Monday, May 25, 2009

Batı, Atatürk’ü Yargılıyor…
Erol Manisalı13 Nisan 2009

- Yargılanan Türkiye Cumhuriyeti, devrimlerimiz…

- Yargılanan bağımsızlığımız, özgürlüğümüz…- Lozan yargılanıyor, emperyalizme karşı kazandığımız savaş yargılanıyor…

- Halkımız, ulusumuz yargılanıyor sömürgeciler tarafından…

- Kimliğimiz, değerlerimiz ve varlığımız yargılanıyor…

- Kurtuluşumuz ve onun önderi Mustafa Kemal Atatürk yargılanıyor sömürgeciler ve onların maşaları tarafından…

En büyük suçlu Atatürk; çürümüş, emperyalizmin arka bahçesi ve oyuncağı olmuş, fiilen işgal edilmiş Osmanlı’dan, bağımsız bir ulus ve Cumhuriyet yaratmış, Avrupalı müstevlilere karşı.
Ezilen ve sömürülen dünyada bağımsızlığın simgesi olmuş bir Türkiye; hem de dünyanın en sorunlu bölgesinde. Hindistan’ın İngiltere’ye başkaldırmasında, Afrika ülkelerinin Avrupa’ya karşı savaşında; dün Castro’nun, bugün Chavez’in Amerika’ya meydan okuyan duruşunda örnek olmuş Mustafa Kemal Atatürk.

Sömürgeciler onu hiç sevmediler ve sevmiyorlar. Bundan dolayı Atatürk’ü yargılıyorlar, yermek istiyorlar. Yeniden o kaosa, Sevr’i kabul ettirdikleri Osmanlı’ya dönmek istiyorlar.
- Çağdaş değerler, çağdaş hukuk düzeni ve toplumsal haklar yerine siyasal İslamın egemen olduğu bir cemaat düzensizliği istiyorlar bu coğrafyada.

- Cemaatin başına bir kukla yerleştirip, onu yönetmek niyetindeler…
Obama’nın hafızası…
- Obama Afrikalı dedelerini hatırlıyor mu?
- Amerika’nın pamuk tarlalarına taşınamayan Afrikalıların bugün sömürgeciler tarafından ne hale getirildiklerini, “Sudan’a yeni askeri operasyonlar planlarken” hiç mi hatırlamıyor?
- Amerika’nın Irak, Lübnan ve Afganistan’ı kan gölüne çevirdiğini göremiyor mu?

Görememiş ki Türkiye’ye ve Irak’a gelişinde, “izlenen politikanın devamını” istiyor.

Afganistan’da kendisi için “savaşacak Türk askeri” istiyor. Amerika yenilmiş, “gel benim yerime sen savaş” diyor, kendi emperyalizmine alet ediyor…

Amerika için Kore’ye, Somali’ye, Yugoslavya’ya, Afganistan’a, Lübnan’a asker gönderdik. Dün Kurtuluş Savaşı’nda Batı’nın bize yaptıklarını bugün sömürgeciler tekrarlarken, neden onlara yardım ediyoruz? Bindiğimiz dalı neden kesiyoruz?

Dün İngilizin Çanakkale’ye getirdiği Afrikalı ve Asyalıların durumuna düşmedik mi? Türk halkı bizim, “Amerikalıların Gurka’ları olmamızı istemiyor”. İngilizlerin getirdiği Gurka’ları 1915’te Çanakkale’de gördük, 1974’te Kıbrıs’ta gördük. Şimdi bizi “Gurkalaştırmak” istiyorlar.
Obama’nın Anıtkabir’i ziyareti ve yazdığı sözcükler yalnızca, Batı’nın Cumhuriyet’i ve Atatürk’ü yargılamakta oluşunu gizlemekten başka hiçbir anlam taşımaz. Bugün yaşamakta olduğumuz inanılmaz olayların arkasında kimlerin olduğu artık apaçık biliniyor. Televizyonları açın, gazetelere bakın, görürsünüz…

- Afganistan’da, Lübnan’da, Irak’ta, Gürcistan’da yeni Gurka’lara ihtiyaçları var. Soros söylemedi mi?Emperyalistlere göre “Türkiye’nin en iyi ihraç ürünü bizim insanımız, askerimizmiş”!..

- Soros bir simge, Batı penceresinden Türkiye’nin görünümü; Türkiye’nin ayakta kalması ve onlar tarafından yıkılmaması için insanını, askerini emperyalizmin çıkarları için kullandırması gerekiyormuş. En iyi Türk yöneticimiz onların Cola şirketinin başına getirilecek; en iyi doktorlarımız onların sağlık kurumlarında görev alacak; en iyi askerlerimiz onların Asya’daki, Afrika’daki ve Ortadoğu’daki çıkarlarını koruyacak.
- Batı Türkiye’yi ancak bu koşulla kabullenir, bu koşulla yanında tutar, diyorlar.
Obama geldi, bir öpücük kondurdu. Bush gibi “sırtımıza vurmadı”.
Ermenistan’da, Kürdistan’da, Afganistan’da sizden hizmet bekliyoruz dedi. Mustafa Kemal bütün bu taleplere hayır dediği için sevilmedi, sevilmiyor.

Emperyalizm Mustafa Kemal’i, Cumhuriyet’i, bağımsızlığımızı, kurtuluşumuzu yargılıyor. Türkiye’de toplumsal hakların geliştirildiği gerçek ve katılımcı bir demokrasi istenmiyor. Sevr’i ve Osmanlı’yı işbirlikçileriyle birlikte, geri getirmek istiyorlar.

Reagan, baba Bush, Clinton, oğul Bush ve Obama Türkiye’ye bu gözle bakıyorlar. Amerika’daki ve Türkiye’deki danışmanları iyi hizmet vermişler.

Ama, güneş balçıkla sıvanmaz ki; siyah Obama bile karartamaz, ortada apaçık duran gerçekleri…
www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali

EROL MANİSALI ÖLÜME Mİ TERKEDİLDİ

Ergenekon Operasyonu nedeniyle tutuklanan Erol Manisalı'nın sağlık durumundan endişe ediliyor. Manisalı'nın cezaevine girmeden önce bir çok hastalığının olduğu ve cezaevinde hastalığının ağırlaşma riskinin olduğu aylardır konuşuluyordu. Ancak Milliyet Gazetesi yazarı Nail Güreli durumun ciddi olduğunu anlattı. Güreli'nin Manisalı'nın sağlık durumunu anlattığı yazısı şöyle:

Bizim öteden beri Ümraniye operasyonu diye adlandırdığımız, bazı çevrelerin ise Ergenekon dediği dalgaların 12'ncisinden sonra (22 Nisan 2009) bu köşedeki yazının başlığı "İntikam" idi. Neden?Yargılama sürecinin dışında; yapılanlara, basına özellikle sızdırılanlara ve bunların yankılandığı çevrelere bakılınca, kaynağında bir karşı devrim niyetinin kıpırtıları görülüyordu. İş o noktaya geldi ki, geri adım atsalar hukukun kapsama alanı içine girecekler ve karşı devrim süreci sekteye uğrayacak. O nedenle, bu fırsat bir daha gelmez diyerek, hukuk dışı, hak ve adalet dışı, insaf ve vicdan dışı giriştikleri uygulamalar intikam duygusunu akla getiriyordu.Tutuklananların geniş bir bölümünün ortak paydası Atatürkçü düşüncelere sahip olmaları, yazılarıyla, söylemleriyle ve demokratik eylemleriyle AKP iktidarına karşı çıkmalarıydı. Prof. Dr. Erol Manisalı'nın bunlara ek bir özelliği daha var: Bir elma şekeri gibi sunulan küreselleşmenin boyasını kazıyarak, içyüzündeki sömürüyü ve ABD emperyalizminin vahşi yüzünü göstermesi.Daha önce, 2003-2006 arasında iki kez kalp krizi geçiren Manisalı'nın ciddi sağlık sorunlarının olduğu biliniyor. Kalp krizleri ardından sağ tarafı "inme" denilen kısmi felç geçiren ve beyninde bir tümör oluşan Manisalı'nın halen aşırı yüksek tansiyonun ve ritm bozukluğunun yanı sıra, kalp büyümesi, aort genişlemesi ve bel fıtığı var.Bütün bunlara karşın, avukatlarının tutuksuz yargılama istemleri reddediliyor. Böyle bir hastanın adım adım ölüme terk edilişi izlenimi pekişiyor. Uzun sözün kısası: Doğru ve dürüst yapıldığında, dünyanın en erdemli mesleklerinden üçü olan adalet, tıp ve medya tarihi bir sınavdan geçiyor.

Odatv.com13 Mayıs 2009

No comments: