Wednesday, November 18, 2009

Dersim dersi

Onur Öymen’in, “Dersim İsyanı” ve bu ayaklanmanın anlamını ve nasıl bastırıldığını hatırlatması, İktidar ve yalakaların, açılım konusundaki fiyaskoyu örtbas etmelerine vesile oldu!

Öymen’in tam ne söylediği de “kuru-ıslak” AK gürültüden işitilemedi!

Öymen adeta, “günah keçisi”! “Kurbanlık” yere yatınca, bıçaklarını bileyenler, hatta kurbanın boynuna “yapışan” çok olur...

Bu konuda da böyle oluyor. Sağdan, soldan, vuruyorlar Öymen’e!. Ona “Monşer” diyorlar.

“Monşer”, Erdoğan’ın, bir iki istisnayla hepsi vatansever, ülke çıkarlarını koruyan Hariciyecilerimize yakıştırdığı, yakışıksız lakap.

DersimOnur Öymen, diplomat olarak, milletvekili olarak, milli çıkarlar için, her alanda, her cephede dövüşüyor... Ama liboşlardan alıntı iddialara göre, Kardak krizini o çıkarmış. Almanya, AB ilişkilerini germiş. Meğer ne muzur adammış!

Şimdi onu, fotoşopla Hitlere bile benzettiler! Maalesef Öymen’e, şu sırada sahip çıkmaları gerekenler de, bu haksızlıklara, saptırmalara seyirci kalıyorlar. Çünkü “Dersim” hassas bir konu, netameli bir kelime...

Bazıları için, sözde “zulmün” , bazılarımız -Öymen- için ise devlete karşı tüm Kürt isyanlarının, Atatürk ölmeden O’nun bilgi ve talimatıyla ve radikal tedbirlerle bitirilmesindeki son nokta!

Atatürk manevi kızı Sabiha Gökçen’e, uçağıyla tedip harekâtına katılması emrini vermiş, tabancasını da, her ihtimale karşı, kızına vermişti.

Onur Öymen’e saldırırken, bu hakikatleri ve Dersim isyanının, gerçek anlamını söylemiyorlar...

Eğer Türk Ordusu, o radikal harekâtı yapmasaydı neler olurdu, söylemiyorlar!... Atatürk’e -şimdilik-vuramazsanız, vurun Öymen’e!

Hakikatte, T.C. Devletine karşı ayaklanma 1938’de, Dersim’de bitirildiği noktadan, 1984’de Eruh ve Şemdinli’de APO /PKK tarafından, yeniden başlatıldı...

Dersim’de hevesleri kursaklarına tıkılmıştı!

“Dersim İsyanı” da Şeyh Sait, Koçgiri, Ağrı isyanları gibi, yabancı ajanların kendi çıkarları için tahrik ettikleri “bölücülük” ayaklanmasıydı.

Ve son hedefi, gene yabancılara yarayacak “Büyük Kürdistan” idi. Değişen bir şey yok; bu “Büyük Oyun”, aktörleri, kötü adamları ve tahrikçileriyle aynı; Öymen’in konuşması, menhus emellerini unutturmalarına yarayacak.

“Dersim” sözde “katliamı” vesilesiyle, “mağdur” rolünü oynamaktalar. Ve maalesef, bazıları eziklik ve adeta suçluluk komplesiyle bu “oyuna” alet oluyorlar!

Hassas nokta

Bam teli “Aleviler”, Tunceli’deki Kürtler büyük çoğunlukla Alevi!

Bunun için şimdi Dersim harekâtını “Alevilere” karşı yapılmış bir zulüm diye gösterip, tüm Alevi ve Bektaşi vatandaşları tahrik etmekteler...

Benim bildiğim Aleviler, bu numarayı yutmayacak kadar zekidirler.

Dersim’deki Kürt isyancıların “Alevi olmaları”, bölgedeki Türkleri, Türk askerlerini, yöneticileri öldürmelerine engel olmamıştı!

Gerçek Alevi olsalardı, bunları yapmazlardı! Öymen’in, açılım vesilesiyle yaptığı konuşma, “Kürt Sorununun” yakın tarihini anlatan mükemmel bir konuşmaydı. Bu konuşmadan, alınacak çok ders vardı.

Öymen, PKK ve APO ile masaya oturmak önerilerine karşı sordu: “Atatürk, Şeyh Sait’le müzakere mi etti?

Dersim isyanını yapanlarla müzakere mi etti?

Onların temsilcileriyle masaya mı oturdu?

Aracı ülkelerin istihbaratından mı yararlandı?

Ve Şeyh Sait isyanında analar ağlamadı mı? Dersim isyanında bütün analar ağlamadı mı?

Kısa bir sürede bütün terör örgütlerini dize getirdi.” Ben ekleyeyim; “Dersim Hareketiyle” bitirdi.

Öymen’in konuşması, tarih kitaplarına mehaz olacak kadar bilimsel gerçeklere dayanan, mükemmel bir konuşmaydı, bütününü okumak lazım.

Aslında diğer saptırmaları bahane: Öymen’e, konuşmasında gerçeklerı açıkladı diye kızdılar! Ama bu gerçekleri “Alevi” katliamı diye karartıyorlar.

Ne demişti Öymen; “Dersim’de analar ağlamadı mı?”

Tabii aslında takıldıkları, fakat söylemeye, yazmaya “şimdilik” cesaret edemedikleri “Atatürk, Dersim’de gereğini yapmıştı” ifadesi!

Evet, Atatürk şimdi yaşasaydı, gene “gereken”i yapardı...

AB’den, ABD’den icazet beklemezdi!

Acı olan bugün iktidar mevkilerinde bulunanlar, “gerekenleri” yapamıyorlar, milleti “açılımlarla”, “Analar ağlamasın” sözleriyle, oyalıyor ve uyutuyorlar.

“Büyük Kürdistan” gözler önünde gerçekleşirken

Altemur KILIÇ

No comments: