Wednesday, February 4, 2009

TSK Demokrasiye Engel mi?

Neval Kavcar
Lübnan’da bir gazete, “Osmanlı dirilsin, Erdoğan’ı halife seçelim” diyor. Bu çıkış BOP kapsamında mı, yoksa durumu bilmemekten mi kaynaklanıyor? Davos’ta sahnelenen oyunun İslam dünyasını etkilediğini biliyoruz. BOP Eş başkanlığı, asıl şimdi ete kemiğe büründü deyişimde o sebepten.

Emperyalizmin döğüş alanı olan Lübnan, Araplar ve Türkiye Batılıların ezici üstünlüğünü iliklerine kadar hisseden yerler. Böyle üst tonda konuşmaya hasret millet. Ah birde gerçek olsa idi. Konya’da hala eğitim gören İsrailli pilotlar, milyonlarca dolarlık antlaşmalar ve Davut Boynuzu Nişanı. Davos’taki sahneyi sahte kılan unsurlar.

Her yanından borç akan Türkiye’nin başbakanına “heyyytt” diye bağırtırlar mı? Hiç akla mantığa sığıyor mu? Niye müsaade ederler? İstedikleri her yasayı TBMM’den geçiren Erdoğan’ın, 29 Mart’tan güçlenerek çıkmasına. İslâm aleminde yıldızının parlamasına.

Medya’nın atom bombasından da güçlü olduğuna inandınız mı şimdi?
İstediğini rezil eder, istediğini vezir? Tayyib’i de fatih ilan etti o medya.

Tayyib’in halife olmasını istiyor, garibim Lüblan’lı. TSK İsrail ile Lübnan’ın arasına, Litani nehri civarına konuşlanmıştı hatırlarsanız. Türkiye’de askere “sus konuşma, demokrasi elden gidiyor” diyenler, yurt dışında askerin ve Türklüğün nimetinden yaralanıyor böyle.

Lübnan’da yayınlanan gazetenin adı, Dar ül Hayat. İngilizce basılıyormuş. Muhtemelen BOP’a katkı için yazılan satırlar. Ee hani, BOP bitti diyordu ABD. Ve Başbakan Erdoğan. ABD kolayca yaptığı projeden vaz geçer mi? Orta doğuya demokrasi geldi mi?!! Bazı devletlerin sınırı değişti mi? Hayır..O halde, BOP bitmedi. Ne oldu? BOP ismi lağvedildi, durmak yok yola devam denildi. Sebebi de AKP’nin kapatılma davasında, iddianamede “BOP”un bulunması ve toplumun ağzında sakız olması. Bitti denilerek, biriken BOP gazını alıyorlar.

29 Marta kadar Başbakan Erdoğan’ın başka kahramanlık maceraları ile birlikte kim bilir hangi olaylarla şok olacağız. Gaye, sağ salim 29 Martı atlatmak. 30 Marttan itibaren öncelikle yön Brüksel’e dönülecek. Washington’u talepleri, AB yaptırımı olarak devreye sokulacaktır. Başbakanın geçenlerde, “yıkılan tabulardan” bahsetmesi bundandır.

Ekonomik olarak kırılgan devredeyiz. Bunun üzerine “Kürtler” başta olmak üzere etnik gruplara yeni hakların “insan hakları” kavramında verilmesi, toplumsal cinneti başlatabilir.

Ekonomik ve siyaseten dışarı bağımlı Türkiye’nin, muhalifler üzerinde yürüttüğü baskı sebebi ile olup bitene karşı çıkacak kesim azalmıştır. Ayrışan halkın, işsiz ve aşsız kalması, istenmeyen olayları tetikleyebilir. Vakıflar yasası ile yabancıların rahatça at oynatacağı böyle bir ortamda, kaygan zeminde neler olur neler.

* * *

TSK Demokrasiye Engel mi?

Nedir demokrasinin kabataslak tarifi?

“Demokrasi, tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimidir.”

Tüm üye ve vatandaşların içinden askeri atarsak “demokrasi” tam tesis olmaz. Devlete vergisini verecek, sel, deprem gibi doğal afetlerde baş rolde olacak..Vatan savunmasında canını verecek.

Fakat işleyişte sesini çıkarmayacak. Son dönemde giderek artan yoğunlukta topluma bu işleniyor. TSK dışlanıyor. Kışlasına hapsediliyor. Köşe yazarları ve gazeteler yolu ile taciz edilerek, emekli mensuplarına suç isnat ediliyor.

Ömrünü PKK terörü ile mücadele etmekle geçirmiş askerlerimiz, hücreye atılıyor ve ciğeri beş para etmez PKK’lıların küfrüne maruz bırakılıyor. Böyle mi demokratikleşiyoruz.

AB, işbirlikçi Kürtleri Sevr’in günümüz versiyonunda kullanmak için kongre üzerine kongre yaptırıyor, hükümet sesini çıkarmıyor, asker “bu yanlıştır” derse ne kadar çıfıt varsa üzerine yükleniyor.

Hükümet muhaliflerini yıldıracak türlü oyunları deneyerek, yandaşlarını ödüllere boğuyor. Tek partili yönetim hatta monarşiye doğru yol alırken bunun adına demokrasi değil “Tayibiokrasi” demek doğru olur.

* * *

Davos Seçim Malzemesi

Başbakanın Davos sonrası gerek kendisinin gerekse partisinin sürekli, fatihliğe veurgu yaptığını görüyoruz. O da yetmiyor “Atatürk” gibiydi diyenler var. Atatürk başka milletin nişanını göğsüne takmadığı gibi, o milletin 5. kol faaliyeti gibi kullandığı “Mason” derneklerini bir gecede kapatmıştır.

Varsa yüreği önce masonik faaliyeti önlesin Tayyib Erdoğan. Sonra nişanı kaldırıp atsın. İsrailli pilotları eğitme işine son versin.

Bunları yapamıyorsa her şey olsun, fakat Atatürk’e bulaşmasın.

MHP ve CHP, grup toplantılarında “Davos’un” seçim malzemesi olarak kullanıldığını belirttiler.
http://www.sonsayfa.com/Kose-Yazisi-bop8217un-halifesi-896-48.html

No comments: