Friday, May 29, 2009

HÜRRİYET Gazetesi yazarlarından Sayın Bekir Coşkun’un, Türk Ulusuna dışardan ve içerden yönelen “etnik arındırma yapma” suçlamasını, bu suçlamayı yapanların tümü gibi tek yanlı olarak doğru sayan yazıları dolayısıyla aşağıdaki mektubu göndermiş bulunuyorum:

“Sayın Coşkun,
Önceki gün HÜRRİYET’teki “Ben o günahı gördüm” konulu yazınızda, günahın yalnız ikinci yarısından söz ediyorsunuz.
Günahın bu ikinci yarısının asıl başlatıcısı olan ilk yarısından, Hınçak, Taşnak Ermeni terör örgütlerinin insanları deli edecek vahşetteki cinayetlerinden ise, hiç söz etmemek “günah”ını işliyorsunuz.
Sözünü ettiğiniz günahın asıl başlatıcısı, yapay bir Ermenistan kurmak uğruna, SIRF TÜRK VE/YA DA MÜSLÜMAN OLDUKLARI İÇİN milyonlarca insanı, bin yıllık yurtlarını bırakıp kaçmaktan başka seçenek bırakmayacak ölçüde yıldırmak üzere, onların onbinlercesini akılları karartacak vahşetteki cinayetlerle öldüren Ermeni örgütleri ve onları kullanan Batılı sömürgeciler (Ruslar dahil) olduğu halde, onları yokmuş gibi görmezden geldiğinize göre, acaba Batılılar gibi sizin gözünüzde ve anlayışınızda da öldürülen Türk ise, onlar insandan sayılmazlar mı; hamam böcekleri ezilmiştir, o kadar mı?

ASALA cinayetlerini bile unutmuş görünüyorsunuz!!

Sayın Coşkun, ben, Diyarbakır’da doğup büyümüş bir yurttaş olarak, günahın ilkini de, ikincisini de gören bir insanım:
Van’ın yerlisi iken Ermeni katliamından canını zor kurtarıp Diyarbakır’a gelen ve orada sıkıntılar içinde yaşayan; acı olayların bir başkasında ise, Diyarbakır üzerinden Suriye’ye gönderilen Ermeni ailelerden birinin iki oğullarını yanlarında götürebilmek için 3 yaşındaki kızlarını emanet edecek aile ararken, Van’dan Ermeni tedhişi yüzünden Diyarbakır’a gelmiş bu kadının o küçük kızı evlatlık edip büyüttüğünü de görüş bir insanım.

“...Farklı etnik kimlikte olanlar ülkemizden kovuldu... Bu aslında faşizan bir yaklaşımın neticesiydi” diyen Başbakan'ın söyledikleri doğrudur.” diyorsunuz .

“Nasıl inkâr edeceksiniz?..” diye de üsteliyorsunuz.

İnkârcının da, karaçalıcının da kim olduğunu yukardaki olgular ve gözyaşartıcı örneklerden yalnızca biri bile ortaya koyuyor.

Yeri geldiğinde çok kolay ağlayan birisi olduğunuzu yazarsınız.

Birkaç gün önceki (15 ya da 16 Mayıs) HÜRRİYET’in ilk sayfa manşetlerinden birinden de, Kurtuluş Savaşı’nda işgalci Yunan askerlerine İzmir’de ilk kurşunu sıkan Gazeteci Hasan Tahsin’in “sabıkalı” olduğunu okumuştuk.

Türk için ulusal değer mi olurmuş?

Bugünkü yazınızda da, dedelerimizin babaları domatesi bilmediğine göre, mayınlı sınır topraklarımızı yabancıya 44 yıllığına ( gerçekte belki de sonsuza dek) bağışlama karşılığında terketmek, Türk halkının layığıdır; buna karşı çıkmak ise, gördüğünüzü söylediğiniz o günahı işlemek gibi bir şeydir, demiş oluyorsunuz.

Bence bu geniş ufkunuzdan Sayın Başbakan da, Hürriyet Holding Yönetimi de herhalde çok mutludurlar.
İyi dileklerle.
Prof. Dr. Özer Ozankaya

No comments: