Sunday, June 7, 2009

Sanal Savaş Şartları
Neval Kavcar

7 Haziran 2009 Pazar
Ümraniye soruşturmasını yargı çözecektir. Eleştiri dava delilleri üzerine. Telefon kayıtları, bilgisayarlarda bulunduğu iddia edilen dosyalar.

Meselâ Özden Örnek günlüğü denilen, bilgisayarında bulunduğu söylenen satırlar. Bizim gibi teknolojiyi uzaktan izleyen ve önüne konulan ile yetinen ülkeleri sevk ve idare edenler, teknoloji adına ne biliyor? Bilmedikleri konuda bilgi edinmeleri, daha da olmuyorsa bilene danışmaları gerekir.

Hangi konuda? Bilgisayar ve internet bağlantılarından başlanılabilir. Bugün biliyoruz ki, nete bağlı bilgisayarlarımıza dışarıdan erişim olabilir. İçindeki bilgiler alınabildiği gibi, oraya yeni dosyalar atabilir görünmez eller. Bunu ispat edecek teknolojimiz var mı?

Niçin söylüyorum bunu? Özden Örnek, günlüğün kendisine ait olmadığını söylüyor. Bunu son bilgilendirme toplantısında Genelkurmay Başkanı Başbuğ’da söyledi. Internet bağlantıları konusunda ileri bilgimiz yoksa şu düşünülür. Bilgisayar kasaları alınıp götürülüyor, kopya verilmiyor. Gladyo tipi örgütlenme varsa, götürülen bilgisayara “günlük” değil roman yüklenir. İşin birde bu boyutu var. Emniyet yapıyor demiyorum. Fakat her yerde çürük ceviz olabilir.( Birkaç yıl sonra komplo teorileri ile millet kafayı yiyecek.)

Zaman zaman en basitinden bizler bile yaşamıyor muyuz? Mail adreslerimize başkaları girip, tarafımızdan yazılmış gibi oraya buraya mesajlar gitmiyor mu? Türkiye PKK, Sözde soykırım ve işsizlik problemi içinde boğulduğundan, henüz bilişime geçemedi.

Anayasa değiştirme cengi, Atatürk’e karşı Conk bayırında muharebe, üniter devlete karşı taciz atışı ile uğraşıyoruz. Henüz teknolojik gelişmelere ulaşamadık. Düşünce dairemize bile giremedi.

İçinde bulunduğu çağın teknolojik gelişmesine kayıtsız kalan milletlerin yaşaması muktedir hallerdeyiz. Ülke olarak en büyük problemimiz öncelikle bilgi kirliliği. Vatandaş doğru bilgiye ulaşana kadar, ilk duyduğu yönlendirici propaganda niteliğindeki yanlış habere inanıyor. O bilgiyi düzeltmek, kimi zaman mümkün olmuyor.

Çağımızda her ne kadar bazı bölgelerde hala işgaller, göğüs göğse çarpışmalar olsa da önemli olan insan beynidir. Görsel medya ve internet üzerinden yönlendirmedir.

Sanal savaşta kaybediyoruz. Çağdaş Dünyadan uzak, eften püften işler peşindeyiz.

Ülkenin Başbakanı fabrika yerine, zincir mağazaların açılış kurdelesini keserse bundan fazlasını beklemek hayal değil mi?
* * *

Geçmiş İcraat, Bugünün Aynası

Diyor ki Erdoğan “6,5 yıldır hangi meseleye el attıysak, karşımıza hamaset çıktı. Türkiye'nin meseleleriyle birlikte sadece 'istemezük' diyen bir muhalefetle de mücadele etmek zorunda kaldık.”

AKP iktidarının ilk döneminde TBMM’de sadece CHP vardı. Onların da Allah için, ağzı var dili yoktu. Tayyib Erdoğan’ın yasak halini kaldıran Baykal değil mi? “İkiz Yasalar” denilen baş belasını el ele çıkarmadılar mı?

İktidara muhalefet ne zaman başladı, Cumhurbaşkanlığı seçimi arifesinde. Çünkü Erdoğan “ceket koysak seçilir” mantığından hareket etmeye başlamıştı.

İşte mayın yasası örneği ortada. Başbakan istiyor ki “sınır boyunu” mayın temizleyecek şirkete versin. Bu mantıksız ve anti millî davranışı da muhalefet görmezden gelsin.

Sonra diyor ki Başbakan “İhale adrese teslim diyorsunuz neye dayanarak böyle diyorsunuz. Bu ihalenin neresinde İsrail yazıyor.”

Çok değil 2004 yılında KKTC halkına “Annan Planını kabul edin, KKTC tanınacak. AB’ne gireceksiniz” diyordu Gül- Erdoğan ikilisi.

Aradan beş yıl geçti. KKTC tanındı mı, yoksa elden çıkmak üzere mi? Erdoğan’ın Kıbrıs versiyonu Talat “toprak verebiliriz” demeye başladı.

2004’de “Annan geçerlilik kazanırsa, KKTC elden çıkar” diyenlere, Başbakan “hani nerede yazıyor bu?” diye soruyordu.

Geçmiş icraatlar, geleceğin aynası gibi ortada dururken Erdoğan’ın mayın yasasına kimse güvenmiyor. Sert muhalefetin sebebi bu.
http://www.sonsayfa.com/Kose-Yazisi-sanal-savas-sartlari-1312-48.html

No comments: