Thursday, November 12, 2009

Cumhuriyet 12.11.2009 DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ

Koşar Adım Faşizm!..
“Örtülü faşizm adım adım geliyor!..”
Yukarıdaki sözler CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu’na ait. Sonuna kadar da doğru, ancak biraz iyimser!.. Son yaşananlar gösteriyor ki faşizm, üstelik dinci faşizm olanca açıklığıyla ve koşar adımlarla geliyor!..
İşine gelince demokrasiyi, Ergenekon söz konusu olunca yargı bağımsızlığını, Deniz Feneri patlayınca soruşturmanın gizliliği ilkesini tepe tepe kullanan, yanaşma tetikçilere kampanyalar düzenleten iktidar, bir türlü eğip bükemediği iki saygın hukuk adamı için “meslekten ihraç” cezası verilmesi için düğmeye bastı!..

Adalet Bakanlığı’na bağlı müfettişler YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ve Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz hakkında öylesine “suçlamalarda” bulundular ki insan hakikaten kahkahalarla ağlar!.. Suçlamalar ağır mı ağır; örneğin, Eminağaoğlu Cumhuriyet mitinglerine katıldığı için suçlu bulunmuş!..
Savcı şaşkınlıkla soruyor: “Cemaat toplantılarına mı katılsaydım?!..” Osman Kaçmaz’la ilgili bir örnek isterseniz onu da verelim; telefonlarının dinlendiği 5 yaşındaki çocuklar tarafından bile bilinen hâkim Kaçmaz, bunu engellemek için makamına “jammer” denen aygıttan almıştı. Müfettişler bu nedenle kaçmaz hakkında “Telsiz Kanunu’na muhalefetten” dava açılmasını istediler!.. Şaka gibi değil mi?..

İşte devletin müfettişi olmakla, partinin müfettişi olmak arasındaki açık fark bu!.. Tayyip Bey’in adalet bakanı iki saygın hukukçu üzerinden hem yargıyı hem de toplumu açıkça tehdit etmiş, sindirmeye yeltenmiştir..
- Dünyanın adam gibi her ülkesinde bunun adına FAŞİZM derler!..
TBMM’de dün açılım komedisi sahneye konurken CHP’liler pankart açtılar.
Ne yazıyordu o pankartlarda?
“Atam seni unutmadık, unutturmayacağız”, “Atam kurduğun Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşatacağız.” Tayyip Bey pek sinirlendi bu duruma ve Meclis Başkanı Şahin’le arasında şöyle bir konuşma geçti: “Bu nasıl iş kardeşim, attırsana o pankartları salondan.”
“Çıkarttıracağım efendim.” “Meclis böyle mi yönetilir, miting meydanı mı burası?”

O günün 10 Kasım, yani bu ülkenin kurucusunun ölüm yıldönümü olması, “At dışarı” dediği pankartların Atatürk resimleri ve saygı sözleri olması bir yana, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı sıfatı taşıyan kişinin, protokolde önünde duran, Cumhurbaşkanlığı makamına vekâlet eden TBMM Başkanı’na karşı kullandığı üsluba ve sözcüklere bakar mısınız?..

Ya o Meclis Başkanı’nın verdiği yanıt?..
Yazık, gerçekten çok yazık...
Bu durumda o kişi ne olmuş oluyor?. Tayyip Bey’in meclis başkanı!..
- Dünyanın adam gibi her ülkesinde bunun adına da DİKTATÖRLÜK derler!..

No comments: