Wednesday, November 18, 2009

Şey Sait ayaklandırması" öncesinde zamanın İngiltere Şark Masası ile müzakereler yapılmıştı. O müzakerelerde Diyarbakır'dan başlayanKürdistan sınırı Musul'a kadar inecek, İskenderun da buna dahil edilecekti. Şimdi dikkat: Şimdiki zamandaki çizilen haritalarda aynı sınırlar vardır.

...Milletin kahir ekseriyetinin hali şöyledir: Emeklilerin sürünmekle eşdeğer hali devam
etmektedir. Memur, işçi vatandaş perişandır. Esnaf dükkanları
kapanmaya devam etmektedir.
Tarım üretimi düşmüştür, köylü perişandır.
İşsizlik milyonları bulmuştur.
Fabrikalar kapanmıştır, yeni fabrikalar
açılmamaktadır.
Yani milli endüstri de çökmüştür. Bu arada gazi
vatandaşlarımıza ikinci kalite 1 kilo zeytin parası zammı yapılmıştır.
Levent Kırca'nın "Olacak O Kadar" programında ekrana bir tablo
konulmuştur, şöyle denilmektedir: "Keşke o zammı yapıp onların
onurları ile oynanmasaydı".

1- MİLAD VE ŞEYH SAİT...

Başbakan Erdoğan, TBMM'de "Açılım açıklaması" yapmıştır. Ama, açılım
açılımı biraz satır başları iledir. Başbakan Erdoğan bu tarihsel
hatalı siyaseti için "Milad" demiştir. İşte o milad olarak tanımlanan
açılımcılık tartışılırken bazı konuşmacılar Şeyh Sait ayaklanmasından
söz ederken Cumhuriyet'i suçlamaya varacak ifadeler kullanmışlardır.

2- ZAMANIN NAKŞİ ŞEYHİ...

Şeyh Said ayaklanması 15 Şubat 1925 günü başlatılmıştır. Şeyh Said
zengin bir koyun tüccarı idi. Zamanın Nakşi Şeyhlerindendi. Ama ipleri
yine zamanın Nakşibendi şeylerinden olan Seyyit Abdülkadir'in elinde
idi. Seyyit Abdülkadir, Mondros öncesinde kurulan ve Anadolu'nun
işgali sırasında Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali'ne karşı çıkan
zamanın Kürt Teali Cemiyeti'nin önde gelenlerindendi. 1909 yılındaki
zamanın Nakşibendi Şeyhi Derviş Vahdeti ayaklanmasının da içinde
olmuştu. İstanbul'da başlatılan o ayaklanma Anadolu'nun birçok yerine
de yayılmıştı.

3- ELAZIĞ TALANI...

"Nakşi Şeyh Sait ayaklandırmasının" ardında zamanın İngiliz
İstihbaratı olduğu belgelerle tesbit edilmiştir. Şeyh Sait, 1- Kürt
devleti ayaklanması ile ortaya çıkarken, milletin kutsal din
duygularını istismar eden sloganları da ortaya koymuştu. İsyan bölgede
yaygınlaşmış, Elazığ'a kadar girmiş ve Elazığ'da talan yapmışlardı. O
sırada Elazığlıların ve Şiirtlilerin Şeyh Sait'e silahla karşı
koymaları da yaşanmıştı.

4- "BOŞ HERİF" SAİT PAŞA...

Şeyh Sait ayaklandırması hareketi daha önceleri düzenlenmişti. "Kürt
İstiklal Komistesi" kurulmuştu. Başında "Boş herif" diye tanımlanan
zamanın Stokholm şerifi Sait Paşa vardı. Kürt İstiklal Komitesi'nin
San Remo'da yaşamakta olan kaçak padişah Vahdettin ile de irtibatı
olmuştu. Bir başka maksat hilafeti de geri getirmekti.
Ayaklanmacıların hazırladıkları planda geniş suikastler de vardı.

5- İNGİLİZ PAZARLIĞI...

"Şey Sait ayaklandırması" öncesinde zamanın İngiltere Şark Masası ile
müzakereler yapılmıştı. O müzakerelerde Diyarbakır'dan başlayan
Kürdistan sınırı Musul'a kadar inecek, İskenderun da buna dahil
edilecekti. Şimdi dikkat: Şimdiki zamandaki çizilen haritalarda aynı
sınırlar vardır.

6- KATLEDİLEN MEHMETÇİKLER...

Şeyh Sait ayaklandırması sırasında Kâban denilen civarda Türk
askerleri pusuya düşürülmüş ve bir tabur askerin sayısı 80'e kadar
inmişti. O birlik Yarbay Cemil komutasındaydı. Bunları anlatması
uzundur. O ayaklanmanın bastırılmasının planlarını Mareşal Fevzi
Çakmak yapmış, General Kazım Orbay ile Mürsel Paşa da o bastırmada
görev almışlardı. Bunlara sonra da devam ederiz. Şeyh Sait
ayaklanmacıları kendilerine katılmayanları öldürdükleri gibi Türk
subaylarını ve mehmetçikleri de kurşuna dizmişlerdi. Şimdi bunlar bir
yana konulacak, Cumhuriyet suçlanacaktır. Haydi canım sizde...

7- TBMM'DE AÇILIM...

TBMM'deki açılım müzakerelerinde sanki bunlar yokmuş gibi konuşmalar
yapılmıştır. Sonraki ayaklanmalar da neredeyse masum ilan edilmiştir.
Yani, tarih sonsuz bir şekilde çarptırılmıştır. Eğer gelecek zamanda
bu eski ayaklanmacılara "Açılımcılık" adına iade-i itibar teklifleri"
de gelirse hiç şaşırmamak lazımdır.

8- WASHİNGTON: KÜRT AZINLIK...

Washington ve Brüksel siyasetleri ötedenberi Türkiye'de "Kürt azınlık"
siyaseti içindedir. İşte şimdi bakınız, TBMM'deki müzakereler için
"Tarihi gün" denilmiştir. Ama bize göre "tarihsel hatalı" bir gündür.
"Açılımcılık müzakeresi" ardından, Washington TV'de şöyle bir haber
verilmiştir: "...Türk Hükümeti Kürt azınlığın haklarının
genişletilmesine yönelik bir plan açıkladı..."

9- KÜRDİSTAN TANIMI...

Siyasi iktidarın tarihsel hatalı siyaseti, açılımcılık öncesinde, bazı
ağızlarda, 1- DTP'li siyasetçilerin Kürdistan tanımı vardır. 2-
Tetikçi terör örgütü aynı tabiri kullanmaktadır. 3- Barzani'nin tabiri
aynıdır. 4- Dışarda aynı tanımlama yapılmaktadır. Şimdi terörün
yaşandığı bölgedeki yerleşim alanlarına Kürtçe isimler verilmesi "o
coğrafi bölgeyi bir başka siyasi bölge haline" sokacaktır. Zaten
siyasal Kürtçülerin istedikleri de budur.

10- ETNİK SİYASET...

Başbakan Erdoğan, yaptığı tarihsel hatalı bazı konuşmalarda "Etnik
gruplardan" söz etmektedir. Başka etnik grupların da açılıma
alınacağını söylenmektedir. Bu, tarihsel hatalı bir ayrıştırma
siyasetine doğru yol alacak siyaseti dönülmez biçimde gündeme
sokacaktır. Kaldı ki, değişik kökenden gelen vatandaşlarımızın böyle
talepleri de yoktur. Ama, başbakan Erdoğan tarihsel bir hata ile sanki
varmış gibi söylemler içindedir.

11- AYRIŞMA TEHDİDİ...

Benim parantezim vardır o da şudur: "Güneydoğu Anadolu Coğrafi
Bölgemizde yaşayan vatandaşlarımızın kahir ekseriyeti ve Vatan'a bağlı
kederde ve sevinçte ortak vatandaşlarımızdır." Üstelik o coğrafi
bölgenin demogratik yapısı da gözden kaçırılmaktadır. Şimdi,
"açılımcılık siyaseti" öcesinde ve sonrasında 1- Dış merkezlerde, 2-
Dış medyada, 3- Dahilde Türkler-Kürtler ayrıştırması tanımlamaları
yapılmaktadır.

12- AÇILIMCILIK VE ŞAM BİLDİRİSİ...

Başbakan Erdoğan, siyasi iktidarın "açılımcılık siyasetini" satır
başları ile açıklamaktadır. Şimdi, tetikçi terör örgütünün İmralı'daki
başının, terörün yoğun olduğu dönemde Şam'da Talabani ile birlikte
yaptığı bir deklerasyon vardır. O deklerasyondaki talepler şimdi
"Açılımcılık paketinde" görülmektedir. İşte bu da tarihi bir hata
olmuştur. O Şam deklerasyonunu yabancı diplomatlar kaleme almışlardı.
O zamanki tartışmalar sırasında Hikmet Çetin'in bu yolda açıklaması
vardır. Ne denilirse denilsin tarihi hatalar yapılmaktadır.

13- TERÖRE HAKLILIK PANKARTI MI?...

Şimdi açılımcılık tarihsel hata ile Şam Bildirisi esaslarını da
kapsadığından terörü destekleyenler "işte terör haklı imiş"
davullarını çalmaya daha çok başlayacaklardır. Zaten başlamışlardır
bile. Fakat asıl mesele şudur: Yeni emperyalizmin İkinci Şark meselesi
siyaseti ortaya çıkmıştır. Bu İkinci Şark Meselesi dahiliyetindeki
"Büyük Ortadoğu Projesi" kapsamındaki Irak, İngiltere ve ABD
tarafından işgal edilmişti ve parçalanmıştır. Tetikçi terör de aynı
siyaset dahilinde ortaya çıkarılmıştı. Bunu sonra daha geniş
anlatırız. Ama, özetle durum şudur: Siyasi iktidar önemli siyasi
hatalar yapmaktadır. Bakalım daha neler yaşanacaktır?

Kaynak: Ortadoğu gazetesi
http://www.acikistihbarat.com/Haberler.asp?haber=8359

No comments: