Saturday, November 8, 2008

Vaziyet

Değişim
Deniz Som

BİZİM memleketin dinci ve i-kinci takımından demokrat geçinenler biliyorsunuz, oldum olası memleketteki cumhuriyetçilerden nefret eder fakat okyanus ötesindeki cumhuriyetçilerin de kucağından inmez.

Amerika’nın Cumhuriyetçi Partili Başkanı George W. Bush ve onun babası George Bush kısaca “buşoğlubuş“ ne kadar cumhuriyetçi varsa hepsine, bizim sözde demokratlar büyük bir aşk ile bağlıdır. Ama şimdi bakıyoruz ki, Amerika’da başkanlık seçimini Demokrat Parti kazanmış. “Değişim” vaat eden siyahi demokrat aday Barack Obama Beyaz Saray’ın yeni patronu olmuş. Bizim demokratlar da hemencecik fil amblemli Amerikan cumhuriyetçiliğini bırakıp eşek amblemli Amerikan demokratı oluverdiler. Bizdeki “değişim” ve bir bakıma “eşeklik” ilgisi Amerika’daki “değişim”i şimdiden solladı valla.

Darısı Amerika’nın başına diyeceğiz ama neyi değiştirecekler anlamak o kadar kolay değil.

Kendini ayakta tutmak için dünyayı sömüren bir sistem var karşımızda. Bush bu sistemi silahla, kan dökerek, zorbalıkla yürütüyordu; istediğini almak için karşısındakine diz çöktürüyordu. Obama ise sistemin başına geçtiğinde bu işi zorbalıkla değil güzellikle yapacak. Karşısındakinden istediğini onurunu kırmadan alacak; gönlünü yapıp kucağına oturtarak becerecek.

Emperyalizmin doğası bunu gerektiriyor.

Sömürü olmazsa sistem yok olur.

Obama, oyların yüzde 52’sini almış.

Bizde başkanlık sistemi yok ama kıyaslamak gerekirse bizimkinden 5 puan fazlası var. Yüzde 47 oy ile küçük dağları kendisinin yarattığını sananlar şimdi dönüp okyanus ötesine iyi bakmalı:

“Değişim” diyerek yüzde 52 oyla iktidara gelen Obama Amerikan anayasasının bir tek satırını değiştirebilir mi? Amerika’nın ulusal çıkarlarından bir gram ödün vermeye kalkışabilir mi? Amerika’nın siyasi rejimini sarsacak küçük bir adım atabilir mi? Amerika’nın ekonomik varlığını yabancılara peşkeş çekebilir mi? Amerikan halkından beyaz, siyah veya melez herhangi bir kimseye “ananı da al git” diyebilir mi?

Evet, Amerika’da bir “değişim” olacak ama iktidar koltuğunda; çünkü “eşeklik” parayla değil sırayla!

Orhan Pamuk, Milan Kundera, Can Dündar

TÜRKLERİ, Ermeni ve Kürt soykırımcısı ilan ettikten sonra Nobel’i alan Orhan Pamuk, yazar Milan Kundera muhbirlikle suçlanınca ‘şüphe götüren bir iddiaya dayanılarak hayattaki en büyük yazarlardan birinin onuruyla oynanmakta olduğu’nu söylemiş. Bunun üzerine Hakan Muran da bakın ne diyor:

“Cımbızla seçilmiş anılardan, objektif olmayan belgelerden oluşan malum filminin gerçek amacı açıktır: Türkiye’nin vazgeçilmez ulus yapısını zedeleyecek iletileri genç beyinlere doldurmak ve Sevr meraklılarına dayanak oluşturmak. Bu yüzden el yapımı filmi yakında yurt dışından söz verilen ‘sinema ödülü’nü mutlaka alacaktır. Ama unutmayalım, ödül sonrasında Can Dündar doğru ölçütü bulabilir. Belki o zaman filmin yapımcı ortaklarından televizyon kanalındaki programında Atatürk‘ün ‘paranoyak’ bir hayat sürdüğünü, ‘Süper Türk’ olduğunu sırıtarak söyleyen kinci, fırsatçı, birikimsiz, komedyen taklitçilerine (programcının muhterem valideleri Atatürk hayranı bilinir) bu belgesiz filmi neden yaptığını açıklayacaktır. Taraflı bir filmle artık hayatta olmayan büyük bir liderin onuruyla oynamanın sadece Türkiye’ye zarar vermeyi amaçladığını itiraf edecektir. Yeter ki Orhan Pamuk’u örnek almaya devam etsin. Koş Can koş; bak Can bak; işte sana ödül; al Can al!”

Acil

Güngör Uygurer: “Adalet Bakanlığı‘na bağlı Adli Tıp Kurumu’ndan, anneanneme acilen bakire raporu verecek birini arıyorum.”

Yağmur Deniz

Yeni bir bakanlık kurulsun: Sosyal Hezimetler Bakanlığı!

Değişiklik

Muhsin Salman: “Kemal Atatürk’ün adını Mustafa olarak değiştiren belgesizin adı Gülcantayyip Dündar olarak değiştirilmiştir.”

Kiriş

Arif Çelik: “Başbakanın geçecek dediği kriz merkezden geçecek kiriş olmasın!”

Ortak

Sami Aktaş: “RTÜK’çü Zahid, Kanal 7’ci Zekeriya’ya genel vekalet vermiş... Ak-man, Kara-man ortaya çıktı!”

- Beyaz Saray’a siyah başkan seçilmiş...

“Emperyalizmde gri dönem!”

No comments: