Thursday, June 19, 2008

O ARTIK KISI DEGILDIR, REJIMDIR, BU REJIMI KORUMAK ICIN ATATURK'U TANIMAK, ANLAMAK GEREK!

Okuyun, saklayin ama illa ki dagitin...
Prof. Ilknur GUNTURKUN KALIPCI (Arastirmaci Yazar)
Hepimizin bildigi gibi Mustafa Kemal ATATURK dunya doneminin liderleri icerisinden 21 nci yuzyila gecebilen tek liderdir. Ustelik diger liderler kendi halklari tarafindan yok edilmemin acisini yasamisken, o hala halkinin ve dunyanin nabzinda en buyuk canliligiyla, sevgisiyle, saygisiyla hala yasayabilen dunyadaki tek lider. Onemli olanda sanirim, yasarken olmek degil, oldukten sonra da bu kadar uzun sure canli kalabilmeyi basarmak degil midir?
ATATURK'u biz hep tarihe mal olmus yonleriyle tanidik: Asker ATATURK ya da devlet adami ATATURK olarak.
Bu verdigim ornek dunyada tek olan ornektir. Zaten herhalde bir baskasina da rastlamamiz mumkun degil. En buyuk dusmani; hani su ordularini denize doktugu dusmani, Yunan baskomutani Trikopis. Hicbir zorlama olmadan, hicbir baski olmadan her Cumhuriyet bayrami Atina'daki Turk buyukelciligine gidiyor Trikopis, ATATURK'un resminin onune geciyor ve saygi durusunda bulunuyor. Boyle bir saygiyi en buyuk dusmaninda uyandirabilen bir MUSTAFA KEMAL.
Yil 1938, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranli donemi. Birden cok sIkilir ve yaninda duran yuzyirmiden fazla kisiye doner ve aynen soyle der:
"Su anda hicbirinizi degil, buyuk istidadi ile Mustafa Kemal'i gormek icin neler vermezdim" dedirten o buyuk ozlemi ve onu olusturabilen Mustafa Kemal'i.
Ya da, yil 1938. Bir Iran'li sair bir Tahran gazetesine olumu uzerine bir siir yazar. Iste o siirin iki misrasini sizlerle paylasmak istiyorum. Diyor ki;
"Allah bir ulkeye yardim etmek isterse onun elinden tutmakisterse basina Mustafa Kemal gibi lider getirir." dizelerindeki bu kiskancligi olusturabilen Mustafa Kemal.

Yil 1976, UNESCO uyelerine bir oneriyle gelir. Oneri paketindeki bir cumleyi sizlere okumak istiyorum. Diyorki "Bu gun UNESCO'nun uzerinde calistigi butun projelerin isim babasi Mustafa Kemal'dir." Oneri nedir ? Oneri ise onun dogumunun yuzuncu yilinda, 152 uyesi vardi UNESCO'nun 152 ulkenin devletleri ayni anda kutlasin onerisidir. Birden Isvec delegesi ayaga kalkar ve soyle soyler:
"Ne yani dunyada bu kadar devlet adami var hepsinin dogum gununu boyle kutlayacak miyiz?" seklindeki kinayeli sozlerine, Rus delegesi ayaga firlar yumrugunu masaya vurur ve 152 ulkenin delegelerine aynen soyle soyler;
"Genc delege arkadasim hatirlatmak isterim ki ATATURK oyle dunyadaki herhangi bir lider degildir, birakin onu bir yil anmayi her ulke her problemimizde care olarak aramaliyiz" sozlerini dokturtebilen bir Mustafa Kemal. Sonra ne mi olur? UNESCO tarihinde ilk ve tekdir hic negatif oy yok, hic cekimser oy yok 152 ulke su metne imza atar; hani Isvec delegesi demisti ya "ne yani" diye. O Isvec delegesi bu imzanin atildigi gun mikrofona gelir ve aynen sunlari soyler;
"Ben ATATURK'u inceledim butun ulkelerden ozur diliyor ilk imzayi ben atiyorum" diyecektir. Iste o muhtesem belge diyorki; " ATATURK KIMDIR; ATATURK ULULARARASI ANLAYIS, ISBIRLIGI, BARIS YOLUNDA CABA GOSTERMIS USTUN KISI, OLAGANUSTU DEVRIMLER GERCEKLESTIRMIS BIR INKILAPCI, SOMURGECILIK VE YAYILMACILIGA KARSI SAVASAN ILK ONDER, INSAN HAKLARINA SAYGILI, DUNYA BARISININ ONCUSU, BUTUN YASAMI BOYUNCA INSANLAR ARASINDA RENK, DIL, DIN, IRK AYIRIMI GOSTERMEYEN, ESI OLMAYAN DEVLET ADAMI, TURKIYE CUMHURIYETININ KURUCUSU"
Var mi boyle bir metin!
Bir filozof derki "bir ulke icin kistas aradiginiz zaman o ulkenin en buyuk liderini gozden gecirin" su anda kistas arayan ulkelere saniyorum bundan daha iyi bir metin gosteremeyiz. Iste bu metin 152 ulke tarafindan imzalanmistir. Esi olmayan devlet adami metni. Peki daha sonra ne olmustur; 151 ulkede hemen hemen bir yil boyunca her yerde bu metni gorebiliriz, soruyorsunuz bana o bir ulke kim? Iste o ulkenin adini vermeye benim dilim maalesef varmiyor.
Hadi gelin Haiti'ye gidelim. Yil 1996, Haiti Cumhurbaskani olur. Bir vasiyet birakmistir. Haiti'ye baktim haritada bir kutup kadar uzak ulke. Haiti Cumhurbaskani 1996 da oldugunde vasiyeti acilir. Vasiyetinde mezar tasina yazilmasi icin bir metin birakmistir. Haiti Cumhurbaskaninin bugun mezar tasinda yazan hitabeyi sizlere okumak istiyorum. Diyorki "Butun omrum boyunca Turkiye'nin lideri Mustafa Kemal ATATURK'u anlamis ve uygulamis olmaktan dolayi mutlu oldum"
Peki yillar bir sey degistirir mi? Hayir. 2000 yilinda bizim medyanin kacirdigi bir bilgi var, ABD Baskani milenyum mesajini veriyor. Mesajin bir yerinde aynen sunlari soyler; "Bugun milenyumun hic suphe yoktur ki tek devlet adami Mustafa Kemal ATATURK'tur. Cunku o yilin degil asrin lideri olabilmeyi basarmis tek liderdir." 2000 de ABD Baskanina iste bu gercegi de ifade ettirebilen bir Mustafa Kemal var. Asker Mustafa Kemal'in, Devlet adami Mustafa Kemal'in cok disinda bir Mustafa Kemal.
2003 de bir sey degisti mi?, 2004? Hayir. 2004 de bir konferans veriyorum birden bir hanimefendi ayaga firladi. Dediki "Ben Norvecliyim ve su anda Norvec'te cok sIk kullandigimiz bir deyim var, bu deyimin anlamini anladim" dedi. Hanimefendi "nedir o deyim" dedim. "Norvecce'de "ATATURK gibi dusunmek" deyimi var. Cok sIk kullaniriz bu deyimi" "nerelerde kullanirsiniz" dedigimde "Hani bir problem veririz coz diye o da tembellik eder cozmez. Deriz ki ona bu problemin mutlaka cozumu var. Birde ATATURK gibi dusun". O gun otelime geldim televizyonu actim o kadar cok kisiye bir de ATATURK gibi dusun dedigimi hatirliyorumki galiba Norvecce'den cok bizim dilimizin bu deyime fazlasiyla ihtiyaci var diye dusunmeden de edemedim.
Bir Ingiliz gazeteci ATATURK'le bir roportaj yapar. Roportajini Amerikan Buyuk Kutuphanesinden bulup getirttim ve bir yerinde Mustafa Kemal'e soyle sorar gazeteci; "Birlesmis Milletlere uye olmayi dusunuyor musunuz?" Mustafa Kemal'in cevabi aynen soyle :
"Sartlarimizi koyariz. Kabullerine bagli. Biz muracaat etmeyiz uye olmak icin. Eger davet gelirse dusunuruz
".
Evet, Birlesmis Milletler sadece Turkiye'yi davet edebilmek icin yasasini degistirir ve ilk davet edilen ulke olur Mustafa Kemal'in ulkesi, Turkiyesi Birlesmis Milletlere. Saniyorum ondan feyz alacagimiz cok sey var aslinda Mustafa Kemal'den. Ama bu arada 2005'de bir yabanci gazeteyi okuyorum. Surmanset buyuk puntolarla su basligi atmis "Bu gun Ortadogu'ya duzinelerle ATATURK lazim". dedim yazara ATATURK 'u hic tanimiyor herhalde. Duzineye hic gerek yok tek bir tanesi de yeterdi aslinda.
Ornek vermeye devam edersem inanin konferans boyle biter. Filipinlerden Cin'e kadar o kadar cok ornek varki. Ama gorduk 1925'de 1938'de 1996'da 2000'de 2005'de her ulkeden, her cinsten, her statuden insanin ozlemle, sevgiyle, saygiyla aradigi ama bizim olan bir Mustafa Kemal'den bahsediyoruz. Bu gun Turkiye'nin en buyuk sorunu nedir? dersem cevap olarak kulagima gelenler sunlar; ekonomi diyorsunuz issizlik diyorsunuz. Ama bence Turkiye'nin cok onemli bir problemi var o problemi cozersek Turkiye ekonomiyi de cozer Turkiye issizligi de cozer. Evet Turkiye'de lider yetistirme sorunu var.

Lider deyince de nedense hep siyasi lider anliyoruz ben ondan bahsetmiyorum, benim lider dedigim cok kapsamli bir kavram. Yoksa icersindeki tek bir terimdir siyasi lider veya sosyal lider. Ama lider dedigim zaman ben asrin lideri dunya liderinden bahsediyorum. Iste boyle liderlere ihtiyacimiz var. Ben simdi soracagim size su anda karsimda pek cok genc arkadasim oturuyor. Bunlardan bir tanesinin bir kac donem sonrasinin Cumhurbaskani, Genelkurmay Baskani yada Basbakani, Maliye Bakani yada evinin anne babasi olmadigini bana iddia edebilir misiniz? Belki sizsiniz, ama bilinizki iste bugun sizlerle paylasacagim konu asrin lideri, dunya lideri yada lider olmanin kucuk sirlarini ATATURK'le sizinle paylasacagim.
Ilk sirrimiz; ATATURK tamam arkadasim ben topraklarinizi kurtardim askeri bir dehayim deyip yerine cekilmemis hemen asker elbisesini cikartip sivil elbisesini giymis ve inanirmisiniz sinirlarini hangi sinirin lideri ise o sinirlarin icerisinde ne var ise ama ne var ise tasindan topragina hepsinin ama hepsinin sorumlulugunu omuzlarinda hissetmistir de onun icin Mustafa Kemal bugun dunya lideridir. Nasil mi ?
ATATURK'u aglarken tarih cok ender tespit etmistir. 25 yillik arastirmaciyim, 7 tespitim oldu. Ilki Canakkale'de topcu atisimiz basladigi sirada doktugu gozyasidir, bir digeri ise hepimizin bildigi bir hikaye ama ben yine de anlatacagim. O gunun Ankarasi kurak, corak bir koy. Cankaya'dan meclise gelirken yol uzerinde sadece ama sadece bir tek igde agaci varmis. ATATURK o igde agacinin onunden gecislerinde arabasini durdururmus, inermis ve o igde agacina selam verirmis. "Aman demisler pasam ne yapiyorsunuz boyle?", "Eee o demis yedigim meyvenin, sigindigim golgenin, soludugum havanin bir neferi. En az diger neferler kadar bunun da selama hakki var".Yani "niye sasiriyorsunuz?" der gibiymis. Ve bir gun yaninda bulunan arkadasina "Iste bu benim..." derken bide bakiyor agac yok ortada hemen iniyor "Ne yaptiniz bu agaca" diyor. "Pasam" diyorlar "yolu genisletmek icin mecburduk kestik o agaci". "Yahu diyor bir tek bana soraydiniz bu agaci kurtaracak bir yolu mutlaka bulurdum" diyor. Daha fazla dayanamiyor, arabasina biniyor, soforunun ve arkadasinin gozu onunde hungur hungur aglamaya basliyor. Bir tek igde agaci icin mi dersiniz? Hayir. Cok zor sartlarda kurtardigi bu topraklarda yetisen bir canlidir ve lideri oldugu icin de bu topraklarin da o igde agacinin da sorumlulugu Mustafa Kemal'in omuzlarindadir da onun icin.
Galiba simdi anlatacagim inanilmaz projeyi de o gun dusunmeye basladi. Hani "Bir daha boyle bir seyle karsilasabilirsem nasil mudahale edebilirim" diye. Cok degil doga katliami, en kolay yaptigimiz katliam.
Yil 1930 ATATURK Yalova koskune dogru cikmakta. Bir de bakar bir bahcivan koca bir cinar agacini kesmek uzeredir. "Yahu" der "sen hayatinda hic boyle bir agac yetisdirdin mi ki? Kesmeye muktedir goruyorsun kendini ve niye ?" der. Bahcivan derki; "Pasam cinar agacinin kokleri koskun temelini kaldirdi, yapraklari da koskun pencerelerine mudahale ediyor. Ya kosku kaybedecegiz ya agaci kesecegiz. Onun icin de kusura bakmayin ama biz agaci kesiyoruz". Bir an dusunur; "Hayir gerekirse kosku agactan uzaklastiririz" der.
Derlerki bu gun Mustafa Kemal bir hos. Ne demek kosku tutupta agactan uzaklastirmak? Ama inanirmisiniz muhendis degil, mimar degil, ziraatci degil ama ne yapar biliyormusunuz? Istanbul'daki kopru altindaki tramvay raylarini Yalova'ya tasitir. Kosku hic yikmadan oldugu gibi tutarak kendisi de kazma kurek temelini kazar ve koskun altina tramvay raylarini doseyerek kosku agactan 4 metre 80 santim kenara cekerek hala Cumhuriyetimiz gibi ayakta durmakta olan cinar agacinin kurtulusunu temin eder.

Yil 1930. Dunya cevre lafini ne zaman etmeye basladi? 1980 den sonra. 1980 den once, 1930 yilinda dunyaya somut bir cevre dersi vermektedir Mustafa Kemal aslinda. Ama, biraz aci parantezlerim olacak bu konferansimda. Ilk aci parantezimi ATATURK kimdir belgesiyle acmistim, ikinci aci parantezim burada olacak. Hadi gelin 5 Mart 1996 ya gidelim yani gunumuze yakin bir gun. "ATATURK ve Turk kadini" konulu tiyatrolu konferansimi 25 gencle sunuyorum. 25 gencle birlikte prova yaptik, yorulduk, oturduk, televizyonu actik. ikinci haber olarak 6 dakika muddetle ve 5 kere goruntu zumlanmak uzere onemli bir haber verildi televizyonda. Haberi aynen aktariyorum, diyordi ki "Amerika da eski bir unlu bir muzikhal hic yikilmadan dunyada ilk kez uygulanan bir yontemle raylar uzerinde iki metre kenara cekilerek yerine yeni bir binanin yapildigi" haberiydi. Dunyada ilk kez lafi da bes kere edildi. Genclerden biri kalkti bana ne dedi biliyor musunuz? "Ya ogretmenim biz tarihe pek bir daldik. Bakin el alem neler yapiyor? Teknik, medeniyet biraz da onlara baksak" diyince arsivimde 1930'da ATATURK'un bu isi yaparken cekilmis resimleri, raylar uzerindeki cekilen resimleri gosterdim kendilerine ve dedim ki "su anda ne soyleyeceksiniz bana?".
Bir genc kalkti ne dedi biliyor musunuz? "Ya ogretmenim suc bizde mi? Biz bu konuyu ilk defa sizden duyuyoruz, sizden goruyoruz bu resimleri". Ama o haberi bugun milyonlarca Turk genci izledi ve oturdular 25 genc, bu haberi veren televizyona bir faks cektiler. Faksta aynen su yaziyordu "Ikinci haber olarak 6 dakika muddetle ama bes kez su resimleri gostermek suretiyle bu arada da mutlak suretle mesaji iletin dediler "Bu gun 1996, Amerika cekiyor raylar uzerinde iki metre, yerine yeni bir bina yapiyor, 1930 ATATURK cekiyor 4 metre 80 santim, bir agac kurtarmak icin" bu mesaji da cok iyi verin dediler. Yil 1996 idi. Yil 2005 hicbir televizyonda izlediniz mi? Izlemediniz.

Ya hocam siz bize bir tek cinar agaci ve igde agaci anlattiniz bunlar ATATURK'un hayatinda tek tek ornekler olabilir. Hadi gelin Sogutozu'ne gidelim, hani su Ankara yakinlarindaki, o zaman icin 80 tane sogut agacinin oldugu yere. Sogutozune ATATURK hep dinlenmek icin gelirmis.
Bir geldiginde galiba dusundugunu sesli olarak aktarmis; "Ah ! burda bir kulubem olsaydi keske". "Ya pasam istedigin bir kulube olsun hemen yapariz suraya" demisler.
"Buradaki agaclara ne olacak peki".
"Pasam burdakiler sogut agaci; gonulsuz agactir. Sokeriz baska bir yere dikeriz, mutlaka tutar" demisler. Bir an durur, "Bir tek sartla kabul ederim" der. "Burda yetecek kadar sogut agacini kendi ellerimle sokecegim, kendi ellerimle dikecegim, once tuttuklarini gorecegim, sonra kulube yapimina izin verecegim". Yani bugun betonu yesile tercih eden zihniyete bence en guzel ornek teskil eder bu. Ne yapar biliyor musunuz? Turkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaskani Mustafa Kemal ATATURK makamini Cankaya'dan Sogutozu'ne tasitir hasirlar uzerine. Kabullerini orda yapar, imzalarini orda atar, cadirda kalir ama sogut agacini soker, kendi elleriyle diker, tuttuklarini gorur, ondan sonra bugun cok kucucuk ama verdigi mesaj olaganustu buyuk olan bu Sogutozu'ndeki kucuk ATATURK kulubesinin yapilmasina izin verir.

25 yillik arastirmaciyim. Benim elimde 130 belge var bizzat cevre hareketine bedenen katildigina dair. Sade bende 130 belge, kim bilir kac belge var. Keske diyorum, keske bu belgeler, bazi gunler bizi okullar da bu kulubeye goturupte burada anlatilsaydi. saniyorum bugun betonu yesile tercih eden hic bir belediye baskani yetismezdi. Iste bu anlamda sahneye simdi Tahsin COSKAN'u davet edelim. Tahsin COSKAN o zamanin genc bir ziraat muhendisi. "Gel Tahsin seni bir yere goturecegim fikrini almak istiyorum" diyor. Giderler, gosterdigi yere bakar Tahsin Bey. Bataklik, sivrisinek salgini, hayvan leslerinin oldugu berbat bir arazidir. "Ya pasam hayrola" der. Ataturk, "Buraya butun masrafi cebimden olmak uzere bir orman ciftligi yapmak istiyorum" der. "Ya pasam buranin islahi ya sizin paranizi tuketir ya da zamaninizi, neden bu kadar mumbit topraklar varken gelip de burayi tercih ettiniz?" der.
ATATURK'un cevabi ATATURK'cedir. Derki "Ben en zor olani yapayimda siz arkamdan kolaylari nasil olsa yaparsiniz." Ne bilsin ki en kolaylari bile cabuk yikabildigimizi ama, bu aradaTahsin COSKAN "Pasam burda hicbir sey yetismez, pek ugrasmayin" der. Ama dinleyen kim. Der ki "Tahsin buraya ziraatcileri getir ve incele bana resmi bir yazi getir burasiyla ilgili". Biraz sonra Tahsin COSKAN cok mutlu, kendi dedigi cikti, uzerinde "Burada hicbirsey yetismez"yazili, altinda da ziraatcilerin imzasinin oldugu bir belgeyi Mustafa Kemal'in onune koyar. ATATURK biraz mutebbessim okur bu yaziyi. Kaleme alir, bu kagidin yanina aynen sunlari yazar "BURASI VATAN TOPRAGIDIR, KADERINE TERK EDEMEYIZ". Etmez de.
Ayni Sakarya savunmasi gibi akasya savunmasini ele alir, cam ve koknari oraya 30 Agustos olarak tamamlar ve hic unutmayacagimiz bir gun, lutfen hic unutmayin, tarihte atladik bu gunu, 25 Mayis 1933. Ne yapar biliyor musunuz?
Hani 5 Haziran'larda kutladigimiz bir gun var, cevre gunu degil mi? Cevre gunu ne zaman kutlanmaya basladi? 1980 den sonra. Peki 25 Mayis 1933, ATATURK ne yapti? Ilk Cevre gunu kutlamasini yapti. Hem de bugun okullara soruyorum diyorsunuz ki ne yaptiniz diye "ya agac diktik diyorsunuz ya cop topladik" oyle falan degil. Butun Ankara halkini bedava trenlerle buraya getirtiyor, agaclar boy vermisler, altinda dinlenmektedirler, havuz yapilmistir, cocuklar yuzmektedirler. Hatta butun masrafi cebinden odemistir ama kari da almamistir, buraya bir fabrika yaptirmistir, sut urunleri uretilmektedir, herkes yamektedir. Herkes cok mutlu ama en mutlusu Mustafa Kemal ATATURK.

Nebizade diye bir arkadasi var, Nebizade'nin kafa cok karisIk. "Yahu pasam senden baska bir tek kisi burada bir agac yetisecegine inanmadi. Peki sen nasil anladin burda orman olacagini?" der. "Gel Nebizade gel, simdi anlatayim sana. Hani Tahsin COSKAN'in burda birsey yetismez dedigi gunun aksami tebdili kiyafetle Cankaya'dan kactim, burdaki koylulere geldim. Koyluler beni tanimadilar. Koylulere, agalar dedim burda agac yetisip yetismeyecegini bana en kolay yoldan nasil ispat edersiniz dedim. "Al dediler", bana bir testi su verdiler, bir de kazma kurek. "Kaz orayi iki gunsonra gel biz sana ne olacagini soyleriz" dediler.
Ah o iki gun Cankaya'da nasil gecti bir Allah bilir bir de ben. Iki gun sonra gittim testiyi cikardim, testinin icinde su bitmisti, koylulere uzattim. Dediler ki bana "aga testide su kalmamis, toprak su emiyor, bakma bunun ustunun kurak olduguna, biraz ugras burda ne ekersen bicersin". Ve hani Tahsin COSKAN'in o raporu bana getirdigi gun ben coktan projeye baslamis epey de ilerlemistim" diyecektir. Dunya lideri olmak oyle kolay degil biliyor musunuz.
Hani ATATURK'e kimdi en cok karsi cikan, evet Tahsin COSKAN'di. Onu da ATATURK buraya mudur tayin eder. Evet lider olmak hakikaten kolay is degil. Bu arada biz bu 130 belgeye hic calismamisiz. Calismadigimizin en aci ornegini Turkiye yasadi zaten.
Neydi o ornek "17 Agustos depremi". Evet deprem bir kaderdir ama kader olmanin otesinde dolgu alan coktu, dolgu binalar coktu. Oysa 1930'dan beri bize "lutfen tabiatla oynamayin, tek bir agacla bile oynamayin" diye bize ornek olan bir liderimiz varken yasadik bu aciyi.Bizler iyi degerlendirmemisiz onun cevre hareketini ama bakin dunya ne guzel degerlendirmis hareketini. Ben size bu bilgileri vermek icin 1919 basladim ve bugune kadar cikan butun gazete ve dergileri tariyorum. Taramam sirasinda 28 Temmuz 1933 gunun Cumhuriyet gazetesinde bir haber okudum. Inanilmaz bir haberdi. Hani bir cicek aliyoruz, kirmizi renkte, hediye goturuyoruz ve adina da "ATATURK Cicegi" diyoruz. O ATATURK ciceginin adini biz koyduk zannediyorduk ama bakin gazeteyi aynen okuyorum.
Gazete haberi su "Chicago ozel, gecenlerde Vanderbit Universitesi profesorlerinden doktor Kirk Landin laboratuarlarinda muhtelif ameliyeler neticesinde kirmizi renkte yeni bir cicek elde edilmistir Profesor bu yeni cicege isim ararken yaninda duran ama Tarsus Kolejinde ATATURK'le tanismis, ondaki tabiat bilgi ve ilgisine hayran olan bir diger profesor bu cicege ATATURK isminin verilmesini onermistir.
Ve bu oneri dunya nebatat dairesine iletilmis ve ATATURK'un yaptigi calismalarin anlatildigi toplantida oy birligiyle kabul edilmistir".
Yani dunyadaki her ulkede bu cicek Gazi ATATURK adiyla uretiliyor ve satiliyor. Peki baska bir lider var mi diye arastirdim bir cicege adini veren, baska hicbir lider yok. Cunku tabiatiyla bu kadar butunlesebilen bir lideri dunya tarihi yazmamistir. Diyorki Mustafa Kemal "cevre hareketi disinda eger lider olacaksaniz eger lider olmaya kalkistiysaniz ki icinizde ogrenci arkadaslar var mutlaka sinif baskanlari vardir eger sinif baskani olacaksan bu bi liderliktir sinirin nedir? siniftir sinifin icerisindeki tek bir tebesir tanesi tek bir sira tek arkadasinin problemiyle ilgilenemeyeceksen o liderligi kabul etmeyeceksin demektedir Mustafa Kemal. Peki ikinci sirrimiz ne? Ikinci Sirrimiz; dunya tarihi sadece bir sifati Mustafa Kemal'e vermistir. Baska dunyada hicbir liderin alamadigi bir sifattir bu hangi sifat mi? Ne dersiniz?
Evet Basogretmen diyen var aranizda, hosgorulu evet biliyorum hepsi gonlunuzden gecen sifatlari ATATURK'un ama soruyorum sizlere bir insan dogumundan olumune kadar ya bir askerdir, ya bir devlet adamidir ya cevrecidir ya tiyatrocudur ya sanatcidir ya arkeologdur bir seydir. Ama bunlarin hepsi birden olabilen dunyadaki tek lider Mustafa Kemal ATATURK oldugu icin dunyada "kultur antropologu" sifati verilebilen tek lider Mustafa Kemal'dir.

"Kultur Antropologu" nedir ne degildir uzun uzun basinizi agritmayacagim. Hadi gelin 5 Mayis 1935, Ahlatlibel'e gidelim. Ahlatlibel Ankara yakinlarindaki kazilarin basladigi yer biliyorsunuz. Butun arkeoloji kazilarinin yapilma emrini veren Mustafa Kemal, muzelerin acilma emrini veren de Mustafa Kemal. Ama bugunkulerde oldugu gibi acin, kazin, imza; oyle degil. Nasil yetismis inanin, 25 yillik arastirmaciyim hic anlamadim. Bakiyorsunuz Efes kazilari basliyor iki kere gidiyor, Konya'da Asar kazilari basliyor basinda, birde bakiyorsunuz Ahlatlibel kazilari baslamis basinda, toprak aliyor, olcuyor, biciyor. "Ya ne yapiyor Mustafa Kemal" diyorlar.
Cankaya'ya gidiyor, Cankaya'da uc gun uc gece hic uyumadan; uyumamak icin alnina islak bezler koydurmus, birilerini cagiriyor, telefonlar ediyor bir heyecan bir telas. Uc gun sonra "gelin diyor Ahlatlibel'e gidiyoruz".
Hemen geliyor diyorki "arkeologlar toplanin". Biliyorsunuz baslarinda en buyuk arkeologumuz Zubeyir KOSAR var.
Bu Zubeyir KOSAR'in bir e bir anisidir. Toplaniyor ve diyorki Mustafa Kemal heyecanla; "kazdiginiz yer yanlis,surayi kazmaniz gerekir". Yabanci arkeologlar "el insaf pasam, anladik iyi askersin iyi devlet adamisin ama yani bu iste bizim isimiz niye karisiyorsun" der gibi aralarinda birkac sey oluyor ama emir buyuk yerden. Basliyorlar Mustafa Kemal'in gosterdigi yeri kazmaya. Sonuc mu? Butun bulgular ordan cikacaktir. Inat ugruna, kendi ceplerinden oder ve kendi dedikleri yeri kazarlar hicbir bulguya rastlamiycaklardir.

Bunun uc gun sonrasi, ATATURK Galip ARCAN'in yazdigi "Sirat Koprusu" adli piyese davetlidir. Davetiyede boyle yazar piyesin basinda mutludur biraz sonra sinirlenmeye baslar bir muddet sonra bitince "bana Galip ARCAN'i cagarin!" der. Galip ARCAN gelince "bu piyesi siz mi yazdiniz? "der. "Evet pasam ben yazdim". "Hayir, bu bir Bolunun Flor Doranj adli boldvilin'in aynen cevirisi neden bunu belirtmediniz hakkinizda sorusturma actiriyorum" diyecektir.
Buna benzer pek cok aniyi da okuyunca ne dedim biliyor musunuz. Samimi konusacagim inanin sizlerle. Dedim ki "a be Atam boldvilin'e varincaya kadar ne zaman okursun? ne zaman kafanda tutarsin". Ve o sirada ne yaptim biliyor musunuz? Yirmi yillik arastirmaciydim, ATATURK'le iddiaya girmek gibi, dedim "senin basinda durmadigin ilerletmeye calismadigin bir alan bulmak benim boynumun borcu olsun".

O sirada da "Sanat ve ATATURK" adli arastirmami yapiyorum baktim resimde Turk tarihinde ilk resim sergisini o aciyor, heykelde dinin etkisini kaldiriyor ama karsima yedinci sanat dali geldi. Ne? Sinema. dedim "herhalde burda iddiayi kazandim". Hey hat, bas yonetmen Cezmi AR, basrolde Mustafa Kemal, film cekiyorlar. Ve Cezmi Ar Mustafa Kemal'e tabi Cumhurbaskani ya diyemiyor soyle dur boyle dur diye diger oyunculara siddetle bagiriyor. Ataturk "Gel Cezmi gel, burda baskomutan sensin. ben bu isi bilmem.
Onemli olan isin iyi cikmasi. Bana da ayni siddet ve hiddetle bagiracaksin" der. Cezmi AR hayatinin son gunlerinde "ben bir daha asla oyle bir oyuncuyla calismadim" diyecektir. Yil 1937, Munir Hayri EGELIYLE odalarina cekilirler.
Cankaya' da ne mi yaparlar? ATATURK bir film senaryosu yazmistir, adini da koymustur; "Ben bir Inkilap Cocuguyum" dur adi. Kendi yazdigi film senaryosunu Munir Hayri EGELI cekecektir, ATATURK oynayacaktir. Ama yil 1937 dir, omru vefa etmemistir. Derim ki haydi filmciler bulun bu senaryoyu filme cekin pokemondan cok daha faydali olacagina ben kesin gozuyle bakiyorum.

Bu arada ATATURK'un her seyi iyide ben iddiadan vazgectim, tamam dedim. Kesinlikle iddia falan yok artik, iddiayi Mustafa Kemal kazandi ama merak ediyorum nasil yapti diye. Asil sir nerde? O sirada en buyuk lider elestirmeninin sozu geldi elime.
Liderleri cok sIki elestiren bir elestirmen diyor ki ATATURK icin "Liderler icerisinde elestiri acizligi yasadigim tek lider Mustafa Kemal'dir. Cunku butun Ronesans, butun reform, butun aydinlanma cagi etkinlikleri bir adamin kafasinda toplanmis, bir caga siran etkinlikler on yilda basarilmis, bu buyuk bir mucizedir en buyuk radikal Mustafa Kemal'dir". Bunu biz demiyoruz dunyanin en buyuk lider elestirmeni diyor.

Peki, tamam laf iyi de diyorsunuz ki; laflar karin doyurmuyor.Esas sir nerde cok merak ediyorum. On yilda bir bakiyorsunuz kara tahtanin basinda harf ogretiyor, bir bakiyorsunuz sapka giyiyor, bir bakiyorsunuz tiyatro eseri oynatiyor, yok efendim arkeolojik kazilara gidiyor, tren raylarinin genlesme hesabini yapiyor, Ankara'daki caddelerin ne kadar mesafede olacagi konusunda sehirlesme planlari yapiyor, E on yilda bunlarin hepsi peki nasil? Ben esas sirri nerde buldum biliyor musunuz? Onun bir sozunde. Ama bu bence, ve dedim ki bu sozu okuyunca keske su karga kovalamasini kafalarimiza yerlestireceklerine su sozunu yerlestirselerdi herhalde Turkiye cok farkli bir yerde olurdu su anda. ATATURK diyor ki:"
Cocuklugumda elime gecen iki kurustan birini eger kitaplara vermeseydim bugun yapabildigim islerin hicbirini yapamazdim". Esas sir bence burada. Cocuklugunda eline gecen iki kurustan birini kitaplara verdigi icin 35 yasinda general, 40 yasinda baskomutan, 42 yasinda cumhurbaskani, 46 yasinda dunyada pek cok reformist var ama hic biri dile dokunabilmeyi cesaret edememistir; dile dokunabilen tek reformist Mustafa Kemal'dir. Iste bunu yapabilen ve 53 yasinda nutku yazan genc olarak tarihimize gececektir Mustafa Kemal.

Okumayla, ama nasil okuma biliyor musunuz? Bildigimiz gibi bir okuma degil. Sizi 1914 Anafartalar'a goturuyorum. Anafartalar'da savasin bir dinlenme yerinde cadiriniza gelirsiniz postallari cikarir rahatca dinlenmek istersiniz. Oyle bir sey yok. Macar Turkologu Nemet'in, Fransiz TurkologuDevin'in Turkoloji albumleri duruyormus. Aciyor onlari okuyor Mustafa Kemal. Diyorlar ki "niye bunlari okuma geregi duyuyorsun" verdigi cevaba bakin. onlara diyor ki "Savastan sonra bu dilin degisme ihtiyaci var onu tespite calisiyorum". Yil 1914, gelelim 1916'ya. Bitlis cephesi komutani Mustafa Kemal Bitlis cephesinde cokmekte olan bir cepheyi kurtariyor ve cadirina geliyor, yaveri Izzettin CALISLAR'i cagiriyor ve eline bir not veriyor. Notta ne yaziyor biliyor musunuz? "Savastan sonra ilk isimiz Turk kadinina serbestisini vermek, onu erkeginin yaninda esit haklara sahip kilmak". Yil 1916,
Turk kadinin degil adi, degil kimligi, hicbir seysi yok. Sokaga cikma hakki olmayan bir Turk kadini. Peki sizce tam savasin en hararetli zamaninda neden Turk kadini geldi Mustafa Kemal'in aklina. Ha, Kurtulus Savasinda gordugumuz kadin manzarasi, degil ATATURK'u, dunyayi sasirtan bir manzaradir. Ulkelerin savaslari olmustur ama topyekun savas ornegi ilk defa Kurtulus Savasinda gorulmektedir.

Ataturk bu savasta Ayse Hatun'u tanimistir. Ayse Hatun'u hepimiz taniyoruz. Bilmeyen var mi icinizde? Onun yapabildigini acaba hangi ulkenin kadini yapabilir? Ya da zamanimizda hangi kadin yapabilir? Benim bir kizim bir oglum var inanin bu kadar arastirmaciyim dusunuyorum. Biliyorsunuz sekiz aylik kizi kucaginda omuzunda mermi ve cepheye cephane goturuyor. Sekiz aylik kiz dinler mi dusmani, aglamaya basliyor. Ve bu sirada olmesi falan problem degil Hatun'un, ama dusman eger onlari fark ederse cok kisitli olan cephane cepheye gidemeyecek, butun dusuncesi o Ayse Hatun'un. Ve bu arada cocugunu gogsune yaslar, dusman biraz gec gider, indirdigi zaman kendi elleriyle cocugunu sehit ettigini gorecektir
Ayse Hatun yada diger adiyla Tayyibe Hatun. Peki ne yapar? Cocugunu koyar uzerini bayrakla orter ve aynen sunlari soylemistir. Kafile baskani komutanimiz aktariyor bunu. "Sen yuzlerce binlerce yil sonra dogacak Turk cocuklari icin sehit oldun" (yani surada oturan bizler icin sehit olan) "bu benim icinde senin icinde bir sereftir. Yeterki vatan sagolsun" diyor, omuzuna aliyor cephanesini ve yola koyuluyor. Hanimefendiler icinizde anne olanlar var.
Lutfen bir an icin dusunun, cocugunuzu goz onune getirin. El bebek gul bebek buyutuyoruz,gozunun icine bakiyoruz, tercih yapin sizden sonraki kusak mi? cocugunuz mu? Iste bu Ayse yada diger adiyla Tayyibe Hatun'u tanidi Mustafa Kemal.Kurtulus Savasinda Kutahya sirtlari, -30oC, -40 oC. Ve 75-80 yaslarinda bir nine. Gerisini gelin kafile komutani Mustafa Necati'den dinleyelim. Mustafa Necati neyi gorur? Butun yorgan battaniye ne varsa cephanenin ustune ortmus kendisi pazen elbiseyle. Aynen sunlari soyler "nine kar sepeliyor hava cok soguk bari su yorgani alsan sirtina" dediginde aldigi cevap "dokunma ona, o millet malidir, nem kapmasin.
Ben bir olurum ama onunla binler dogacak binler. hayir oglum hayir hic usumuyorum, sogugu hic duymuyorum ki. Dusman bu topraklara girdi gireli benim icim yaniyor icim a ogul" diyen bir nineyi tanidi Mustafa Kemal.
Albay Hulusi ATAG'in kafilesinde olan genc bir kadinimiz hastadir ve cephane tasirken yere dusmustur, olmek uzeredir. Hulusi ATAK sorar "bacim bana adini soyle seni tarihe yazdiracagim" dediginde aldigi cevap "adimi ne yapacaksin a ogul yaz benim adim Anadolu" cevabindaki adimin ne onemi var onemli olan ulkemin adi ve gururu dusunusu keske, keske uygarlik savasimizda ayni siddetiyle surebilseydi bugun. Uzerinde ATATURK yazili kapsulu inanin, inanin hic mubalaga etmiyorum ilk uzaya firlatan ulke mutlaka ama mutlaka biz olurduk. Evet bu savasta ATATURK dunyaya tek gecen Zekiye Hanim'i tanidi. Zekiye Hanim ne yapti biliyor musunuz? Dunyaya ilk ve tek gecen kadinimizdir. 10 Aralik 1919 ogretmen okulu bahcesine 3000 kadini toplamis, dedim herhalde sifirlari fazla okuyorum. Hayir 3000 kadin, yapimcisi, dinleyicisi, konusmacisi. Kadin olan dunyada ilk mitingdir bu, onun icin dunyaya ilk gecmistir. Peki Zekiye Hanim nasil toplamistir, cep telefonu yok faks yok, hicbir arac yok. Hadi bunlar oldu farz edelim. Kadinin sokaga cikma hakki yokken 3000 kadin nasil organize oldu dersiniz? Evet bunu inceledigimde inanilmaz bir hem hayranlik hem de uzuntu duydum neden biliyor musunuz? Cep telefonunuz var, faksimiz var. Pek cok kulubun, pek cok dernegin davetlisi olarak gidiyorum. Hanimlar 50 kisi geldi mi aman diyorlar bu gun cok kalabaligiz. 3000 kadindan bahsediyorum ama projesinin adini da soylemek istiyorum Zekiye Hanim'in "MUTFAK PROJESI", inanilmaz bir proje. Daha sonra bir yerde tekrar gececek bu proje.
ATATURK Zekiye Hanim'i, Nakiye Hanim'i tanidi bu savasta. ATATURK Melek RESIT'i tanidi, Ataturtk Sukufe Nihal'i tanidi ve ATATURK ekmek pisirerek askere goturen ama bu dusmanlar tarafindan tespit edilip askerimizin yerini ogrenmek icin cok iskence goren ama soylemedigi icin ekmek pisirdigi firina atilarak yakilan Nazife Kadin'i tanidi bu savasta. Bu savasta ATATURK Tacculcalala hanimi tanidi ATATURK ustegmenlerimizi, binbasi hanimlarimizi tanidi, bu savasta Tuggeneral rutbesi verilmesi ongorulen 8 yasindaki, evet yanlis duymadiniz 8 yasindaki Nezahat kizimizi tanidi. Iste Nezahat kizimizin yaninda sehit olan bir erimizin cebinden cikan bir mektubunda annesine soyle yazmis "anne Nezahatle babasinin arasindaki konusmayi duyaydin benim burada niye oldugumu anlardin" demis ve bu arada soyle yazmis" biz Mehmetcik Nezahat'e Turklerin Jean d'Arc 'i diyoruz" demis. Bu bana aci geldi. Ben Jean d'Arci ortaokuldan beri taniyordum ama Nezahat'i ancak bu arastirmam da tanidim. Bunun acisini da o mektupla birlikte yasamis oldum. Bu kadinlarimizi ben ATATURK ve Turk Kadini konulu konferansimda anlattigim icin burada sadece adlarini anmadan gecemeyecegimi gordum. Bu arada ATATURK okumus da yazmaya da vakit bulabilmis. Evet bizler icin bir geometri kitabi yazmis. Ucgen, aci, dikdortgen gibi ve 48 tane geometri teriminin isim babasi bu yazdigi kitapla bizzat Mustafa Kemal'dir. Iyi ki de yazmis eskenar ucgen demek icin "muselleseyi bilmemne bilmemne..." demek gerekir. Inanin bu kadar seyi aklimda tutuyorum, bir onu tutamadim. Iyi ki yazmissin dedim. Bu arada ATATURK her sektore el atti dedim ya, basin sektorune de el atiyor ve bir gazete cikariyor. Adi "Mimber", 52 sayi cikmis gazetesi, ve bu gazeteleri okudugum zaman bu Mustafa Kemal'in gazetesi dedim. "Sansur" kelimesi ilk defa bu gazetede yer almistir. Bu arada keske butun Turk genclerimiz bu gazeteleri okuyabilseydi diye dusunmeden de edemedim. Cok moral bulurlardi cunku.

Bu arada cok guzel siirler yazmis. Ilk siiri 1908 Sanli Ordu dergisinde yayinlanmis. Keske vaktimiz olsa da siirlerinden de aktarabilseydim. Bu arada nutku yazmis, tiyatro eserleri yazmis, sinema senaryolari yazmis, yazmis yazmis. Peki okumus yazmista sadece gununun problemlerine mi care bulmus Mustafa Kemal? Sadece gununu mu kurtarmis acaba? Hadi gelin esas onemli olan da bu, buna bir bakalim mi ne dersiniz? Iste gunumuzde 25 yillik arastirmaciligim sonunda size bir itirafta bulunmak istiyorum, diyorum ki ATATURK inanin, bugun saniyorum 7 Subat 2005, bu gunu cok net gormus, hadi gormekle kalsa iyi, birde bu gun kullanacagimiz kadar guncel gecerli ve cozumsel onerileri de yazarakbirakmis bir lider. Soyleyin bana hangi ulkede var boyle bir lider. Diyeceksiniz ki lafi birak bize somut ornek goster. Iste ilk ornegimiz; dedinizki demin Turkiye'deki sorunlari sordugumda size, dediniz ki onemliolan sorunlarin bir tanesi de ekonomik sorun. Peki Amerika'nin en unlu ekonomistlerinden birisi olan Mr. Johns bize sunu oneriyor, diyor ki "ekonomiyle savasta bir tek ATATURK'u ornek alsin yeter Turkiye".
ATATURK'un ekonomi ile de ilgili ne gorusleri var acaba, ve bunun uzerine oturdum, Maliye arsivine indim, Maliye arsivini incelememde ATATURK'un ekonomide en onem verdigi sey ne biliyor musunuz? Turk parasinin degerini korumak. Peki, 1919'a baktim Turk parasi Sterlin karsisinda, o zaman dolar yok, Sterlin karsisinda 605 kurus. Ha bir savas yapildi, ulke yikildi tekrar yapildi. Peki 1938'de kac kurus biliyor musunuz? 19 sene sonra inanilmaz bir sey, 616 kurus. Buna gercekten inanmaya imkan yok. Peki dedim ki herhalde yanlis okudum banknot artis hacmine baktim, banknot artis hacmi 1919'dan 1938 son dort ayina kadar, son dort ayi ilgilenemiyor sagligindan dolayi, son dort ayina kadar 19 sene sadece %8, bu cok buyuk bir basari. Peki son dort ayda ne oldu diye baktim, guluyorsunuz tahmin ettiniz mi? %15. 19 senede %8. Bari olumunu bekleseymisiz, ama iste problem bir takim yerlerde saniyorum. Bu arada bir arsiv belgesi daha aktarmak istiyorum size. 5 Aralik 1927 tarih. 5 Aralik 1927'de bir Turk Lirasi verdigimiz zaman 2 dolar alabiliyormusuz karsiliginda. Eger bizim nesil vazifemizi yapaydik size karsi, bugun 20 milyon liralik banknotu goturecektiniz, karsiliginda 40 milyon dolar alacaktiniz bizim nesil vazifesini yapaydi. Ama diyorum ki lutfen gencler lutfen, ilerde maliye bakani olabilirsiniz, ilerde basbakan olabilirsiniz, ilerde aile kurabilirsiniz o da bir ekonomik sektordur ve ekonomiye yon vereceksiniz. Bizim yaptigimiz, size cektirdigimiz sIkintilari cekmemeniz icin lutfen ekonomik gorusleriyle ATATURK'u mutlaka incelemenizi tavsiye ediyorum.
Bu arada biliyorsunuz 1929 da cok buyuk ama cok buyuk bir sey var. Ekonomik kriz var. Butun dunyayi sarsmis ekonomik kriz. Peki soruyorumsize sarsilmayan bir ulke soyleyin.
Turkiye tabîi ki. Peki 1929'da butun dunya buhran yasiyor en gelismis ulkeler bile.
Hadi etkilenmedin de, rakamlara bakin kisi basina dusen milli gelir %51,2 artiyor. Eksilmeye alismisiz da artma kelimesi garip geliyor bize. Enflasyon ne kadar? % -1.2, bunlar resmi rakamlar.

Peki ikinci ornek, gunumuze ornek;1996 Ingiltere'de bir secim yapilir. Meclisteki kadin millet vekili sayisi secimden once 13, secimden sonra birden 123 olur. Hiii derler kim yapti bu basariyi, Leslie Abdela diye bir hanimefendi. Leslie Abdela'yi tum ulkeler cagirir, "ya bize de ogret metodunu da bizde kadini fazla sokalim meclise" derler.
Leslie Abdela'yi Turkiye de cagirir. Sile'ye gelir, dolar alir anlatmak icin. Ve iste sozlerinin ozeti "Ingiliz kadini bu basariyi ATATURK'e danisti". Yani ben Turkiye ye tereciye tere satmaya geldim. Peki Leslie Abdela'nin uyguladigi projenin adini biliyor musunuz? "Mutfak Projesi" peki soyle yaziyor surada; "1919 dan beri biz Turk kadini ve ATATURK'un pesindeyiz merak ediyorum iki kadin milletvekilinizde benim pesimde niye acaba" diye de ironi yapmis burada. Bu arada eger biz bu metodu uygulasaymisiz Turkiye'de saniyorum Turk erkekleri su anda meclise nasil girebiliriz diye arayis icinde olacakti, hic suphe yok buna. Peki bu arada dunyaya o kadar cok ilk hediye etmisiz ki bunlardan bir tanesi de uniformali ve rutbeli kadin asker ilk defa bizim ordumuzda, bizden dunya ordulari ornek aliyor. Kurtulus Savasinda rutbe alan kadin askerlerimiz; Binbasi Ayse ALTUNTAC, Ustegmen Emine VARDARLI, Ustegmen Fatma SIMSEK. Ama dunya tarihine tek gecen bir ustegmenimiz var; 700 erkek 43 kadindan olusan bir mufrezenin reiseligine bizzat ATATURK tarafindan atanmis, Ustegmen Kara Fatma. Evet dunyadaki ilk mufreze reisesi kadin unvanini tasir Kara Fatma. Ben gecenlerde Erzurum'a davetliyim, Erzurum Universitesi rektorumuz davet etti ucakla gittim. Indim ucaktan "off ayagim belim melim" dedim, bir an aklima geldi, biliyorsunuz Kara Fatma Erzurumlu; Erzurum'u 13 kadinla mudafaa ediyor, atina atliyor Bursa'ya kadar geliyor, Bursa'nin Kurtulusuna da tanik oluyor. Ben ucakla zor gittigim yere, onumde yemegim, arkamda suyum, sicacik, ama bu kadinin yaptigi! Ha o zaman saniyorum su andaki Turk kadini asla ve asla yoruldum demeye hakki yok, eger Kara Fatmalari eger Serife bacilari tanisaydi. Evet anliyorum bu hanimlarimizi tanimadan once bir sey yaptimzannediyordum. Su anda hicbir sey yapmadigima kaniyim.
Bu arada Kara Fatma'nin savasta yaptiklarini, dedim ya Bursa'ya kadar gelmis, uc oglunu sehit vermis, kizinin parmaklari Izmit muharebesinde kesilmis, sadece savasi anlatmak icin bir konferans gerekir Kara Fatma'nin.
Ama Tamim gazetesini okuyorum, Tamim gazetesini okurken Kara Fatma'yla yapilmis bir roportaji okudum, inanilmazdi. Gazeteci soruyor diyorki; "cok fakirsin cok cok ihtiyacin var paraya neden ustegmenlik maasi sana baglanan maasi kizilaya bagisladin" diyor. Verdigi cevap tarihi bir cevap aynen soyle:
"Ben Kurtulus Savasinda yaptiklarimi bir menfaat ve cikar karsiliginda yapmadigima inandigim icin en son vatani vazifem olarak maasimi Kizilay'a bagisliyorum" diyecektir. Bu bana neyi hatirlatti biliyor

musunuz? ATATURK'e bir gazeteci sorar; "neden mal ve mulkunuzu milletinize bagisladiniz" diye. ATATURK'un verdigi cevabi aynen aktariyorum: "Mal ve mulk bana agirlik yapiyor, onlari asil sahibi olan milletime bagislamaktan ferahlik duyuyorum. Zenginlikten ne cikar asil zenginlik insanin manevi sahsiyetinde olmalidir." diye cevaplayacaktir. Ne guzel degil mi en son kademeden en tabana kadar, kadinindan erkegine kadar hepsi ayni soylemde ama alismadigimiz gibi ayni eylemdeler ne diyelim sag olsunlar, varolsunlar. Dileyelim sizin nesle, genc nesle, hortumcular soyguncular degil, Kara Fatmalar, Mustafa Kemaller ornek olsunlar.
Tabi Kara Fatma'nin ornek olabilmesi icinde bir okuma kitabimizda hic olmazsa bir okuma parcasi olarak Kara Fatma'nin olmasi lazim ki ornek alabilesiniz.
Bu arada ATATURK'un su sozu cok hosuma gider diyorki; "Gecmisi ne kadar cok unutursak gelecegi korumak o kadar zor olur.
" Biz Kara Fatmalari mutlaka hatirlamaliyiz saniyorum. Bu arada bir kadinimizi daha vermek istiyorum, Melek Hanim. Hacin katliamini hepiniz hatirliyorsunuz, 535 Turk hunharca katledilmistir. Hepsi oldugune gore nerden biliyorsun hunharca katledildigini? Sair Melek hanim diye anilirmis Hacin'de. Sahadetinden sonra kolunun altindan bir bohca cikiyor, bohcayi aciyorlar, 18 kitalik bir destan yazmis. O anda gorduklerini kaleme almis. Mektupcu Huseyin nasil vahsetle olduruldu, komsu kizi Hatice nasil vahsetle olduruldu hepsini kaleme aldigi bir destan.
Basina ne demis biliyormusunuz "insallah okuna". Ben 45 yasimda bunu okuyabildim en sonuna da "bizden sonrakiler neler cektigimizi bileler diye yaziyorum" demis son iki kit'ayi sizlere okuyorum Meydan kazani kurdular. Tum bebeklerimizi kaynattilarGun gormedik analariSungu ile oynattilar
Kundaklari verdilerKanli kundak yu dedilerBebelerimizi kaynattilar kaynattilarKuzu eti diye hepimize zorla yedirdiler
Evet biz burada kolay bulunmuyoruz, bu koltuklarda kolay oturmuyoruz. Evet bakiyorum cok buruldunuz, cok uzuldunuz ama liderlik dedik biraz da gulumseyelim mi?

Lider dedik, ATATURK'un resimlerine bakiyorum hepsi asIk suratli hepsi ciddi. Lider olmak icin boyle mi olmak gerekiyor, acaba ATATURK hic mi gulmemis, hic mi espri yapmamis? Hadi gelin Antalya'ya gidelim. Antalya yolunda mola verir kulagina bir turku gelir "Ya bu turkuyu cok sevdim bulun getirin bu turkuyu soyleyeni" der. kucucuk bir coban gelir.
Derki "Sesin cok guzel bana da bir turku okur musun". Baslar coban "demirciler demir dover tunc olur" diye. bitince ATATURK dalmistir "bis bis" der. Coban boyle bakar.
"Oglum der bis" der "Cok begendik tekrarla anlamina gelir". Hic nazlanmaz gene ayni turkuyu okumaya baslar. ATATURK turku bitince cebinden bir harclik cikarir uzatir.
Coban hemen alir harcligi, kusagina kor, elini uzatir ATATURK'e "bis bis" der. Bu espri ATATURK'un cok hosuna gittigi icin cok unlu bir sanatcimizin yetismesi saglanacaktir. ATATURK'un hayatta en hoslanmadigi sey dalkavukluk, ama yemek masasinda hic hoslanmiyor. Karsisindaki adam da ATATURK'e "sen Turklerin sahisin sususun bususun...", feci dalkavuk. Yogurt kasesi adamin onundeymis diyorki Ataturk;"Su yogurt kasesini bana uzatir misiniz". Adam yogurt kasesi uzatacak, el insaf ayaga kalkiyor, onunu ilikliyor, tam yogurt kasesini alacak parmaklari icine giriyor. "Ah..." diyorlar "...adama takti ATATURK, bir de zaten sinirlenmis durumda, bir de cok titiz bu konuda, simdi bir firtina kopacak". adam perisan, ah pasam vah pasam derken "Ya niye bu kadar uzuldunuz demin yogurt yiyecektim simdi cacik yemis olurum". Evet, bu espriyle 25 yilin sonunda ATATURK'un muthis esprituel oldugunu kesfettim ve yeni hazirladigim konferansimin konusu ne biliyor musunuz? "ESPIRILERIYLE ATATURK". Bugun onu hazirliyorum, 6-7 ay sonra bitecek insallah sizlerle bulusacagiz. O konferansta cok gulecegiz ama inanin cok da dusunecegiz.
Bir gazeteci de Ataturk'e sorar "size de diktator diyorlar ne dersiniz". Ataturk soyle bir bakar, "Eger ben diktator olsaydim hanimefendi bu soruyu sorduktan sonra siz asla canli kalamazdiniz " diyecektir. Peki diktator mu Mustafa Kemal bakalim. Izmir kurtuldu, cok tatli bir yorgunluk, Ankara'ya hareket edecekler. Trene binerler kompartimana cekilirler.
Ertesi gun kompartimani calar yaveri, acar yorgun, bitkin, kravatini yikamaktadir Ataturk. Yaveri "ya pasam bu ne hal hic uyumadiniz herhalde niye boylesiniz" der.
"Ya cocuk kompartimanima yastikla battaniye koymayi unutmusunuz. Kolumu yastik yaptim agridi setremi yastik yaptim usudum bende uyumadim kalktim" der. Yaveri; "aman pasam! Birimize haber vereydiniz hemen size bir yastikla battaniye getirirdik" der. Ve bir ulke kurtarmaktan donen komutan soyluyor bunlari tarihi bir cevap derki "Gec farkettim hepiniz en az benim kadar yorgundunuz. Hicbirinize kiyamadim.
Onemli olan benim uyumam degil milletimin rahat uyumasi". Var mi boyle bir sey!
Bu insana diktator demeye kimin dili varabilir. Ayaklarinin altina Yunan bayragi serildiginde bayrak bir ulusun onurudur diye basmayip kaldirtan bir insanin kendi milletinin inancini cigneyebilecegini dusunmek ancak onuru ve serefi olmayan kisilerin isi olabilir diye dusunmeden de edemiyorum.

Bu arada icimizde cok degerli ogretim gorevlilerimiz ve ogretmen arkadaslarimiz var. Onlarin icin de cok ozel bir anisini anlatacagim. Istanbul Universitesinin acilis toreni.
Cok mutevazi bir salon, tahta iskemleler, ortaya ATATURK'un oturmasi icin kirmizi renkte suslu muhtesem bir koltuk konmus. Profesorlerle birlikte geliyor, buyurun diyorlar. Bir koltuga bakiyor donuyor profesorlere, aynen sunlari soyluyor; "Sizlerden ogrenecek o kadar cok seyim olduguna gore bu koltuk sadece sizlere layiktir" diyor. En kidemli profesoru o koltuga oturtuyor ve kendisi tahta iskemlede programi sonuna kadar izliyor. Evet yani kendince hak etmedigi hicbir koltuga oturmayan bir Mustafa Kemal'i goruyoruz orada. Dunya lideri olmak saniyorum bu evet .
Bu arada Istanbul ve Ankara illerinden birisine ATATURK adinin verilmesi icin bir kanun onergesi veriliyor meclise. ya Istanbul'a ATATURK diyorduk ya Ankara'ya.
Bu onergeyi vereni hemen cagiriyor ve aynen sunlari soyluyor ;"
Bir ismin dillerde kalmasi icin sehrin temellerine siginmasina gerek yoktur. Bakin bu sehrin ismi Istanbul ama Fatih Sultan Mehmet'i hemen hatirliyoruz. Eger ben bir sey yapabildiysem bunu binalarin tepelerine, sehrin temellerine ismimi yazarak degil milletimin kalbine yazarak anilmak isterim" diyecek, hicbir yere adinin verilmesini kabul etmeyecektir. Simdi bakiyorum da hortumcunun soyguncunun hepsinin adi bir taraflarda sey gibi yaziyor merak ediyorum nasil oluyor bu diye. Evet, galiba beni biraktiniz, ben 25 yil kolay degil, beni birakirsaniz sabaha kadar buradayiz. En iyisi son iki ani ama onu en iyi anlatan anilarla programima son vermek istiyorum; Iste ilki ogrenciler evet sizin icin. Bir ogrenci anlatiyor, Mahmut SADI. Soyle anlatir Mahmut SADI. "Yil 1923. Istanbul Universitesinde ogrenci oldugum siralar. Okul duvarinda bir ilan goruyorum. Avrupa'ya talebe yollanacaktir.
Allah Allah diyorum, ulke yikik dokuk yil 1923 Avrupa'ya talebe! Luks gibi gelen bir sey, ama bir sansimi denemek istedim. 150 kisi icerisinde 11 kisi secilmisiz. Benim ismimin yanina ATATURK "Berlin Universitesine gitsin" diye yazmis. Zaman geldi. Sirkeci garindayim, ama kafam oyle karisIk ki gitsem mi kalsam mi, orda beni unutur mu bunlar, para yollarlar mi, gurbet ellerde ne yaparim? Bir an gitmemeye karar verdim, dondum. O sirada bir muvezzi ismimi cagirdi "Mahmut SADI, Mahmut SADI, bir telgrafin var" telgrafi actim aynen sunlar yaziyordu "sizleri birer kivilcim olarak gonderiyorum alevler olarak geri donmelisiniz". Var mi boyle bir sey? 11 ogrencinin nerede, ne zaman, ne dusunebilecegini hesap edebilen bir lider dunya lideri olmasin da ne olsun. Yil 1923, biz evimizde bir cocugumuzun huyunu degistiremiyoruz bir huyunu. Tum ulkenin huyu degisiyor. Bununla ugrasan bir insan yolladigi 11 ogrenci nerede, ne zaman, ne dusunebilecegini hissedebiliyor. Mahmut Sadi devam ediyor "gel de simdi gitme, git de orada calisma, don de bu ulke icin canini verme".diyor.
Evet bu gun en buyuk sIkayeti ne Turkiye'nin? Beyin gocu. En iyi beyinlerimizi kapip goturuyorlar ama o cocuklarimiz arkalarina baka baka gidiyorlar. Peki diyeceksiniz ki engellemek o kadar mi zormus? Ha o gun 11 ogrenciymis, telgrafmis. Bu gun milyon ogrenci olsun, e-mail bilgisayar var. Yeter ki su iki cumleyi ifade edebilecek, onlarin sorumlulugunu alan bir liderleri olsun.Iste son anim, Nehire NEHIR hanimefendiden; soyle anlatir "O zamanlar kadinlarin sanatci kimligini yeni yeni kazandigi donemler.
Benim tiyatroda comezlik donemim. Muhsin ERTUGRUL Darul Bedai'ye bas yonetmen olarak atanmis.
Cok titiz bir insan. Provadan oyuna her sey saat titizligi ile isliyor, perde bir saniye bile gec acilmiyordu. Provaya gec kalan oyuncu derhal oyundan uzaklastiriliyordu. Eee tahmin edersiniz ki bu durumda Muhsin Ertugrul'un da dusmani coktu.
Bir gece Dolmabahce'den ATATURK'un Sehir Tiyatrolarina gelecegi haber verildi. Ben de karsilamak icin hazirdim. Fakat Pasa gecikti. Muhsin Ertugrul kendisini beklemeden perdeyi saniyesi saniyesine acip oyunu baslatti. ATATURK 4 dakika gec kalmisti. Etraftaki dalkavuklar ATATURK geldiginde Muhsin ERTUGRUL'un onu beklemeden perdeyi actigini ellerini ovustura ovustura anlattilar ATATURK "Yaaa oyle mi Muhsin Ertugrul'la Gorusuruz" dedi. Herkes Muhsin ERTUGRUL'un isinin bittigine inaniyor, ben mudur olacagim sen mudur olacaksin kavgalari bile baslamisti. ATATURK piyesin bitiminde Muhsin ERTUGRUL'u ayakta karsiladi. Deminkileri de yanina cagirarak aynen sunlari soyledi.
"Sizi tebrik ederim isinizle ilgili ciddiyetiniz ulkenin gelisimini cidiye aldiginizi gosterir biz gec kaldik siz vazifenizi yaptiniz eger bir tek benim icin perdeyi acmayip oyunu baslatmasaydiniz bu dalkavukluktan ileri gitmez ve beni cok uzerdi ben herkesin her sahada isini bu kadar ciddiye almasini istiyorum ulke ancak boyle ilerler efendiler " demez mi.
Etraftakilerin suratlari gorulmeye degerdi o sirada". Ama iste liderlik diyorum. Simdi bir an gunumuze geliyorum, hadi bakalim baba iseniz baslatin programi gelmeden. Mumkun mu! Ondan sonra artik begenin haritadan bir yer, evet ki bu insan bir ulkenin en buyuk lideri degil asrin lideri olan bir insan bunu yapiyor.
Evet ATATURK ve onunla el ele verenler sayesinde uc tarafi deniz yerin ustunu anlatayim mi? Lutfen pazara gidelim. Yabanci ulkelere gittim. Portakali taneyle jelatinlere sariyorlar, kiymetli madde, karpuzu dilimle yiyorlar, biz kelek cikti mi atiyoruz, bir tane daha aciyoruz var mi boyle bir nimet. Lutfen pazara gidelim, yesilin her tonu; gecen bir yabanci konugum var; pazardan gecmek zorunda kaldik dedi ki bana "Turklerin ozel bir gunu herhalde bu gun". "Neden" dedim? Eee bakti kadin naylon torba naylon torba yok oyle bir dava, boyle bir nimet nerde, hangi ulkede. Bir tane salatalik, bir tane domates, biz kilolarla. Ve bana ne dedi biliyor musunuz? "Yahu ulkeme donunce ne isteyecegim biliyor musun". "Ne" dedim. "Turkiye'yi isterim de isterim diye tutturacagim" dedi. Bir espriydi ama bir gercek payi da oldugu su goturmez. Peki yerin altina gecelim. Krom, brom , toryum, bor.
Tamam guzel ama petrolun zekasina hayranim. Neden mi? Burda cikiyor, burda cikiyor, burda cikiyor ama Turkiye'nin sinirini ezberletmisler petrole, bir kilometregirmiyor iceri. Var mi boyle bir petrol, yani altimiz petrol dolu aslinda. Hadi petrolu de gecelim, uzaydan cekilen fotograflara gore bugun petrolden bir derece zengin maden var, uranyum. Bu gun dunyadaki, Turkiye'de degil dunyadaki eni iyi uranyum rezervi bizim Karadeniz daglarinda arzi endam ediyormus. Hos o bize bakiyor biz ona bakiyoruz ama Turkiye'nin dis borcunun 19 kati degeri oldugu tespit edilmis uzaydan cekilen fotograflara gore.

Yabanci ulkelere gittigimde ufacik bir tarihi vesIka buluyorlar, uc kere etrafini ceviriyorlar, birde bol para oduyorsunuz, boooyle bakiyorsunuz. 15 ayri medeniyeti barindiran 10000 yillik bir tarih var altimizda.

Romanya devlet butcesinin ucte birini nasil kalkindiriyor? Suni termal tesis yapmis adamlar dusunebiliyor musunuz suni. Erzurum'a gittim kayniyor, Kozakliya gittim kayniyor, Bursa'ya gittim kayniyor, Izmir kayniyor.
Sadece bizim sicak su kaplicamiz. Hakikisi var cunku elimizde.
Gecen gun Isparta Suleyman Demirel universitesi beni davet etti rektorluk, oraya gittim. Beni Davraz diye bir kayak merkezine goturduler. Kayak merkezinde kayakla kayiyordu herkes Davraz'ta. Birbucuk saat sonra, Antalya Akdeniz universitesinde verecegim konferans icin Antalya'ya indim. Millet denizde yuzuyordu. Var mi boyle bir ulke soyleyin bana. Birbucuk saatlik mesafede. Bursa, Uludag'a gidiyorsunuz kayak kayiyorlar, 20 dakikada Mudanya'ya gidiyorsunuz denize giriyorlar. Hakikaten yok boyle bir ulke!Dunya yuvarlagini cevirin hepsinin bir araya geldigi bir ulke soyleyin bana, ben bulamadim. Ya gunesi var ya kari var ya denizi var ya dagi var birinden biri mutlaka.
Peki bu kadar ozel ve guzel bir ulke bizim elimizdeyken basimiz dertten kurtulur mu? Asla. Dusmanimiz dunden daha az degil, dunden daha cok.Butun ulkelerin gozu bizim ulkemizde. Nasil olmasin ki! Galiba bir tek bizim gozumuz yok su ulkede.
Bu gun bunun icin parcalama ve bolme girisimlerini yuz yillardir uyguluyorlar. Bir ara siyasi girdiler, sag-sol diye bolduler, kapisin dediler, yutmadik. Daha sonra etnik bolduler, kurt-Turk dediler, kapisin dediler, yutmadik. Dinimizi kullandilar, kapanan-kapanmayan, laik olan-olmayan, ATATURK'cu olan-olmayan diye dorde bese, tarikatlara bolunun dediler ki kolay alalim, yutmadik. Ekonomiyi kullandilar, zengin-fakir alan-alamayan dediler, gene olmadi. Yani tazi eski taziydi, habire culunu degistirdiler. Oyunun kurali buydu ama biz bu oyuna hic gelmedik gelmeye de asla niyetimiz yok.

Yeni ATATURK'ler yetisiyor ve gelmekte. Iste bugun bizi kuvvetlendikce budanan, diger turlu oldugu surece de sulanan bir agac misali gormek gafletinde olan yada baska bir deyisle ayaga kalkmayacak kadar destekle ama yere dusmeyecek kadar kostekle politikasi uygulamaya calisan tum ulkelere, ic ve dis dusmanlarimiza karsi en guzel cevabi ne zaman verecegiz biliyor musunuz?
Onu anmayi birakip anlamaya basladigimiz zaman. Onu yakamizda tasidigimiz kadar fikir ve eylemlerimizde de tasiyabildigimiz zaman.
Onu ozledigimiz kadar ozumsedigimiz zaman. Onunla yarisan ama onu asmis yeni Mustafa Kemalleri yetistirebildigimiz zaman verecegimiz inanciyla. sizlerden Nakiye Hanim, Kara Fatma, Mustafa Kemal gosterdigin hedefe henuz ulasamamis olmaktan dolayi ozur diliyor ve bu hedefe ulasana dek sakin bizi affetmeyin diyor ve bir siirle programima son veriyorum:
ATATURK de et arti kemik arti kandi,
Insanustu degildi yani ATATURK,
ATATURK de herkes gibi kusurlari olan,
Kucuk buyuk ve cirkin de olabilirdi,
Ama guzeldi
ATATURK yorgunluk kahvesini bir su basinda yudumlamayi,
Serhat turkulerini, Alaturkayi, mesela Safiye Aylayi,
Yemeklerden fasulye pilakisini seven,
Miri kelam bir Istanbul efendisi.
AsIk ve sair, mahcup ve urkek,
Ama Karadenizli degil Karadeniz kadar canli,
Adanali degil ama Adanali kadar sicak kanli,
Ve bir Aydinli kadar oturakli ve zeybek.
Velhasil bizim mayamizdan bizim kumasimizdandi MUSTAFA KEMAL.
Insan ustu degildi ATATURK, Tam insandi.
kaynak Erol Guclu/:BG

No comments: