Thursday, January 15, 2009

'Atatürk' İtalya'da

Fabio Grassi'nin 'Atatürk' adlı kitabı, Atatürk üstüne İtalya'da yazılan ve yayımlanan ilk kitap. İtalya'da herkesin elinin altında bulabileceği bu denli ayrıntılı bir Atatürk biyografisi salt bizi değil, İtalyan okurlarını da mutlu edecektir. Fabio Grassi ele aldığı konuları derinliğine irdeleyen bir yazar. Türkiye gerçeğinin Atatürk gerçeğiyle ör-tüştüğünün ayrımında; bir başka deyişle, kimileri kabul etmese de, Cumhuriyet Türkiyesi'nin, Atatürk demek olduğunun altını çiziyor ve daha da öteye giderek, tarihte yaşanmamış bir dönüşümün mimarı olarak gördüğü Atatürk'ün, devrimlerini yaparken dünyada egemen olan tarihsel gerçekliği gözden uzak tutmadığının ayrımında olduğuna da işaret ediyor.
MNetBanner("cumhuriyet_anasayfa_468x60");

Necdet Adabağ
Kitap / Cumhuriyet- Yabancı ülkelerde 'Türk'üm' dediğinizde insanların aklına hemen Atatürk gelir. Ardından, biraz edebiyat karıştırmış olanların da Nâzım Hikmet. Atatürk'ün, Cumhuriyet Türkiyesi'nin kurucusu olduğunu, yalnız Türk toplumuna değil, dünya kamuoyuna mal olduğunu herkes bilir. Herkes, yeni bir devleti yoktan var ettiğini yoksulluk ve yoksunluktan kurtardığını, dahası, insan hak ve özgürlükleri için emperyalizme karşı savaş verdiğini, bilir. Ülkesine ve dünya ülkelerine yapmış olduğu hizmetten ötürü de adının belleklerden silinemeyeceğini ve akıllardan çıkarılamayacağını da bilir. Çıkarılamayacaktır, çünkü ülkesini, dahası, dünya insanlarını bu denli seven ve çıkar gözetmeksizin ülkesi uğruna savaşım veren böylesi özgeci insanlara artık rastlamak olanaklı değil de ondan. Günümüz liderlerine bakmak yeterli bizim bu söylediklerimizin inandırıcılığını görmek için. Kurduğu cumhuriyetin özünü oluşturan laik düzeni bugün bile Batı'da aşamamış çoğu ülke varken ya da geçmişteki yanılgılarını görerek bugün Atatürk'ün seksen beş yıl önce getirmiş olduğu uygulamalara öykünerek yeni düzenlemelere giden birçok Batılı ülke varken, Atatürk'ü unutmak olanaklı değil. Doğrudur, Batı da özgürlükleri, insan hakları ve geleceği için çok savaşım vermiştir. Din savaşları, kardeş kavgaları. Ama hiçbiri Atatürk devrimlerinin oluştuğu bir ortamda gerçekleşmemiştir. Batı'da herkes, tüm bunları bilir de Atatürk'ün verdiği savaşımın evrelerini, o günlere gelinceye kadar geçirdiği aşamaları, özveriyi ayrıntılı bilmez. Bilmez çünkü okumamıştır. Atatürk üstüne yüzlerce kitap yazılmıştır. Ama kendi dilinde olmadığı için çoğu kez okuma olanağını bulamamıştır. O çok önemli bir etmendir. Kendi dilinde yazılmış olmak. Herkes İngilizce bilmez, Türkçe de bilmez.Bu açığı bugünlerde İtalya'da çıkan bir kitap kapatacağa benziyor. Bugüne dek İtalya'daki Türkologların yazdıklarına bakılacak olursa, Alessio Bombaci, Ettore Rossi, Anna Masala ve Gianpiero Bellingeri'nin yaptıklarını anımsamamak olanaklı değil. Sözünü ettiğimiz bilim adamları daha çok edebiyatımız ve dilimizle ilgilenmişler ve değişik yönleri üstüne çalışmalar yapmışlardır. Cumhuriyet Türkiye'si üstüne yazanlar da var: Antonello Biagini gibi. Ama, Fabio Grassi'nin(*) 'Atatürk' adlı kitabı, Atatürk üstüne İtalya'da yazılan ve yayımlanan ilk kitaptır. İtalya'da herkesin elinin altında bulabileceği bu denli ayrıntılı bir Atatürk biyografisi salt bizi değil, İtalyan okurlarını da mutlu edecektir. Bugün, maalesef, demokrasi adına, içte ve dışta, Atatürk'ten uzaklaşılması gerektiğini savunan dar kafalılara bir gerçeği her dilde anlatmanın gereğine inanıyorum. O da Atatürk'ün Çanakkale, ardından Kurtuluş Savaşı'nı ve daha sonra devrimlerini macera uğruna, durup dururken yapmadığını ve her devinimin arkasında haklı bir gerekçesinin olduğunu ayrıntılı bir yaşamöyküsünde görmelerinin daha kolay olduğunu düşünüyorum. Fabio Grassi'nin Atatürk kitabını okurken bunları saptadım. Kılı kırk yaran bir incelemeci yaklaşımıyla ele aldığı konuları derinliğine irdeleyen Grassi Türkiye gerçeğinin Atatürk gerçeğiyle ör-tüştüğünün ayrımında; bir başka deyişle, kimileri kabul etmese de, Cumhuriyet Türkiyesi'nin, Atatürk demek olduğunun altını çizmekte.

Olağanüstü bir kişilik

Grassi daha da öteye giderek, tarihte yaşanmamış bir dönüşümün mimarı olarak gördüğü Atatürk'ü, devrimlerini yaparken dünyada egemen olan tarihsel gerçekliği gözden uzak tutmadığının ayrımında olduğuna işaret eder.

Atatürk'ün yaptıklarında farklı bir karakterin izlerinin saptandığını ve olağanüstü bir kişilik göstergesinin görmezden gelinemeyeceğini belirtirken yaşamının her aşamasında muhafazakârlığa karşı bir yaklaşımın var olduğunu, ayrıca annesinden çok babasının özgürlükçü yaradılışının kendisine yol gösterdiğinin belirtilmesinin gereği üzerinde durur.
Bu karakterinden ötürüdür ki Atatürk, Grassi'ye göre, Abdülhamit'in baskıcı siyasalarına karşı koymak gereği duymuştur.

Mustafa Kemal'in Çanakkale Savaşları'nda ortaya koymuş olduğu başarım, Grassi'nin gözünde, düşmanın ülke topraklarından kovulmasında çok önemli bir katkı sağlamıştır. Öteki paşaların, Enver, Cemal paşaların, birinin doğuda, ötekinin güneydeki başarısızlıklarına karşın, Mustafa Kemal'in Çanakkale'deki başarısı, Türk toplumunun bağımsızlığına giden yollar üstündeki kapıları aralamıştır.

Bir başka deyişle Çanakkale Savaşları, Kurtuluş Savaşı için bir başlangıçtır ve ülkenin düşmandan temizlenmesi için bir moral kaynağıdır.Grassi, ayrıca, Atatürk'ün yaman bir diplomat olması nedeniyle Sovyetler'i, kendisine Kurtuluş Savaşı'nda yardım etmeye ikna etmiş olduğunu belirtir.

Diplomatlığının yanı sıra iyi bir strateji uzmanı olması nedeniyle çok farklı fikir gruplarını kendi ülküsü doğrultusunda düşünmeye itmiş olduğunu satır aralarında belirtir. Yazar, girişimlerinin tek yanlı bir destek alarak başarıya ulaşmasının olanaklı olmadığının ayrımında olarak değişik kaynaklara başvurmasının gereğini Atatürk'ün zaman yitirmeden duyumsadığını ve başarısında dikkatli olması gibi kararlı bir kişiliğe sahip olmasının da payı olduğunu söyler. Çabuk anlayan ya da algılayan, karar veren ve yaşama geçiren bir kişilik olarak başaramaması diye bir şeyin olamayacağının bilinmesi gerektiğini söyler.

Sevr gibi cehennemi bir ateşin ortasından ülkesini Lozan'a taşıyan bir liderin gözünü kırpmadan Kurtuluş'tan sonra Kuruluş'a geçmesi ve yeni bir ulus oluştururken ilk iş olarak hilafeti kaldırmış olması görülmedik bir yüreklilik göstergesidir.

Bunu başaran Atatürk'ün yeri geldikçe zor kullandığını da söylerken ülkesi adına başvurduğu bir yol olduğunu da söylemekten geri kalmaz. Machiavelli'nin dediği, ki dediği kuşkulu, 'Başarı için her yol mubahtır' sözü bir tek devletin bekası (devletin sürekliliği) açısından önemlidir.

Atatürk'ün yaptığı da budur. Eskimiş, pörsümüş bir devlet yapısının yerine öz ve biçim değişikliği yaparak yeni bir siyasal ve toplumsal dizge ile devletini ayakta tutmak içindir. Yoksa diktatör karakterli olmasının bir sonucu değildir.

Atatürk ve Ermeniler
Bu kitapta Ermeni konusu çok işlenmemiş. Doğaldır. Kitabın adı üstünde: 'Atatürk'. Ermeni sorunu Atatürk'ü görece ilgilendiren bir sorundur. Bir komutan olarak Doğu'ya gönderilir ve görevi gereği ne yapması gerektiği kendisine dikte ettirilir. Bu nedenle karşılıklı savaş durumunda olan Rus-Ermeni birlikleriyle Türk birliklerinin kapışmasıdır söz konusu olan. Atatürk'ü töhmet altında bırakacak hiçbir şey olmamıştır.

Grassi, bu konuda duyarlıdır. Yabancı araştırmacılar sözde Ermeni katliamından söz ederken Türklerin uğradığı kıyımdan, Ermeni tehcirinden söz ederken Türk tehcirinden söz etmelidirler diye düşünüyorum.

Katledilen bir dedenin torunu, tehcire boyun eğen bir anne ve babanın evladı olarak, Ermeni desteğindeki Rus işgaliyle birlikte, ilk ağızda, katliama uğrayan ve tehcire boyun eğenlerin Türkler olduğunu bilen biri olarak bu gerçeğin herkes tarafından öğrenilmesine çaba göstermemiz gerektiğini anımsatmak istiyorum.

Dahası, Biagini'nin dediği gibi, Osmanlı İmparatorluğu ile köprüleri atan bir Cumhuriyet'in çocuklarını Osmanlı'nın yaptığı varsayılan sözüm ona 'soykırım'ından ötürü sorgulamamak gerektiğini de belirtmekte yarar var. Dediğim gibi, Grassi bu konuya girmiyor. Girmiyor ve doğrusunu yapıyor. Çünkü Atatürk'ü ilgilendiren bir şey yok.Ama daha doğru bir konuyu gündeme getiriyor ve Türkiye'nin Avrupalılığını tartışmaya açıyor.

XIX. yüzyılın sonlarına kadar Avrupa topraklarında at koşturan bir imparatorluğun dört yüz yıl egemenliği altında tuttuğu ülkelerin AB'ye üye olmalarına karşın Türkiye'nin AB'den uzak tutulmuş olmasını anlayamadığını dile getiren yazar, Türkiye AB'ye girmediği sürece bu ülkelerin de üyeliklerinin tartışılacağını söyler. Bu yaklaşım Türkiye'nin lehine bir yaklaşımdır. Çünkü Türkiye'nin Avrupalılığı yalnızca Trakya'dan ibarettir sözünün geçerli olmadığını doğrularcasına oldum olası Türkiye'nin 'Avrupa'nın bir parçası' ya da 'Avrupa'nın hasta adamı' tanımlarının gene Avrupalılar tarafından kullanıldığını ve boşuna söylenmiş sözler olamayacağını belirtmiştir.

AB'nin eşiğindeki bir ülke olarak bir Batılı tarafından Türkiye için söylenmiş ve yazılmış bu sözler çok önemlidir.Önemli olan bir başka şey de Atatürk'ün kadın haklarına yönelik yapmış olduğu devrimlerin öne çıkarılmasıdır. Peçenin, çarşafın kaldırılması, kadın haklarından kalkarak insan haklarına ilişkin en tarafsız ve en ciddi girişimin bu kitapta anlatılması önemlidir. Grassi, Atatürk'le ilgili tartışmalı olduğu sanılan kimi konuları da gündeme getiriyor. Örneğin, Samsun'a kendi istenciyle mi yoksa Padişah'ın emriyle mi gittiği konusu' Bu konuda yazar hiçbir yorum yapmıyor. Ama günümüze ilişkin doğru bir yorum yapıyor ve Menderes hükümetlerinin başlattığı karşıdevrimin Atatürk devrim ve ilkelerinin yıpratılmasına yönelik olduğunu savunuyor.

Kitap dokuz bölüm ve ayrıntılı bir kaynakçadan oluşuyor.
Bölümler sırasıyla:
Bir 'Jön Türk'ün yetişimi (1880/1881-1908); Devrimler, savaşlar, diplomasi ve siyasa (1908-1914); Çanakkale Kahramanı (1914-1918); Bir devlet adamının isyanı (1918-1919); Ankara (1919-1921); Komutan (1921-1922); Barış, Cumhuriyet ve büyük reformlar (1922-1930); düş ve gerçek insanı (1930-1938); Atatürk'den sonra Kemalizm. Atatürk, Il fondatore della Turchia moderna/ Fabio L. Grassi/ Salerno Editrice, Roma, 2008/ 444 s.Dr. Fabio Grassi İtalyan tarihi uzmanı. Türk-İtalyan ilişkileri üzerine çalışmalar yaptı. Cumhuriyet Türkiyesi konusunda çalışmaları var. On yıldan bu yana Türkiye'de yaşıyor ve öğretim üyeliği yapıyor. Halen Yıldız Teknik Üniversitesi'nde çalışıyor. Başlıca yapıtları: L'Italia e la questione turca 1919-1923 (İtalya ve Türk Meselesi 1919-1923); Opinione pubblica e politica estera ( Kamuoyu ve dış siyasa ) ve Atatürk, Il fondatore della Turchia moderna.

http://www.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&hn=29960

No comments: