Friday, November 14, 2008

Elbette Atatürk'e sahip çıkacağız

10 Kasım 2008 Pazartesi 14:41
Elbette Üzmez"ler, Dilipak"lar değil, bizim kadınlarımız sahip çıkacaklar Atatürk"e

Bugün 10 Kasım…
Saat 09.05"te sirenler çalınacak yine, bayraklar yarıya indirilecek…
On binler derin bir saygı duygusuyla içten, kimi -zorunluluk gereği- sap gibi dikilecek mozolenin karşısında…
Kameralar çalışacak…
Atatürk"ü anacağız…
Bu yıl anmaya erken başladık Atatürk"ü.
Önce Mustafa"yı izledik!
O sarhoş, melânkolik, karanlıktan korkan, en yakın arkadaşlarını darağacına gönderen, mahalle mektebindeki hocası Kaymak Hâfız"dan yediği dayağın acısını kırk yıl sonra tekke ve zâviyeleri, medreseleri kapatarak çıkartan, kendisini devleti kurtarsın diye Anadolu"ya gönderen zıll-ullah fi-l-âlem efendimiz halife hazretlerini tahtından indirip ülkesinden kaçmasına neden olan…
… o kadir bilmez… Ali Rıza oğlu Zübeyde"den doğma Mustafa"yı…
***
Kimi siviller (!) de uyandı, kül yutmuyorlar artık…
Nitekim “Törenleri boykot” çağrısı yayımlandı bu yıl 10 Kasım öncesinde…
Şöyle deniliyor o çağrıda:
“Önümüzdeki 10 Kasım"dan başlayarak bu saçma ritüellere, anlamsız propaganda âyinlerine, İslâmi kimliğimizin tahkir edildiği organizasyonlara karşı tavır almaya çağırıyoruz.”Peki nelermiş bu saçma ritüeller, anlamsız propaganda âyinleri, İslâmi kimliğimizin aşağılandığı organizasyonlar:
“23 Nisan, 29 Ekim ya da 10 Kasım gibi tarihlerde Ulusal Egemenlik, Cumhuriyet, Atatürk'ü Anma gibi isimler altında gerçekleştirilen etkinliklerin ortak noktasında hep aynı hedef öne çıkıyor:
Devlete sadık vatandaşlar yetiştirmek, ulusal-laik resmi ideoloji kalıbına uygun kafalar üretmek!”
Çağrının altıdaki imzalar da şunlar:
ÖZGÜR-DER GENEL MERKEZİ (İstanbul) • İLKAV (Ankara) • ÖZGÜR-DER ŞUBELERİ (Akhisar, Antalya, Batman, Beykoz, Bursa, Çorum, Diyarbakır, Geyve, İzmir, K.Çekmece, Sakarya, Siverek, Tatvan, Ümraniye) • BİLGİ-DER (Bartın) • BİNYAR (Bingöl) • DAVET-DER (İstanbul) • ISLAH HAREKETİ DERNEĞİ (Diyarbakır) • İLKE-DER (Çorum) İLK-DER (Isparta) • MAZLUMDER (Ankara Şubesi) SABED (Sapanca) • TOKAD (Tokat)
***
Kadınlar!
Sözüm size!
O karanlıktan korkan, alkolik, hocasından yediği dayağın acısını çıkartmak için tekke ve zâviyeleri, medreseleri kapatan…
… o kimilerinin heykellerini “Beton Mustafa” diye tiye aldığı Mustafa Kemal, bakın neler yazmış anı defterine 1916 kışının bir gecesinde Muş"un, Bitlis"in dağlarında Rus ordusuna karşı savaşırken:
“9 Teşrinsâni 1332 Çarşamba (22 Kasım 1916)
8/9 saat 9 sonraya kadar Erkân-ı Harp Reisi"yle tesettürün lağvı (örtünmenin kaldırılması) ve hayat-ı içtimâiyemizin (toplumsal yaşamımızın) ıslahı hakkında sohbet:
1- Muktedir ve hayata vâkıf valide (güçlü ve yaşamı bilen anne) yetiştirmek.
2- Kadınlara serbestisini (özgürlüğünü) vermek.
3- Kadınlarla müşâreket-i umûmiye (genel ortaklık), erkeklerin ahlâkıyâtı, efkârı, hissiyâtı üzerinde müessirdir. Celb-i muhabbet-i mütekabile temâyül-i fıtrîsi (doğuştan var olan karşılıklı muhabbet eğilimi).
O"nun bunları tartıştığı, çıkış yolu aradığı yıllarda okuma-yazma oranı yüzde 10, kadınlarda binde 4…
… kişi başına düşen gelir bir hesaba göre 70, bir başkasına göre 40 dolar…
O bir yandan böbrek sancısıyla kıvranır, bir yandan Rus ordusunu geriletmeye çalışırken sizi düşünüyor…


… ey o sıralarda Nâzım"ın dediği gibi soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen bizim kadınlarımız!
***
Ve üç yıl sonra, Erzurum"da 7/8 Ağustos 1919 gecesi…
Mazhar Müfit Kansu"ya yazdırıyor:
“1- Zaferden sonra şekl-i hükümet cumhuriyet olacaktır -ama dikkat, elde ne ordu var, ne silâh, O zaferin kazanılacağından emin-.
2- Padişah ve hanedan hakkında zamanı gelince icap eden muamele yapılacaktır.
3- Tesettür (örtünme) kalkacaktır.
4- Fes kalkacak, medeni milletler gibi şapka giyilecektir.
5- Lâtin hurufu (harfleri) kabul edilecek.”

Hani karanlıktan korkuyordu ya…
Evet korkuyordu, vallahi korkuyordu karanlıktan, billâhi korkuyordu…
… uyumuyordu, uyuyamıyordu gece yarılarından sabahlara dek.
Karanlıktan kurtuluş yollarını arıyordu.
Aydınlığa açılan kapının anahtarının, “kadın özgürlüğü” olduğunun bilincindeydi O…
Onun için “Tesettür kalkacak” diyordu…
***
Atatürk"ü sonsuzluğa uğurlayalı yetmiş yıl oldu.
Ve de bu yetmişinci yılda, O"nu anma törenlerini boykot çağrısı yapılabiliyor.
Ne demokratik bir gelişme!

Bence Atatürk"e de, O"nun getirdiği laik demokratik sosyal hukuk devleti ilkelerine de birinci derecede sahip çıkmaları gerekenler kadınlardır…
… bizim kadınlarımızdır!
Çünkü bu ülkeyi yeniden Ortaçağ karanlığına götürmekten çıkarı olanlar önce kadınları tutsaklaştırmak, ikincilleştirmek, çokeşliliğe, talâk-ı selâseye, hülleye ve -özetle- erkeğin mutlak egemenliğine boyun eğen, suskun ve umarsız yaratıklar hâline getirmek istiyorlar.
Karşıdevrimin ilk ayağıdır bu…


Atatürk de bir insandı, O"nun da zaafları vardı kuşkusuz…
O, olağanüstülüklerinin yanı sıra zaaflarıyla da bizim…

Her şeyi anlayabiliyorum, karşıdevrimci mütegalibe mukallitlerinin saldırganlığını pek doğal karşılayabiliyorum da, şairin dediği “müdahane-i âliman”ı anlamakta zorlanıyorum, “aydın dalkavukluğu”nu bir türlü içime sindiremiyorum…

İslâmcı geleneğin yasaklarını görmezden gelerek, O"nun 23 Ocak 1923"te Bursa"daki “Bir ulus ki resim yapmaz, bir ulus ki heykel yapmaz, o ulusun ilerleme yolunda yeri yoktur” haykırışını es geçerek, “Heykellerini yaptırmak için dışarıdan heykeltıraşlar getirtti” diye suçlamaya kalkışmak insaf ile bağdaşır mı?
Yuh olsun!..
***
Evet öncelikle kadınlar, bizim kadınlarımız borçlu, hani o geceleri uyuyamayan, aydınlığa açılan kapıyı aralamaya çabalayan Mustafa Kemal Atatürk"e…
Hüseyin Üzmez"ler, Abdurrahman Dilipak"lar değil elbette.
Pınar Kür"ün deyişiyle, 14 yaşındaki kızın başını örtüp evlenerek tepemize oturanlar değil…
Sizler O"na sahip çıkacaksınız…
Sizler, soframızın baş köşesinde oturan bizim kadınlarımız…

Yılmaz Akkılıç
http://www.aydinpost.com/author_article_detail.php?id=7166&interstitial=true

No comments: