Sunday, November 15, 2009

Rahmi TURAN
15.11.2009rturan@hurriyet.com.tr

Kıbrıs gitti gidiyor!
ERMENİLERE taviz verdik, PKK’ya taviz verdik...
Şimdi sıradaki açılım Kıbrıs mı?

Açılımın anlamı artık “Ver-kurtul!” oldu.

Daha bir hayli vereceğimiz var!

Kıbrıs Türkü’nün adada yarım yüzyıldır verdiği varolma mücadelesi sürüyor ama bu “Ver-kurtulcu” zihniyetle bağımsızlığı sağlamak pek mümkün görünmüyor.

Türkiye, Kıbrıslı soydaşlarımıza söz vermiş ve garantör olmuştu.Türk Silahlı Kuvvetleri, 20-22 Temmuz 1974 ve 14-16 Ağustos 1974 tarihlerinde Barış Harekâtı’nı gerçekleştirdi. Türk askeri, Kıbrıs Türkü’nü çeteci Rumlardan kanla, canla kurtardı.

Yıllar, sorunları büyüterek geçti. Annan Planı, Türk’ün Rum’a teslimiyetinden başka bir şey değildi ama Türkler, Erdoğan ve Talat’ın telkinleriyle bu plana razı oldu.

Oylama 24 Nisan 2004’te yapıldı. Fakat Türkler yüzde 65 “Evet” derken, Rumlar yüzde 76 “Hayır” dedi.

Rumlar, Türklerle eşit olmak istemiyordu.

Avrupa Birliği kendi ilkelerine ihanet etti, Kıbrıs Türkleri’ne verdiği sözü tutmadı, tam bir riyakârlıkla, plana “Hayır” diyen Rumları ödüllendirip Avrupa Birliği’ne aldı.

Rumlar, Türklerin kendilerine tamamen teslim olmalarını istiyor. İkiyüzlü Avrupa da ağırlığını onlardan yana koyuyor.
¡ ¡ ¡
Kıbrıslı okurlarımdan sık sık mektup alıyorum.

Gelişen olaylardan hiç memnun değiller.

Son gelen mektuplardan birinde, eski KKTC Maliye Bakanı Tansel Fikri şöyle yazıyor:“Talat-Hristofyas görüşmelerinin 50’nci turu tamamlandı.

Kıbrıs Türkü üzerinde yıllarca uygulanan insanlık dışı ve insanlık ayıbı ambargolar, ekonomik ve siyasi baskılar, zulüm haline geldi.

Oysa 2004 Annan Planı Referandumu sonuçlarından sonra, KKTC üzerindeki tüm ambargoların kaldırılması gerekiyordu.

Sözünü tutmayan Avrupa Birliği, bu yükümlülüğün gereğini yerine getirmedi. Tam tersine, tarih önünde “Barışa hayır” diyen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne AB’ye tam üyelik statüsü verildi, Rum kanadının oyunbozanlığı ödüllendirildi.

1977, 1979 antlaşmaları, iki eşit halkın, iki eşit demokrasinin ve iki eşit otonom devletin işbirliği yaptığı federal bir hükümet yapısı öngörüyor.

İzlenen politikalar, varoluşumuzun temel ölçülerini tehdit eder hale gelmiş, barışın, huzur ve güvenin maliyeti çok yükselmiştir.

Kimliğimizi, egemenliğimizi ve vatan topraklarını feda ederek barışı tesis etmek mümkün değildir. Üç nesil insanımızın kan ve gözyaşından, Türk ulusunun verdiği bunca şehitten, refah ve mutluluğumuzdan verilen bunca fedakârlıktan sonra, utanç verici bir sonucu asla hak etmedik ve etmeyeceğiz.” (Tansel FİKRİ-E. KKTC Maliye Bakanı ve E. Büyükelçi)


¡ ¡ ¡
Rauf Denktaş, hayatını Kıbrıs Türkü’nün özgürlüğüne adamış bir liderdir.
Bir vatanseverdir. Anavatana bağlı bir Kıbrıs Türkü’dür.Kuzey Kıbrıs’ın bağımsızlığını savunan Denktaş neden yok edildi?
Suçu mu vardı?
Kıbrıs davasına ihanet mi etmişti?
Türklerin aleyhindeki bir planı kabul mü etmişti?
Hayır!
Makam ve mevki ihtirası olmayan Denktaş’ın bütün suçu, teslim olmak isteyenlere direnmekti.

İç ve dış düşmanlar, elbirliği ile onu harcadı! Şimdi Kıbrıs’ta durum ne?
Cumhurbaşkanı Talat ile Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Hristofyas’ın görüşmeleri devam edip duruyor ama bir sonuç yok.
Teslimiyetçi bir politika izliyoruz.
Bu gidişle Kıbrıs da elden çıkar.
Ada gitti gidiyor gibi...

No comments: