Sunday, November 2, 2008

'Koca bir imparatorluğu yıkan adam' mis!!!

''ALLAH İLE ALDATANLAR'' GİBİ ATATÜTKÇÜ GÖRÜNÜP ATATÜRK İLE ALDATANLAR VAR.

Saat şu anda gecenin üçü, bir an evvel yazmak için klavye başına oturdum...Az önce Mustafa filminin özel bir gösteriminden geldim.
Biliyorum yarın bir çoğunuz bu filme gitmek isteyecek. Eğer Mustafa filmi Atatürk'ü anlatıyorsa, primatların yaşam belgeseli de Can Dündardenen satılmışın hikayesini anlatıyordur. Film TRT'nin en kötü belgesellerinden bile kötü. İçerik yok... Mustafa Kemal Atatürk'ü anlatmıyor... Filmden bazı dikkat çeken noktaları anlatmaya çalışayim..

1- Atatürk karga kovalamış.
2- Manastır'daki okulunda Atatürk'ü canlandıran şahıs efemine bir tipleme çiziyordu...
3- Atatürk'ün ilk dönemlerinin referansı Madam Corinne yazdığı mektuplar teşkil ediyor... O kadar ki cepheden bile o kadına yazdığı mektuptan bahsediliyor, sözde özel duygularını açığa vuruyorlar..
4 - Atatürk karanlıkta uyuyamazdı, herhalde korkuyordu..
5- Atatürk annesinin ikinci evliliğinden rahatsızdı o yüzden ondan kaçtı...
6- Atatürk'ün arkasında uzun boylu adamların olduğu fotoğraf gösterildikten sonra, bir Fransız gazetesinde ne kadar kısa olduğu vurgulanıyor. ..
7- Atatürk Kürtlere özerklik vermeyi taahhüt etmiş ve Kürtlerle aykırı düşmenin ne kadar tehlikeli olduğunu belirtmiş...
8- Atatürk en yakınlarını ipe gönderecek kadar acımasız bir diktatördür diyor...
9- Atatürk ilk meclisi kuran, dua, hutbelerle açtığı halde, son bölümde dinsiz olduğu vurgulanıyor (ara yerlerde de beyinlere nakşedilmiş...)
10- Atatürk Pera da İstanbul da caf caflı bir hayatın özlemi ile yanıp tutuşurken, parasızlığı nedeni ile haline ağlamış...
11- Atatürk sürekli ağlarmış...(bir çok olay anlatımında hep vurgulandı)
12- Atatürk (bir fransız yazarın ağzından anlatılmış ) duygusal sorunları olan bir adamdı...
13- Atatürk son günlerini çevresinde hiç seveni kalmadığı halde geçirmiş...
14- Atatürk yine son (3-5 sene ) dönemlerini işsiz güçsüz can sıkıntısında balolar, davetler, içki masalarında geçirirmiş...
15- Atatürk zevki sefayı seven adammış, ama yine de memleket kurtarmış...
16- Son sahnelerde adeta ocak başında çalgıcıya kadeh kaldıran içki düşkünü bir adamın mizanseni yaratılmış...
Şu anda aklıma gelmeyen daha niceleri... LÜTFEN, ÖZELLİKLE ÇOCUKLARINIZI BU FİLME GÖTÜRMEYİN... SİZ DE GİTMEYİN,
*****
SOROS UŞAĞI CAN DÜNDAR VE NTV'YE PARA KAZANDIRMAYIN. ..REKLAMINI YAPMAYIN.... BEN FİLME PARA VERDİM…EĞER ÇOK MERAK EDİYORSANIZ BİRAZ BEKLEYİN İNTERNETTE BEDAVAİZLERSİNİZ. Saygılarımla.
*****
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ, YABANCILARIN VE ONLARINİŞBİRLİKÇİLERİNİN İDARESİNE BIRAKILAMAYACAK KADARÖNEMLİ BİR ÜLKEDİR! NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.
''ALLAH İLE ALDATANLAR'' GİBİ ATATÜTKÇÜ GÖRÜNÜP ATATÜRK İLE ALDATANLAR VAR.
Dikkatli olalım ve Bizi kullanmalarına lütfen izinvermiyelim.İlave olarak daha önce yolladığım, Prof. Dr. Özer Ozankaya'nın konu ile ilgili görüşlerini aşağıda tekrar dikkatlerinize sunuyorum.MKA : ATATÜRK VE TÜRK DEVRİMİ ÜZERİNE 'GELİŞİGÜZEL' YAYIN YAPILMALI MI? Prof. Dr. Özer Ozankaya Can Dündar'a ve yaptığı 'Mustafa' filmine doğru tanı konulmuştur :
'Pek üstünde durulmadan (çaktırmadan):
· Atamızın gece hayatını,içkiyi seven,
· din karşıtı,
· demokrasi demesine rağmen en yakın dostlarını bile ipe gönderebilecek bir diktatör olduğu ima ediliyor.

Can Dündar, 'Sarı Zeybek' filmine de, daha ilk tümcesinde
* 'Koca bir imparatorluğu yıkan adam...' diyerek, yani gerçekte 'övgü altında yergi' yaparak başlamıştı. Sanki Osmanlı devletini Atatürk yıkmış gibi gerçeklere taban tabana zıt olan, ama Atatürk'ün gerçekleştirdiği Türk demokrasi devrimine düşman iç ve dış sömürgenlerden aferin almasını sağlayacak bir imada bulunmuştu.

Yeni filmi için kendisinin belgeselde,"toprağını kaybetmiş ve bunun derin acısını yaşayan, kendisine yeni bir yurt kurmaya çalışan, nitekim bu konuda başarılı olan bir çocuğun öyküsü' diyen sözlerini, Misak-ı Milli'yi, sosyolojik, tarihsel, kültürel temelleri olan bir 'Türk yurdu' değil de, 'Selanik' in yitirilmesine karşı yapay olarak oluşturulan bir yurt' gibi sunmaya yönelik, gerçekleri tepe-takla eden, ama bunu da yine ürkekçe yapan bir çaba sayabiliriz. Bu yaklaşımla Atatürk filmlerihazırlayıp yayınlamak, gerçekten büyük sorumsuzluk sayılmalıdır :
Tarihe karşı, Türk ulusuna karşı ve yalnız Türk ulusunun değil, tüm insanlığın övünç kaynağı bir büyük düşünür-öndere karşı sorumsuzluk. 'Suret-i haktan görünüp,' gerçek dışı, yanıltıcı, demokrasi düşmanlarından 'aferin' almaya yönelik yayın yapılması, düşünce ve yayın özgürlüğünün kötüye kullanılması olarak görülmelidir.

Atatürk üzerine ve genel olarak Türkiye Cumhuriyeti' nin Türk Devrimiyle oluşan temel ilke ve kurumları üzerine yapılan yayınlar, Atatürk'ün 'Basın ve yayın özgürlüğü' konusundaki uyarıları eşliğinde değerlendirilmelidir. Buuyarıları benim burada belirtmeme olanak yok. Atatürk'ün günümüz Türkçesine aktardığım 'YURTTAŞ İÇİN MEDENİ BİLGİLER' kitabının(CEM YAYINLARI) 'ÖZGÜRLÜKLER' bölümüne bakılırsa, genellikle basın ve yayın araçlarının bugün içine düşmüş olduğu düzeyin etkenlerini ve bunlara karşı nasıl önlemler alınmak gerektiği buuyarılardan çıkarılabilir. Bir yanda, dünyanın dört kıtasından birçok tanınmış bilim, sanat, siyaset ve askerlik şahsiyetinin, 21. yüzyıla girerken, oy birliği ile Atatürk'ün tüm insanlık için kalıcı katkılarını dile getirmekten onur duyması (Bknz: DÜNYA DÜŞÜNÜRLERİ GÖZÜYLE ATATÜRK VE CUMHURİYETİ; T.İş Bankası Yayını)...
Bir yanda Can Dündar ve O'nun gibi yayınlar yapanların tutumu...
Ne diyelim, 'YERE düşmekle cevher sâkıt olmaz kadrü kıymetten'...
Prof. Dr. Özer Ozankaya

No comments: