Thursday, January 15, 2009

Birinin Gerçek Dostunuz Olup Olmadığını Öğrenmek için Altı-Yıldız Testi

Gunumuzun kosullarinda ve bati egitiminden kaynaklanan kisisel alanlarimizi yeniden tanimlayarak eskiye nazaran oldukca farkli sekilde bicimlendirdigimizden dolayi asagidaki testten gecememis olabiliriz, ama bu temel noktalari bilmekde yarar var galiba! ...

*İlgi

Bir arkadaşı tanımlayan önemli bir kriter, sizin yaşamınızla ne kadarilgilendiğidir. Hayatınızda olup biten bir şeyi anlatın ve sonra sizi arayıpgelişmeleri merak edecek mi, bakın. Aramazsa bakalım, sizi arayıp konuyuaçacak mı? Eğer konuyu da açmazsa, konuyla ilgili bir ipucu verin ve dahaönce konuştuğunuzu hatırlayıp hatırlamadığını öğrenin.

*Sadakat

Arkadaşınıza, ortak bir arkadaşınız hakkında bir sır verin ve ortakarkadaşınızdan duyup duymayacağınıza bakın. Gerçek arkadaşlar, ilişkidegüvenin önemini bilirler. Ancak arkadaşınıza bu sırrı vermeden önce, diğerarkadaşınıza haber vermeyi unutmayın.

*Gurur

Gerçek arkadaşlarınız başarılarınızdan gurur duyar, kıskançlık değil.Yalnızca kötü değil, iyi haberleriniz olduğunda da, arkadaşınız sizidinliyor mu, bakın. Bir şeyler ters giderken, bizi mutlu etmek isteyecek pekçok insan vardır. Ancak her şey iyi giderken bizi tebrik edecek birilerinibulmak zordur.

*Dürüstlük

Gerçek bir arkadaş, size duymak istemediklerinizi de söyler. Eğer sizeyardımcı olacaksa, ona kızmanıza râzı olur. Ona kızacağınızı bile bile,size, sizin yararınıza olacak şeyler söylüyor mu?

*Saygı

Ona, hayatınızda inanılmaz bir şey-iyi yönde-olduğunu, ama şu anda busoruyla ilgili konuşmayı tercih etmediğinizi söyleyin. Bakalım, size baskıyapacak mı? Merak ile kaygı arasında fark vardır. Eğer "bilmesi gerekiyor"ise, o zaman sizle değil, dedikoduyla ilgileniyor demektir. İyi bir arkadaşsizin isteklerinize saygı duyar ve sizi rahat bırakır.*FedakarlıkSizi mutlu edecekse, bir şeyden vazgeçmeye hazır mı? İşler kötüyegittiğinde, eğer bu durum ikinizi de etkileyecekse pek çok insan kendiçıkarlarını korumak ister.
(Herkese Her İstediğinizi Yaptırın -Dr. David J. LIEBERMAN)

No comments: