar, kufre donusen soylemlerle donanmistir.
Her sey cigirindan cikmak istidadini gostermektedir.
Iktidar ve dinci kesim bu gidisatin kendi amaclarina hizmet edecegini dusunuyorlarsa yanilgi icindedirler.
*
AKP iktidarinin yanilgisi nerede?
Siyasal iktidar ile milli egemenlik kavramlarini bir tutmak bilimsel bir yanlistir; AKP bu iki kavrami birbirine karistirdigindan her seyi yapabilecegi sanisi icindedir.

Devletin milli egemenligi cesitli kurumlariyla guvence altina almis oldugu gercegini iktidar partisinin algilamasinda saymakla bitmez yararlar var.

“Firsat elimize gecti ‘Ilimli Islam Devleti’ni kurmanin tam zamanidir” diyerek ulkeyi buyuk bir maceraya suruklemek bagislanamaz bir hatayi, hatta sucu yaratmakla es anlamlidir.

Cumhuriyet

No comments: