Tuesday, May 13, 2008

Zavallı Türkler her yönden şanssızlar. ..

BİR İNGİLİZ PARLAMENTERDEN İLGİNÇ YORUMLAR

" Zavallı Türkler her yönden şanssızlar.
Müslüman inancının simgelerini yasaklasalar faşist; izin verseler köktendinci olacaklar. Bir kez daha, Avrupalı politikacıların, Gladstone'un hoş olmayan deyimiyle "Türkleri pılısı pırtısıyla, Avrupa'dan atmak" konusunda kararlı olduklarını görüyoruz. "Her türlü gelişmeyi – cumhurbaşkanı adayının eşinin başörtüsü üzerindeki muğlâk tartışmayı bile - Türkiye'nin AB için başvurusunu ertelemek için bir mazeret olarak kullanacaklardır.

Bir gün bize, Ankara'nın Kürtler için daha fazlasını yapması gerektiği söylenir, başka bir gün Kıbrıs konusunda yaygaracı olduğu, bir başka gün ise 1915 Ermeni katliamı için yerlerde sürünmesi gerektiği.. Bütün bu itirazlar temelsiz değildirler, fakat Türkiye'ye diğer üyelerden ne kadar farklı muamele yapıldığını görmek çarpıcıdır.

Hiç kimse Belçika'dan Kongo'da yaptıkları ile yüzleşmesini veya Fransa'dan Cezayir için özür dilemesini istemez. Ankara özellikle Kıbrıs konusunda mağdur durumdadır ve haklıdır da; Kıbrıs'lı Türkler AB’nin birleşme teklifini oylayarak kabul ettiler, fakat ondan beri izole edildiler; Kıbrıs'lı Rumlar ret oyu verdiler, fakat kucaklandılar.

Bazı Türk korkulu tartışmalar tamamen aptalca. Geçen ay AB Parlamenterleri Ankara'ya, politikaya daha fazla kadın sokmaları konusunda efelendiler – Türkiye ilk kadın başbakanını 14 yıl önce seçmiş olmasına ve 27 AB üyesinden sadece 18 tanesi bu güne kadar bir kadın tarafından yönetilmiş olmasına rağmen. Sorun, Brüksel'in gerçek itirazını net olarak ortaya koymaması- ki o da basit olarak çok sayıda Türk nüfusun olmasıdır. Yeniden ısıtılmış AB anayasasına göre oy ağırlıkları nüfusa göre belirleniyor.

Türkiye hali hazırda Almanya dışında tüm ülkelerden daha büyük ve Avrupa küçülürken Türkiye artıyor. AB liderleri, kıtalarının liderliğini iddialı, vatansever Müslüman bir millete teslim etmemekte kararlılar: Biliyorlar ki bu Avrupa federalizminin sonu olur. Fransa ve Avusturya, Türkiye'nin kabulü konusunda referandum sözü verdiler, kamuoyu değerlendirmeleri de sırasıyla %70–80 "hayır" gösterdiğine göre, durum öyle olacak. Fakat hiç kimse bunu söylemek istemiyor.

Ve böylece, Avrupa liderleri parmaklarını arkalarında çaprazlayıp (yalan söyleme işaretidir) ve er geç bir üyelikten söz ederken ve reformcu Türkler, üyeliğe hazırlık görüntüsü altında milli serbestleşme kriterlerini uygulayabilmek için onlara inanmış gibi davranırken, bir sessiz sinema oyunu devam ediyor. Baştan "hayır" denebilirdi.

Türkleri bir on yıl daha süründürmek, dış politikalarını onları küçük düşürecek şekilde değiştirmeleri için üzerlerinde baskı kurmak, hukuk sistemlerini yeniden yapılandırtmak, 10,000 sayfa AB kuralını zorlamak ve sonra- /sonra/- onlara hareket çekmek çok daha kötü. AB, korkuyla eşleştirdiği şeyi yaratma riskini alıyor: kapı eşiğinde dışlanmış bir Müslüman nüfus. Türkler geleneksel olarak bölgede bizim en güçlü müttefikimiz oldular.

Avrupa'nın cenahlarını önce Bolşevizme ve şimdi de İslamizme karşı 90 yıldır korumaktalar. Bundan daha iyisini hak ediyorlar. "
Daniel Hannah, Muhafazakâr Parti, Güney Doğu İngiltere Milletvekilidir
Kaynak:Ahmet Aydin/ B.G.

No comments: